biz kaderi bulan iki kişiyiz

20.3K 1.2K 773
                                    

taehyung kucağındaki bebeğini yatağına yavaşça koydu. jung tae henüz 1,5 yaşındaydı ancak fazla huysuzdu. bu yönünü kocası jungkook'a benzetiyordu. ikisinin yolu lise yıllarında kesişmişti. beraber aşkın tadına bakmışlardı. tattan memnundular. tatlarını kaçıranlar hayatlarında yoktu. sadece ikisi ve minik bebekleri vardı.

belini sarıp sarmalayan eli tanımış, kendine çekmişti taehyung. ikilinin bedeni adeta bir bütün olurken jungkook sevgilisini kendine döndermiş, dudaklarına kısa ama anlamlı bir buse kondurmuştu. bir bakışıyla tüm hücrelerini titreten adamın gözlerinin içinde uzun bir yolculuğa çıkmış gibi dalmış gitmişti jungkook.

romantik anlarını bozan taehyung, sevgilisinin omzuna çenesini yaslamış ve gözlerini kapatmıştı. sessiz ama duyulacak şekilde mırıldandı. "çok yorgunum." jungkook karşısındaki savunmasız bedeni bir kez daha kendine iyice çekmiş ve odağına hemen parlak ve yumuşak dudaklar gelince kendini frenlemiş, yorgun bebeğinin kafasını boynuna getirmiş, yavaşça saçını okşuyordu. "güzelim, hazır oğlumuzda uyumuşken. seni kucağıma alayım ve odamıza gidelim mi?" taehyung, sevgilisi sözünü daha bitirmeden kaşlarını çatmış ve sevgilisinin hiç kalmak istemediği omzundan kalkmıştı. "jungkook yorgunum diyorum ama!" sesi yüksek çıkmamıştı ama kızmıştı biraz . jungkook ona şaşkınlıkla bakıyordu. dudaklarını araladı. "bebeğim benim, uyuyalım diyecektim."

taehyung hemen yumuşamış ve cilveli hareketlerle sevgilisinin tişörtünü düzeltiyor gibi yapmış, ve ona derin anlamlar içeren bakış atmıştı. "özür dilerim sevgilim. gidelim o zaman." taehyung sevgilisinin elini tutmayı tercih etse de jungkook onu kucağına almış iki kez döndürüp yanağından öpmüştü. taehyung'un hoşuna gitmişti.

huzurlu ve mutlu şekilde gidecekleri sırada bebeklerinin boğazını yırtarcasına ağlamasını duymuşlar, ve gülen yüzleri tebessüme bürünmüştü. aynı anda ikisi arkalarına dönmüş, ve bebeklerinin yanına gelmişlerdi. ikisi de aynı kokuyu alınca birbirlerine bakmıştı. "bebeğim, sen oğlumuzun kıyafetlerini çıkart. bende suyu ılıklaştırayım." demiş ve taehyung topu jungkook'a atmıştı. jungkook ise istemez ama kıyamaz bir surata bürünmüştü. sevgilisini kıramazdı. iki kere kafasını olumlu anlamda sallamış ve taehyung'u banyoya göndermişti.

ellerini beline yerleştirmiş ve karşısında ona tuhaf bakışlar atan bebeğini gülerek izliyordu. "ağzını yüzünü yerim senin." demiş ve elini hemen yanındaki çekmeceye götürmüş, banyodan sonra bebeklerine giydirecek kıyafetleri hazırlamaya başlamıştı. oğlunun üzerindeki kıyafetleri de yataklarının yanında duran kirli sepetine atmış, oğlunu rahat edecek bir şekilde beşiğine yatırmış ve taehyung'un yanına gitmişti.

taehyung ısınan suyu kontrol ederken fazla sevimliydi ve bu jungkook'un duvara yaslanıp saatlerce sevgilisini izleme isteğini uyandırıyordu. taehyung arkasına dönmüş ve gülümsemişti. "oh, geldin mi?" jungkook ustaca bir tavırla "evet. bebeğimiz artık mis gibi kokmak için hazır." ikisi gülüştükten sonra yan odadaki dünyalar tatlısı oğullarını taehyung getirmiş, jungkook o gelene kadar ise suyun sıcaklığını, kullanacaklarını şampuanı hazırlamıştı.

taehyung sevgilisine bakarak gülümsemiş, korumalı banyo koltuğuna oğlunu yerleştirmişti. jungtae banyo yapmaktan hoşlanıyordu ve yüzündeki gülücükler bitmiyordu. minicik elleri suya çarparken, jungkook göz yakmayan duş jelini minik bedene yaymıştı bile. taehyung ise suya bir kaç ördek atmış, oğluyla oynuyordu. bu sevimli hallerini jungkook izliyordu sürekli olarak.

jung tae köpükler içinde çok sevimliydi.

taehyung eline doldurduğu ılık suyu minik bedenin üzerinde gezdirmiş, ve aynı hareketi tekrarlamıştı. ferah kokulu bebek şampuanı avcunun içine az miktarda sıkmış ve oğlunun kafasında nazikçe köpürtmeye başlamıştı. jungtae mis gibi kokuyordu artık. en sonunda da vücüt kremini süren taehyung, onu izleyen sevgilisine bakmıştı. "bize çok aşıksın sanırım? hm?"

"fazlasıyla aşığım."

ikili kısa sürede oğullarını kurulamadan önce şirin bir fotoğraf çekip instagrama yüklemişlerdi. daha sonra üşütmeden üzerini giydirmiş, yatak odalarında saatlerce oynamışlardı. hava kararmış, ve gece lambaları zifiri karanlığı bastırırken taehyung akşam yemeğini hazırlıyordu.

jungkook ise jung tae'yi beşiğinde  oyuncakları ile başbaşa bırakıp sevgilisinin yanına gitmişti. ince beline ellerini sarmış, ve omzuna öpücükler konduruyordu. "yemek yapıyorum jungkook." diyenbsevgilisini dinlemeyerek daha da arsızlaşmaya başlamıştı jungkook. öpücükleri gittikçe aşağı inerken taehyung, arkasını dönerek sevgilisinin çenesini elleriyle kavramış ve dudaklarını sertçe öpmeye başlamıştı. nefes almadan öpüyordu onu. jungkook işin içine dilini sokmuş ve daha da zevk almaya başlamıştı. taehyung'ta memnundu, ardından taehyung sevgilisinin kucağına çıkmak istemiş, jungkook'ta anlamış ve kalçalarından kaldırmış, kucağına oturmuştu koca bebeğini. ıslak öpücükleri odaya tok bir ses yayarken taehyung çekilmiş ve onunki gibi kızaran sevgilisinin dudaklarına bakmış, ardından gözlerine odaklanmıştı.

"seni seviyorum."

jungkook tatlı bir gülümseyle aynı cümleyi fısıldamıştı.

"seni seviyorum. güzelim. biz kaderi bulan iki kişiyiz."

aşkı doruklarına kadar çıkıp orada sonsuza kadar kalmayı hedefleyen ikili, renk dolu hayatlarına renk katmaya devam edeceklerdi. hayatlarının neşesi, oğulları jungtae ile bir ömür boyu huzurlu olacaklardı. her şeye rağmen, tüm zorluklara rağmen birbirlerinden asla ayrılmayacaklar ve birbirlerini asla yadırgamayacaklardı. aşk denilen, bu üç harfin yan yana gelmesiyle oluşan tek kelime; onları sonsuzluğa doğru uzanan bir yolu vaadetmişti.

Taehyung ve Jungkook bir araya geldiklerinde çok güzellerdi.

Hep öyle kalacaklardı.


☆

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
babyWhere stories live. Discover now