Gözlerine Bakarken

1.5K 250 132
                                    

'Acaba o kim?'

Büyük odanın köşesindeki ufak mindere oturan genç, bacaklarını kendine çekmiş ve kafasını dizlerine koymuş bir şekilde düşünüyordu onu iki gecedir arayanın kim olabilceğini. Bulmak istiyordu, bilmek istiyordu fakat elindeki bilgiler fazlasıyla sınırlıydı. Erkekti, şiir okumayı seviyordu, sesi güzeldi. Bunlarla nasıl bulabilirdi ki onu? Tüm okula tek tek şiir okutturacak değildi ya? Okuldan biriyse tabii...

'Sanırım o istemediği sürece kim olduğunu asla öğrenemeyeceğim'

Derince iç çektikten sonra kafasını duvara yaslayıp ellerini yüzüne koydu. Gün boyu kendine ondan etkilendiğini kabul etmesi gerektiğini söylemişti ve en sonunda, kardeşi ile yemek yerken, kabul etmişti. Ondan etkileniyordu, sadece iki gecedir onu arayıp şiir söyleyen oğlandan deli gibi etkileniyordu.

'Ah tanrım, bu çok utanç verici! Daha onu görmedim bile, nasıl kalbim onu düşünürken bu kadar hızlı atabilir?'

Telefonunun tanıdık melodisini duyduğunda yüzündeki geniş tebessüme engel olamadığı gibi yanaklarının pembeleşmesine de engel olmamıştı. Heyecandan eli ayağına dolaştı ve bir çırpı telefonunun yanına ulaştı. Bu sadece on yedi adımını almıştı. Bilinmeyen numara yazısı ekranda belirirken anın getirdiği mutlulukla küçük bir kahkaha attı çilli. Çok, çok iyi hissediyordu. Telefonu açtı, kulağına götürdü.

"Gözlerine bakarken," Tadashi gözlerini sımsıkı yumdu. "güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma."

"Bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde,
kayboluyorum..."

"Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum," Gözlerinin dolmasına engel olamadı kısa olan. Çok etkileniyordu şiirlerden, çok etkileniyordu ona şiirler hediye eden kişiden. "Durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:
sırrını her gün bir parça veren."

"fakat hiç bir zaman;" yeşili, yanaklarından süzülüp giden yaşlarını tutamadı. "Büsbütün teslim olmayacak olan..."

Ağzından kaçan asi bir hıçkırığı özgürlüğüne kavuşturduğunda, telefonun karşı tarafından bir hışırtı geldi. Tadashi telefonun kapanmasını beklerken hiç tahmin edemeyeceği bir şey oldu. "Hey, neden ağlıyorsun?"

Kalbinden gelen büyük gümbürtü kulaklarını doldurduğunda elleri titredi. Şiirci çocuk ilk defa konuşmuştu onunla. O, çiçekleri kıskandıracak kadar güzel sesiyle soru yöneltmişti. Ne yapacağını, ne diyeceğini bilemedi. Ona 'sesinin güzelliğine ağlıyorum' diyemezdi ki. Tedirginleşti, eli ayağına dolaştı, dudaklarını ısırdı. Hızlıca telefonu çocuğun suratına kapatması ve gecenin geri kalanınında kendiyle kavga etmesi işten bile değildi.








*************

Şiir: Gözlerine bakarken - Nazım Hikmet

Çok özür dilerim biraz aceleye getirdim gibi oldu, sadece uzun süredir bölüm yazmadığımı fark ettim ve zorladı kendimi biraz

Umarım beğenirsiniz

(Yayımlarsam bölüm atabilirim diye düşündüm bu yüzden tekrar yayımdaaa)

tsukkiyama ー poems for youWo Geschichten leben. Entdecke jetzt