alexa play o şimdi asker canı neler ister uykuda mevlan beni ona göster

419 54 67
                                    

Junmyeon yorgunluktan omuzları çökmüş ve gözaltları kararmış bir şekilde, titreyen beyaz elleriyle açtı evinin kapısını. Kapı kendi kendine içeri doğru açılırken Junmyeon ayakkabılarını çıkardı, eline aldı. Kahverengi takımını giymişti, adliye binasında üzerine vişne suyu dökülmüş ayakkabılarını boyacıya götürmesi lazımdı.

"Jun?"

Yixing'in sesi duyuldu içeriden, Junmyeon'un suratına gayrıihtiyarı bir tebessüm yerleşti. Bunun hayalini çok kurmuştu, eve Yixing'e gelmeye.

"Benim."

Kapıyı kapatıp içeri girdi, ayakkabılarını kapının önüne bıraktığı kutularına koyup vestiyerde gözünün görebileceği bir yere bıraktı kutuyu, unutmaması lazımdı boya işini. Kravatını gevşetmeye giriştiğinde Yixing mutfaktan çıkmış, yanına geliyordu. Alnına dökülen siyah saçlarını eliyle arkaya ittirdi, boğazını temizledi.

"İşte."

Junmyeon'a uzattığı güzel elinin iki uzun parmağının arasında bir kart tutuyordu, sütannenin kartı olmalıydı. Junmyeon ona başıyla teşekkür ederek kartı aldı ve cüzdanının içine yerleştirdi.

"Kabalık olmazsa, bir duş almaya çok ihtiyacım var şu anda."

Yixing'in suratında okunması güç bir ifade vardı, dişlerini sıkıyordu belli, gamzeleri iyice derinleşmişti. Elini uzattı ve Junmyeon'un yüzünün sağ tarafını aldı avcunun içine, uzun uzun baktı ona. Ne kadar yorgun, ne kadar yıpranmış olduğuna baktı. Ne olursa olsun ferman dinlemiyordu gönlü, hiç akıllanmıyordu. Junmyeon'un tenini baş parmağıyla okşarken bunları düşündü Yixing, içini çekti.

"Evet, iyi gelirmiş gbi duruyor. Salonda bekliyorum seni."

Junmyeon yaslandığı sıcak temas yüzünden ayrıldığında bir boşlukta buldu kendisini. Yine de çabucak toparlandı, başını salladı. Yixing'e selam verip odasına yöneldi.

-

Sıcak bir duştan sonra kendini buz gibi çarşaflarına bıraktı. Bebekler de gittiğinden beridir daha derin tadıyordu yalnızlığı, ne kadar çekilmez bir adam olduğunu bir kere daha görüyordu. Kendi varlığı canlığını çok sıkıyordu, ama değişmişti artık, değişecekti. İki çocuk babasıydı, artık pezevenkliğe yer yoktu hayatına.

Yataktan kalktı, saçlarını kurulayarak kıyafet çekmecelerinden üzerine giyecek bir şeyler çıkardı. Nemli saçları ve boynunda havlusuyla, ev kıyafetlerini giyinip salona adımladı.

Yixing yerde oturmuş, Junmyeon'un chihuahuasıyla oynuyordu dalgın dalgın. Junmyeon boğazını temizleyerek koltuğa oturduğunda Yixing de başını ona çevirdi. Gözleri uzun uzun gezindi Junmyeon'da, saçlarında ve kollarında, birazcık renk gelmiş yüzünde. Gözlerini alamadı, Junmyeon her ne olursa olsun onun ilk göz ağrısıydı, ilkler unutulmuyordu Yixing'in kitabında.

İçini çekti ve yerden kalktı, koltuğa Junmyeon'un yanına oturdu.

"N'apacağız?"

Dedi sadece. Junmyeon bir süre sessiz kaldı, birbirine bir hareketle değecek kadar yakın, ancak sıcaklığını hissedemeyecek kadar uzak duran dizlerine dikmişti gözlerini.

"Çocukları sana verdiler, değil mi?"

Junmyeon başını salladı. Yixing içini çekti.

"Daha kendine sahip çıkamıyorsun Jun,"

Dedi ona,

"Çocuklara nasıl sahip çıkacaksın? Nasıl verdiler onları sana?"

"Annesinin akli dengesiyle ilgili bir rapor bulmuşlar, bir de kadın işsiz ve herhangi bir malı mülkü yok. Bende çocuğa bakmak için gereken bütün maddi şeyler mevcut."

Tatlı bir yağmur çiselemeye başlamıştı dışarıda. Yixing koltukta Junmyeon'a doğru döndü, uzanıp nemli saçlarının arasından geçirdi parmaklarını.

"İyi bir baba olabileceğini düşünüyor musun?"

Junmyeon bunu bir süre düşündü, gözlerini kapattı.

"Olacağım."

Dedi. Söz veriyordu, gayet ciddi ve tamamen değişmiş bir adam olarak söz veriyordu.

"Onlar için olacağım. Daha iyi bir Junmyeon olacağım. Hak ettikleri bir Junmyeon."

Yixing yutkundu, biraz daha yaklaştı ona, yeniden yüzünü tuttu.

"Peki benim hak ettiğim Junmyeon da olabilir misin?"

Junmyeon gözlerini açtı, çekinerek etrafta gezdirdiği bakışları en sonunda Yixing'inkilerle buluştu. Uzun uzun baktı ona, çaresizliğine ve umutlarına, mesafeli ama şefkatli gözlerine uzun uzun baktı. Uzandı ve saçlarını okşayan eli tuttu.

"Sana layık bir Junmyeon olacağım, Yixing. Hak ettiğin Junmyeon olacağım. Her şeyi geride bırakamayız, ama ben mazideki Junmyeon'u maziye gömmeye niyetliyim."

Elini sıktı karşısındakinin, ağzından çıkan sözlerle daha büyük bir kararlılık iniyordu bakışlarına, kaşları çatıldı.

"Ne kadar zor olursa olsun, artık adi bir insan olmayacağım. Sana bunu bütün ciddiyetimle söylüyorum. Yemin ederim."

Yixing derin bir nefes aldı, gözleri dolmaya başlamıştı, yorulmuştu boş vaatlerden.

"Sana nasıl güveneceğim, Jun?"

"Güvenmeyi göze aldığın takdirde, güvenini boşa çıkarmayacağıma söz veriyorum. Hayatımdan sonsuza kadar gitmen için geç değil asla Yixing. Ama kalırsan, ki kalmanı çok istiyorum, seni bu kararına asla pişman etmeyeceğim."

Yixing boğazından kopan hıçkırıkla beraber Junmyeon'un boynuna atıldı, ona sımsıkı sarıldı. Kalbini son defa teslim ediyordu Junmyeon'un ellerine ve Junmyeon bunun farkındaydı, ona sıkıca sarıldı.

"Lütfen beni pişman etme Junmyeon. Seni seviyorum, lütfen bir daha kırma kalbimi."

Junmyeon onun saçlarını öpüp sırtını okşadı, koltukta sımsıkı sarılıyorlardı.

"Seni seviyorum, Yixing."

Bu yeterliydi şimdilik, Yixing derin bir nefes aldı.


*2-3 bölüme final geliyor dosdlarım

✓ babysitter | sulay textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin