50

4K 393 1K
                                    

Önceki bölümü okumayı unutmayın iki bölüm attım ☹❤

- -

Louis, atkısını iyice burnuna çekti. Neredeyse gözleri kapanıyordu. Kar yağmıyordu ama hava çok soğuktu, bu yüzden daha sıkı giyinmesi gerekmişti.

Harry'nin evine yaklaştığını fark edince dizlerinin acısını önemsemeden adımlarını hızlandırdı. Kar, botlarının altında gıcırdıyor ve öğlen vaktinin ilk saatleri olmasına rağmen etraf müthiş bir sessizlikle uğulduyordu.

Nihayet kapıya vardığında onu iki kez tıklatarak bekledi. Söylene söylene kapı açıldı ve Bayan Styles elinde, başına kadar dolu olan çorba kasesiyle karşısına çıktı. Gözleri memnumiyetle ışıldamıştı. "Hoş geldin!"

Kenara kayıp ona yer açınca, Louis botlarındaki karları ayağını yere vurarak silkeledi ve içeriye geçti. Hızlıca üzerindekileri çıkarıp bir an önce onu görmek istiyordu. Bayan Styles eli dolu olmasına rağmen ona yardım etmeye çalışınca gülümsedi. "Teşekkür ederim Bayan Styles. Harry nasıl?"

"Ayyy..." Gözlerini devirip tası hafifçe kaldırdı. "Görüyorsun işte! Dünden beri hiçbir şey yemedi. Bir hafta önce yalvararak benden bu çorbayı istedi, çok seviyor çünkü. Ama hasta olduğu için yapmak istedim, bu kez yemem diye tutturdu."

Louis, Harry'nin en sevdiği çorbanın sebze çorbası olduğunu aklının bir köşesine not ederek montunu, beresini ve atkısını vestiyere astı. "Önce bir göreyim onu, sonra ikna etmeye çalışırım. Odasında mı?"

"Hı-hım. Belki değişiklik de olur ona."

Louis hızla odasına ilerledi. Kapı kapalıydı, üzerinse her zamanki gibi basketbol temalı sticker vardı. Hafifçe çalıp kapıyı açtı ve içeriye doğru bir adım attı. Gördüğü manzara onun afallamasına neden oldu.

Harry boylu boyunca, beyaz yatak örtüsünü göğsüne çekmiş hâlde uzanıyordu. Bir eli yataktan sarkıyor, diğeri göğsünde duruyordu. Burnu ve gözleri kırmızı, ayrıca da yeşilleri ıslaktı. Kıvırcık saçları her zamanki bakımlı halindeydi, yastığına yayılmıştı. Onu şaşırtan ise burnunun peçeteyle tıkanmış ve ağzını hafifçe aralamış halde nefes almaya çalışıyor olmasından başka bir şey değildi.

Yeşil gözleri usulca ona döndü. O kadar halsiz görünmesine rağmen, tıkalı burnu ve aralık ağzıyla hafifçe sırıttı. "Baba... Seni Louis olarak görüyorum." Başını yeniden yana yatırıp gözlerini duvara dikti. "Ölüyorum di mi..."

Louis kahkahasını engellemek istese de genzinden ufak bir sesin çıkmasına engel olamayıp toparlanmaya çalıştı ama sevgilisi bu haldeyken eğlenmenin doğru olmayacağını hatırlaması gerekti.

"Benim, Harry. Louis."

Harry'nin kaşları çatıldı. Gözlerini yeniden ona çevirdiğinde yabancıya bakıyor gibiydi. "Yoo... Değilsin."

"Ne saçmalıyorsun ya..." Yanına oturup elinin tersiyle alnına dokundu, sonra da boynuna dokunup ateşini ölçmeye çalıştığında Harry hafifçe titreyip "Soğuk..." diye mırıldandı.

"Ama sen yanıyorsun." İç çekip onaylamazca başını salladı. "Keşke dün taksi falan tutsaydın Harry. Of..."

"Ama haftalık param yoktu ki." Louis'nin dokunuşu yüzünden üşüyen bedenini biraz daha yorganın içine gömdü. "Tüm paramla Louis'ye güzel yemek yedirmek istemiştim..."

Louis'nin dudakları bu masum itiraf karşısında şefkatle kıvrıldı. Elleri soğuk olduğu için yalnızca yorgan üzerinden hafifçe karnına dokundu. "Benim Harry. Lou'n."

Angry Mascot | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin