Kâbus

13 3 6
                                    

Tüylerimin diken diken olduğunu hissediyordum.Sağ bacağıma iple bağladığım hançerin metal kısımları sanki tenime batarcasına yapışmış,bana vazgeçmemi söylüyordu. Yine de başım dikti. Hiçbir şeyden korkmayan,genç,deneyimsiz ama olduğundan daha iyisi olduğuna inanmış toy bir genç... 

Adımları ezbere bir şekilde konağa ilerliyordu.Bu planı uzun uzadıya her gece planlamak için gittiği konağı sahi nasıl ezberlemezdi? İntikam ateşi vücudumu cayır cayır yakıyordu sanki. Birisi beni tutmuş,sadece yapmam gerekenleri yapmamı ve düşünmememi istiyor gibiydi.Yanağımdaki ıslaklığı hissettim ama ellerimi kaldıramıyordum.

Konağa yaklaştığım duyduğum müzikten anlaşılıyordu. Hoş,etraf zifiri karanlık olsa da ölüm sessizliği çok önceden gelmiş olsa da o konağı unutamazdım.

Kapıyı açtım,önümde yatan cesetlere baktım ve ardından karanlığı gördüm.

Çığlık atarak uyandım. Elimle yüzümü sıvazladım. Avuç içlerimde ellerimi sıkmaktan hilal şeklinde izler vardı. Birkaç iz ise kanamıştı. Parmak boğumlarımın acısını anca farkettim.

Terden saçlarım enseme yapışmıştı. Üzerimden yorganı tekmeleyerek yere attım. Kalkıp elimi yüzümü yıkarken öylece aynaya baktım.

Aniden gelen gülme isteğine karşı koyamadım. Bir süre daha öylece aynaya baktım. Boynuma enseme şimdilik su serpip banyodan çıktım. Banyonun yanındaki Hazal'ın kaldığı odaya baktım. Üzeri açılmış öylece uyuyordu. 

Üzerini örtüp yastığının üstündeki telefonunu da komidine bıraktım. Yanağına usulca bir öpücük bırakıp odadan çıktım. Mutfağa geçmek için merdivenlerden indim,mutfağa doğru ilerlerken ışığının zaten yanık olduğunu farkederek Kaya'nın uyumadığını anladım. 

Muhtemelen ağrısı vardı. Veya ışığı açık unutulmuştu.

Mutfağa girince ilk tahminimin doğru olduğunu anladım. Elleri ceplerinde cama doğru bakıyordu. Cama vuran yansımasına baktım,dalgın bir şekilde dışarı bakıyordu. Boğazımı temizleyerek bana dönmesini sağladım.

Gözleri kızarıktı,ağlamanın bir süre yüzünüzde bıraktığı izlerden biri olduğunu belli eden bir kızarıklık. Burnunu çekerek yüzünü sıvazladı.

Ellerimi pijamanın ceplerine koyup yerimde öylece sallandım.

"Uyku tutmadı. Sanırım senide uyku tutmamış?"

Omuz silktim.

"Su içmeye indim."

Kafasını aşağı yukarı salladı. Arkasını dönüp askılıkta duran kupalardan birini çıkararak içine su koydu ve bana uzattı. Gülümseyerek suyu aldım.

"Uykum nedense kaçtı." dedim. Kaşlarını çatarak bir süre anlamsızca bana baktı.

"Senin uykun var mı?" Kafasını sağa sola salladı.

"Kolay kolay uyuyacağım gecelerden biri değil." Ellerini pantolonunun ön ceplerine soktu. En azından Hazal eşinin tişörtlerini giymeyi sevdiği için yanına birkaç tişört getirmişti. Yoksa kanlı tişörtüyle veya benden bulabileceğimiz bol bir şeyle kalacaktı. Pantolon ne kadar rahat olabilirdi bilmiyorum ama en azından temiz bir tişört vardı.

Aniden acıktığımı hissettim.

"Aç mısın?"

"Pek değil."

"Ama yersin değil mi?"

"Evet." Kafamı aşağı yukarı salladım. Dolabı açıp yemeklere baktım. Orada iştah açısı bir şekilde duran sarmayı görmemle gözlerimin parladığına eminim. 

SillageHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin