2.Bölüm: Korku

278 159 87
                                    

"Yeterince acımasız insana denk gelmeyen herkes kendini güçlü zanneder."

Rüya;

Arkamdan  bir eliyle belimden tutup çekerken diğer eliyle gözlerimi kapatıp az ötedeki bir harabeye götürdü. O an hissettiğim korkunun hiçbir tarifi olamazdı, nefesim kesilecek gibi oldum.

Belime  dolanan kollarla hızla gözlerimi açıp baktığımda içimdeki korku bir kat daha arttı. Çünkü beni duvara sertçe bastırıp iki kolunun arasına alan adam küçüklüğümden beri adını duyduğumda bile irkildiğim , yirmibeşli yaşlarda siyah takım elbisesiyle Ferit Saruhan'dı

Herkesin âdeta korkulu rüyası olan Ferit Saruhan , Ürgüp'ün en acımasız, en zalimiydi. Bu yörede Ferit Saruhan her istediği yapar kimsede ses çıkarmazdı daha doğrusu çıkaramazdı. Çünkü bu denli acımasız, vicdansız bir adama kafa tutamazdı hiç kimse. Herkes bildirdi ki ona baş kaldırmanın cezası çok ağır olurdu. Herkes onun zulmüne baş eğerdi, kimse karşısında bile duramazdı.

Haksız kazanç, usulsüzlük, yolsuzluk, eşkıyalık gibi tüm kötü özelliklerin bileşimi olan bir adamdı adeta.

Babası Ragıp bey ise tam tersi ; çok merhametli, vicdanlı, yardımsever bir adamdır. Nerde bir yoksul görse yardımına koşan böylesine iyi bir adamın nasıl olurda böyle zalim bir oğlu olur anlamış değilim. Tüm özellikleriyle babasıyla çelişiyordu.

Küçüklüğümden beri tiksinirdim bu adamdan , ne zaman kız kardeşi Ebru ile oyun oynamaya gitsem ateş saçan kehribar gözlerini dikerdi üzerime.

Ve şuan aynı şekilde ateş saçan kehribar gözleriyle karşıma dikilmişti. Kulağımın dibine yaklaşıp;

" Bu ne güzel tesadüf, böyle güzel bir kızın bu saatte tek başına ne işi varmış dışarda, yoksa kader bize bir işaret mi veriyor dersin" diye fısıldadı. Ardından o iğrenç gülümsemesi belirdi yüzünde.

O an sıkıntıyla:
" Bırak beni ne olur! "
diye karşılık verdim her tarafımı bir korku sarmıştı adeta.

Daha da yaklaşarak;
" Şş ama böyle yapma yıllardır bu anı bekliyorum, hemen bırakmam." dedi o iğrenç sesiyle.

"Lütfen! yalvarırım bırak beni ne olur" diye korkuyla sesimi yükselttim.

Dediklerimi takmayarak ;
"Ama bu tavırlar böyle güzel bir kıza hiç yakışmıyor biliyor musun." dedi dudaklarını büzerek.

"Ya bırak beni gideyim , ne istiyorsun benden, Allah aşkına bırak" dedim titreyen sesimle .

Kehribar gözlerini devirerek;
"Biliyor musun hep hayalini kurdum yıllarca! küçüklüğünden beri seviyorum seni kızım!" dedi dehşet verici sesiyle .

O an duyduklarıma şaşırmamış değildim. 'Sevmek' dedi 'seviyorum' dedi. Ben böylesine zalim, câni birinin bir kalbi bile olduğuna şüphe duyuyorken o bana sevmekten bahsediyordu.

O an şaşkınlık ve korku karışımı bir ifadeyle;
" Ne sevmesi , sen ne diyorsun , ne yapmaya çalışıyorsun, Allah için bırak gideyim." diye karşılık verdim.

O an iki eliyle kolllarımı duvara bastırmaya devam ediyordu.

Dediklerime daha da sinirlenerek ;
"Seviyoruz dedik kızım anlamıyor musun." dedi sıktığı dişlerinin arasından.
Ateş saçan kehribar gözleri yüzümün her bir karesinde geziniyordu.

Öyle bir bastırmıştı ki duvara hareket bile edemiyordum .
"Benim olacaksın, sadece benim anladın mı!" dedi .benim kelimesini vurgulayarak.

KARANLIĞIN GÜNEŞİOnde histórias criam vida. Descubra agora