0.9

3K 243 136
                                    

"Onunla uyuyamam" İrlanda'ya gelmişler hatta bir kaç gün geçirmişlerdi. İlk gün Draco ikinci gün Harry nöbet tuttuğu için sorun yaşamadılar ancak şimdi bu baş göstermişti.

"Her neyse" dedi Draco.

"Granger içeri girebilirsin, ben nöbeti tutarım" cevap dahi beklemeden alt kata inmeye başladı.

"Neyse o zaman" dedi Ron.

"İyi geceler" Hermione de kafasıyla selam verdi ve odalarına girdiler.

"O zaman bizde-"

"Eğer Harry kabul ederse biraz konuşmak istiyorum" dedi Pansy. Harry kaşlarını kaldırdı.

"Parkinson-"

"Lütfen?"

"Of tamam" Pansy gülümsedi. Bliase içeri girerken Pansy'de Harry'nin peşinden onun odasına girmişti.

"Şu an nasıl hissediyorsun, biliyorum" Harry güldü.

"Bilemezsin" Pansy derin bir nefes aldı.

"Hayatının en kötü olayı dolayısıyla olan oğlunu sana bunu yapan adamla korumaya çalışıyorsun" Harry'nin bakışları değişti anında.

"Biliyorsun" dedi sonra ise aşırı sinirlendi.

"Gelip gururlana gururlana anlatmıştır tabi-"

"Hayır" dedi Pansy atlayarak.

"Aslına bakarsan bayağı ağlıyordu ve kendisinin Voldemort'tan bile daha çok ölmeyi hak ettiğini düşünüyordu" Harry'nin siniri sönmüştü çünkü afallamıştı.

"Ne?"

"Harry olayları bilmiyorsun, aslında bakarsan tamamını Draco da bilmiyor ama en azından kendi bildiği kısmı sana, sen ona gerçekten güvendiğin zaman anlatacak. Bende devamını tamamlayacağım" dedi genç kız ve ayağa kalktı.

"Ona bir eş, bir sevgili ya da bir partner olarak değil ama bir insan olarak şans ver. İnan bana bunu hak ediyor ve bir şeyleri öğrendikten sonra da çok geç olursa, pişman ol istemem" yavaşça çıktı kız odadan. Harry'nin ise aklı karman çorman karışmıştı. Gerçi Pansy'e ne kadar güvenebilirdi bilmiyordu.

Yavaşça odadan çıktı. Sıcak bir çaya ihtiyacı vardı kesinlikle. Merdivenlerden indi ve direkt mutfağa girdi.

"Merhaba" dedi Bliase kendisine çay koyarken.

"Oda da olduğunu düşünmüştüm" dedi Harry.

"Pansy ile sohbet edeceğiz. Draco da çay yapmış sanırım."

"Anladım" dedi sadece.

"İyi geceler Potter" dedi Bliase iki çay dolu kupayı eline alırken.

"Size de" ve önünde ki ocağa baktı ve gözlüğünü çıkarttı.

"Zehirlenmezsin" arkasını döndü ve gülümsedi.

"Muggle eşyaları ile aranın pek iyi olmadığını sanıyordum"

"Değil ama bir tuşa basarak aç kapa da yapabiliyorum" Draco soğuktu. Aslında Harry öyle de olmasını isterdi. Zaten böyle olmasını da onun hareketleri sağlamıştı. Yavaşça önüne geçip kendine bir bardak daha doldurmuştu Draco ve işi bittikten sonra hiç bir şey demeden geçip gitti.

"Draco" dedi o tam kapıdan çıkarken. Draco ise durdu çünkü ona ismiyle seslenmesine çok şaşırmıştı. Harry onun yanına gitti ve birlikte nöbet yerine geçtiler.

"Evet?" dedi Draco, Harry hala konuşmayınca. Bahçe duvarında yan yana oturuyorlardı.

"Seninle uyumamak isteme sebebim, tamamen aklına gelen değil" dedi.

"Yani onun etkisi büyük inkar etmiyorum ama daha çok" Harry oldukça yakınlaştı.

"Şu an tamamen Ginny gibi görünüyorsun" Draco kaşlarını kaldırdı.

"Senin-"

"Sabah uyandığımda odamda bir Ginny görmek istediğimi sanmıyorum" dedi Harry gülerek. Draco başta afalladı ama sonra o da gülümsedi. Harry derin bir nefes aldı.

"Bir şey soracağım" dedi gergince.

"Evet?"

"Bana karşı bir şeyler hissediyor musun?" Draco bir an için yutkunamadı hatta öyle ki nefesi bile kesilmişti.

"Bunu da nereden çıkardın?" Harry dürüst olmaya karar verdi.

"O gün balodan sonra, Scorpius ile konuşmuş olabilirim. Biliyorsun bazen çok baskıcı olabiliyorum" Draco gözlerini devirdi.

"Ona inatla senin aramızda kalsın dediğin şeyi sordum. O da bana, senin ona hala beni çok sevdiğini söylediğini söyledi. Bir de kendisine göre senin bakışların zaten öyleymiş-"

"Bana da senin bakışlarının çok sevdiği biri tarafından kırılmış biri gibi olduğunu söyledi" ikisi de sustu ve gök yüzüne baktılar.

"Zaman" dedi Draco.

"İkimizin de bazı şeyler için zamana ihtiyacı var. Özellikle senin, en azından belki, belki" ama sustu.

"Seni affetmem için mi?" Draco iç çekti.

"Pansy'le konuştum az önce. Gerçekten sana inanacağım zaman her şeyi anlayacağını söyledi. Bir de"

"Bir de?"

"Bir de kendince, tabi başka cümlelerle senin bunu yapmayı asla istemediğini" Draco burkukça gülümsedi.

"Sana, onun yanına gidip köpek gibi ağladığımı mı söyledi"

"Şey, evet" Draco bakışlarını gök yüzünden Harry'e çevirdiğinde, Harry zaten kendisine bakıyordu.

"Yüzüme bile baktığın için kendimi şanslı hissediyorum. İnan bana, aynı oda da uyumamak istemen çok normal. Temas etmek istememen, benden nefret etmen, normalde sesime dayanamaman lazım ki bence dayanamıyorsun ama bana yansımıyor, sadece laf sokuyorsun. Bana katlanıyorsun, yani benim varlığıma. Teşekkür ederim" Harry derin bir nefes aldı.

"Senden nefret etmiyorum, en azından her zaman değil. Yani senden nefret ettiğim konular var diyelim" Draco'nun gülümsemesi büyüdü ve tekrar gökyüzüne baktı.

"Konu, konular değil" diye düzeltti onu sonra tekrar Harry'e baktı.

"Scorpius'un söylediği şey doğru" dedi ve gözlerinin içine baktı.

"Seni çok seviyorum" Harry anında kafasını geri çevirdi. Draco başta diyecek bir şeyi olmadığı içindir diye düşündü ama sonra kızardığını gördü, utanmıştı.

"Sadece seni affetmek için zamana ihtiyacım var" dedi.

"Biliyorum" dedi Draco ama sırıtıyordu. Harry'nin de kendisini sevdiğini zaten biliyordu. Aynı cinsiyet çocuk yapma iksirleri sadece birbirlerini seven insanlar arasında işe yarardı ama Harry direkt seni seviyorum demese de belli etmişti işte. Draco her an kalkıp oynabilirdi.

"Harry! Ginny! Sevişmeniz bittiyse biz çay içiyoruz!" diye bağırdı Hermione ve Pansy buna kıkırdadı. İkisi de kıpkırmızı bir şekilde indiler bahçe duvarından.

"Bizi uyku tutmadı bende kurabiye yaptım. Ginny de çay yapmış. O sıra da Bliase'i gördüm." dedi Hermione.

"Ben seni uyandırmaya çıktım ama yoktun" dedi Ron, Harry'e doğru.

"Bende dışarıda olduğunu söyledim" dedi Pansy göz kırparak. Harry bu göz kırpışının ne demek olduğunu biliyordu ve gülümsedi.

Herkes ikinci şansı hak eder miydi bilmiyordu, kendisine göre Malfoy hak etmezdi belki. Hatta kesinlikle hak etmezdi ama kafasını çayından kaldırıp Bliase ile şakalaşırken güldüğünü gördü. Draco'nun kendisine ne yaptığını unutmamıştı hayatı boyunca asla unutamayacaktı ama içinde ki bir şey, ona ilk defa Pansy'e güvenmesi gerektiğini söyledi.

Orchard of Mines || Drarry || DÜZENLENDİ Where stories live. Discover now