17.BÖLÜM

513 44 8
                                    


Yattığım yerden havalandığımı hissettim.Gözlerimi yarım yamalak açınca "N'oluyor?" gibi bir şeyler geveledim.

"Ştt uyu kirli güzel uyu."

Savaş'ın yorgun sesi ile gözlerim isteği üzerine usulca kapandı.Sırtımın yumuşak yerle buluşmasıyla yattığım yere iyice yayıldım.Şimdi uyku daha güzeldi.

Sabah olup olmadığını bilmiyorum ama uykumu iyi aldığıma göre sabah olmuştu.Üstelik gecede geç yatmıştım.Yatakta gerildim.Yüzümde memnun bir gülümseme var.Güzel uyumuştum sonuçta.Bir dakika!Yatakta mı dedim ben?Hızla gözlerimi açıp etrafı taradım.Yattığım yerden aynı hızla kalktım.Dün akşam Savaş'ın beni ne olursa olsun çıkmamam için uyardığı odadaydım.Yatak?Yatakta yatmamıştım ki.

Düşünceler zihnimi meşgul ederken bir anda kolumdan çekilip tekrar yatağa düştüm.Korkunun getirisiyle ağzımdan ufak çaplı bir çığlık kaçtı.Kendimi çıplak bir bedende hapsolurken buldum.Gözlerim olabildiğince açık, ağzım ise konuşmak istiyormuş gibi açılıp kapanıyordu.Ama konuşamıyordum.Korkudan dilimi yutmuş olabilir miyim?

"Biraz daha uyumak istiyorum."

Savaş'ın yorgun sesini duymamla yattığım sert göğsünden kafamı kaldırıp yüzüne baktım.Gözleri kapalı, saçları dağınıktı.Kirli sakalı ise onu fazlasıyla çekici kılmak için kendini gösteriyordu.Savaş sağ eli ile kafamı tekrar göğsü ile buluşturdu."Bırakta uyuyayım kirli surat.Buna bugün çok ihtiyacım var."

Hayır diyemedim.Çünkü o saf baharat kokusu genzimi hoş bir şekilde yakıyor ve beni bağımlısı yapacak derecede çarpıyordu.Soludum...Çok soludum.Ve sanırım alışıyorum...Alıştığımı hissettim...Sonra ise beynimi uyuşturdu ve gözlerim ağır ağır kapandı.

***

Yüzümdeki memnun gülümsemeyle gözlerimi araladım.Nedense içim huzur ile doluydu.Gözlerimi açar açmaz bir çift gözle karşılaştım.Gözünü kırpmadan öylece bakıyordu.Önce kaşlarımı çatıp onunla bulunduğumuz durumu tarttım.Sonra ise göğsünde yattığımı hatırladım.Kaşlarım eski konumuna gelirken kan yanaklarıma hücum etti.Savaş'ın çıplak göğsünde uyumuştum.Üstelik olabildiğince nahoş kokusunu solumuştum, bir hırsız edasıyla.

Öylece bakıyorduk.Gözlerinde çok duygu geçti.En bariz belli olanı ise yorgunluk.Öyle böyle yorgunluk değildi.Yılların yorgunluğuydu.

Kemikli sert elleri saçlarıma gitti.İnce parmakları saç tellerime dokundu.Gözleride gözlerime...Ne olduğunu bilmiyorum ama bu durum beni etkiliyordu bunu hissediyorum.Ama buna izin veremem.Bu etkiyi engelleyebilirim yoğunlaşmadan.
Ağzımı açıp uzaklaşmasını söylemek istedim.İstedim çünkü bakışları ışık hızıyla dudaklarımı buldu.Uzunca baktı.Yutkunduğunu gördüm.Bu içimde bir ılık sızıya neden oldu.'Etkilenme!' diye uyardı iç sesim.Ama elimde değildi.'Olmalı.' dedi aynı ses.Olmalı...

Gözleri gözlerime değdi."Bir o kadar yakın ama bir o kadarda uzak demişti, doğru söylemiş.Bir o kadarda uzak." Savaş'ın ılık nefesinin yüzümde yayılışı titrememe sebep oldu.

"Kim uzak?" dedim kısık bir sesle.Etkinin yan etkisi işte.Heyecandan sesim kısık çıktı.

"Küçük bir çocuk." dedi hasret dolu sesiyle."Aslında o değil, ben ondan uzağım."

"Neden?" dedim.Sesim bu sefer daha güçlü çıkmıştı.

"Öyle olmalıydı."

"Bundan memnun değilsin?"

"Değilim.Hiç olmadım." dedi üzgün bir tınıyla.

"Kim o çocuk?" dedim merakla.'Kız mı?' diyen pısırık iç sesim oldukça meraklanmıştı.

Kirli YüzlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin