𝖿𝗂𝗏𝖾 𝗌𝗍𝖾𝗉𝗌 𝗍𝗈 𝗒𝗈𝗎𝗋 𝗁𝖾𝖺𝗏𝖾𝗇

3.2K 132 523
                                    

❝Steve Rogers ve Tony Stark hayatta birbirlerini sadece 5 kez görmüşler ve yine hayatlarının en önemli 5 anını birbirleriyle yaşamışlardır.❞

--------------

Eylül, 2007

Sarışın adam yakıcı güneşin altında durdukça teninin gitgide kızardığını hissediyordu.

Klasik damatlığının siyah ceketini soyunmuş başını güneşten korumaya çalışıyordu. Bu güneşten korunan altın sarısı saçlarının daha çok terden ıslanmasına neden olmuştu. Kafasını saran ceket onu çingene gibi göstermişken dirseklerine kadar çektiği beyaz gömleği biraz olsun imajını toparlıyor diye umuyordu. Yorgunluktan helak olmuştu. Ter içinde yüzdüğünü ve sıcağın bunaltıcı olduğunu düşündükçe tek yapmak istediği soğuk su akıtan bir duş başlığının altına girmek oluyordu.

10 dakikadır tek bir araba geçmeyen yolun ucundan ona doğru gelen üstü açık kırmızı bir araba gördüğünde durması için başparmağını kaldırdı.

İçinden bir an durmayacağını düşünmek geçse bile kırmızı arabalı onu yüzüstü bırakmayarak yanına yanaştı. Pekala, bu son modeldi. Steve'in taptığı cinsten bir model. Ve 20 sene boyunca çalışsa anca ödeyebileceği aracın mükemmeliğine gözü epey bir takıldı.

"Hey, orada durup arabama göz süzmeye devam edecek misin yoksa sonunda binebilecek misin?"

Steve utançla başını konuşan kişiye çevirdiğinde kalbi neredeyse duracaktı.

Çok, çok- çok güzeldi.

Gelişigüzel dağıtmış olduğu asi kahverengi saçları vardı. Güneşte daha bir güzel parıldıyor gibilerdi. Ama dikkat çeken tek özelliği bu değildi. Çocuğun çok ilgi çekici ve sevimli bir yüzü vardı. O yüze inci gibi konmuş iki, yine kahverengi olan gözleri unutmamak gerekirdi. Steve hiç bu kadar güzel ve canlı gözlere sahip bir insan görmemişti. Kavruk teni ile vücut hatları o kadar iyi bir uyum sağlıyordu ki çocukta tek bir kusur buldurtmuyordu. Kafası yan yatmış çarpılmış gibi şaşkınlıkla onu izleyen adama 'ne var?' dercesine baktı.

Steve daha fazla kendini tuhaf göstermemek adına kafasını iki yana salladı. Başındaki siyah ceketi çekti. Altın saçlar açığa çıkmıştı. Bir eliyle onları dağıtırken bronzlaşmış ve terden ışıldayan teni bu manzarayla birleşince ismi Tony olan çocuğun sebepsizce yutkunmasına sebep olmuştu.

Steve alnına düşen sarı saç tutamları ile çocuğa eğilip ufak bir tebessüm etti. "Ben california merkezine gidiyordum. Acaba oradan-?"

Sözü bir anda kesilirken Tony, "Atla." diyerek, güneş gözlüklerini taktı.

Steve içten içe kurtulmanın sevincini yaşıyorken oyalanmadan yolcu koltuğuna yerleşti. Bu araca dışarıdan bakmak farklıydı ama içinde olmak cidden kelimelere değmeyecek bir histi.

Esmer çocuk ustalıkla arabayı kullanmaya başlamışken Steve yola odaklanan gözlerini onu süzmek için yana çevirmeden duramıyordu. Evet farkındaydı az önce çocuğu gözleriyle yemişti. Ama içinde bir yerlerde ilk defa kendisini bir şeye karşı bu kadar doyumsuz hissetmeye başlamıştı.

Dudağını ısırdığında esmerin kendisi gibi güzel olan ses tonunu duydu. "İsmin ne sarışın?"

"Steve." dedi utana sıkıla. Ağzından kelimeler bile kerpetenle söküp alınıyor gibi hissediyordu.

𝗌𝗍𝗈𝗇𝗒: 𝗈𝗇𝖾 𝗌𝗁𝗈𝗍𝗌Место, где живут истории. Откройте их для себя