21

5.2K 526 387
                                    


Ne yapmalıydım ?

Başı boş çöllerde koşuyor, dalgalı suların ortasında öylece bekliyordum.

Kendimi bir kefeye koymayı başaramıyordum. Yaptığım davranışlar ve gösterdiğim tavırlar çok anlamsızdı.

Üzerinden beş gün geçmişti. Aşırı kilo vermiş ve uykusuz gecelerim yüzünden harap olmuştum. Yapmamam gereken şeyi en yanlış kişiyle yapmıştım. Olmaması gereken bir şeyin ipini kesmiştim ve makas benim elimdeydi.

"Okula gitmek istediğine emin misin Rosie ?" Üzerimdeki tişörtü sepete atarak dün gece ördüğüm saçlarımı açmaya başladım. "Gayet iyiyim Jennie. Eğer böyle devam edersem tüm derslerden kalacağım."

Bir şey dememiş ve hâlâ üstünde olan pijamalarını çıkarmaya başlamıştı. Lisa ablasının nişanı için Tayland'a dönmüştü ve ben ise evde tek kalmıştım. Doğrusu tek kaldığım söylenemezdi. Çok bitkin düşüp serum taktırmaya gittiğimde Jennie hemen yanıma gelmiş ve beni ikna etmeyi başararak üç gün boyunca yanımda kalarak bana bakmıştı.

Öyle bir iyi arkadaşı hak etmiyordum...
Olanlardan sonra onu hiçbir şekilde hak etmiyordum.

Taradığım saçlarımı açık bırakarak dolaptan çıkarttığım kot şort ve beyaz bir tişörtü üstüme geçirdim. Sırt çantamın içine birkaç defter ve cüzdanımı da koyduktan sonra mutfağa geçerek Jennie ve kendime birer kahve yaptım.

"Şu kahveden iğrenmeye başlayacağın günü iple çekiyorum." Tezgahın üzerine koyduğum kahvesini önüne alarak Sandalyelerin birine oturdu.

"Öyle bir gün hiçbir zaman olmayacak Jen." Bir şey demeden ikimiz de kahvelerimiz içtik ve eşyalarımızıda alarak evden çıktık.

Erken geldiğimiz için bir süre kafeteryada jisoo ve Jennie ile oturup sohbet ederek bir şeyler atıştırmıştık. İlk olarak Jennie ve sonra ise Jisoo kalkınca masada tek başıma kalmıştım. Dersim yarım saat ertelendiği için daha çokça zamanım vardı.

Bir süre telefonumda dolaştıktan sonra bu sıralar okuduğum kitabı çantamdan çıkarak kafeteryanın en uç ve sakin köşesine geçtim ve dizlerimi kendime çekerek kitabıma odaklandım.

Havalar aniden çok ısınmıştı. Birkaç gün önce paltoyla dolaştığımı göz önünde bulundurunca şu an havanın durumu şaka gibi geliyordu. Saçlarımı bileğimdeki tokamla tepemde toparladım ve uzun zamandır okuduğum kitabın kapağını kapatarak arkama yaslandım.

Kafeteryada çok az insan kalmıştı. Genelde herkesin dersi bu saatlere denk geliyordu ve burada ise dersi eken veya benim gibi istisna durumların ortasında kalmış insanlar otururdu.

Gözlerim ileride oturan bedene takılı kalmıştı. Kafasını sıraya gömmüş ve önündeki kağıda tüm ilgisini vererek oturuyordu. Yanında üç adet bardak ve bir tane de tabak vardı. Tanrı aşkına o ne zamandır buradaydı ?

Yerimde rahatsızca kıpırdanarak gözlerimi ondan aldım ve terleyen avuç içlerime iliştirdim. Ne yapacaktım ? Yüzüne nasıl bakacaktım ? Göz göze geldiğimiz zaman ne gibi tepki verecektim ?

En kötüsü ise yaptığım o anlamsız davranışıma nasıl bir neden yükleyecektim ?

Masanın üzerinde duran kitabımı hızlıca çantama attım ve yerimden kalktım. Şu zamana kadar hiçbir şeyimle yüzleşmeyi başaramamıştım fakat artık iş işten geçmişti. Çocukça davranıyor ve saçma sapan davranışlar gösteriyordum. Belki de ilk defa kendimden bu kadar emindim.

Adımlarımı ileriye yönelttim. Önüne geldiğim masanın üzerine çoktan gölgem düşmüştü. Bir süre fark etmemiş olsa da gözünü ayırdığı kağıttan bakışları sonunda beni bulabilmişti.

Yüzünde bir mimik bile oynamamıştı. Düz ve baygın bakışları sabit bir şekilde üstümdeydi ve buna daha da devam etmemek için dudaklarıma küçük bir gülümseme takınarak karşısındaki sandalyeye oturdum.

"Nasılsın ?"

Gergin çenesini serbest bırakarak arkasına yaslandı ve ellerini bağladı. "Ne oldu Chaeyoung ?"

Cesaretimi toplayarak eğdiğim kafamı kaldırdım. Bana bir kez bakınca anlayabileceğiniz tedirginlik, korku ve merak duygusu onda sıfırdı. Hemen buradan kalkıp gitmemi istediğini belli eden bakışlarını görmezden gelmeye çalışarak oturduğum yerde dikleştim.

"Yaptığım şeyin kesinlikle bir bahanesi olmadığının farkındayım. Geçen akşam çok saçma ve gereksiz davrandım. Bunun için senden çok özür dilerim."

Soluklanmak için konuşmayı kestiğim sırada ondan gelen üfleme sesi ile gözlerimi kısmıştım. Bu konuşmayı yapmak zaten zor değilmiş gibi bir de karşımdaki tavırları işi daha da zorlaştırıyordu.

"Sadece diyeceğim, yaşananlar aramızda bir sır olarak kalsın ve sahip olduğumuz arkadaşlığımızı kaybetmeyelim."

Titreyen ellerimi sabit tutmaya çalışarak derin bir nefes aldım. Şu an sadece önümdeki bardaklara bakabiliyordum. Karşımdaki bedeninin hareket etmesi ile arkama yaslanarak bükülen bedenimi dikleştirdim.

"Sence arkadaş kalabileceğimizi düşünüyor musun Chaeyoung ? Sen bu kadar bencil biri miydin yoksa ben mi şu zamana kadar gözlerimde bir perde ile dolaşıyordum ?"

Titremesini engelleyemediğim ellerime tırnaklarımı geçirdim ve gözlerimi kapadım. Bunun hemen bitmesini ve hızlıca buradan ayrılmak istiyordum.

Masanın üzerindeki kağıtlarını kolunun altına alarak sandalyesini ittirdi ve aniden çenemi kavrayarak bakışlarımı yüzüne odakladı. Gözlerinin içi simsiyah, bakışları ise içimi yakacak kadar alevliydi.

"Bitti mi ?" Sadece başımı hafifiçe sallayarak karşılık verdim.

"Güzel." Çenemi kavrayan elini çekmiş ve hızlıca kafeteryadan ayrılmıştı. Ben ise öylece kalmıştım. Cesaretle oturduğum masadan dolu gözlerle kalkacağımı söyleselerdi baştan oturmazdım.

Cebimde titreyen telefonumu ellerimin arasına aldım ve gelen mesaja tıkladım.

Jjxvkj: söylesene Roseanne,
Jeon Jungkook seni bu kadar delirtiyor mu cidden ?


Jjxvkj: söylesene Roseanne,Jeon Jungkook seni bu kadar delirtiyor mu cidden ?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oy sınırı: 170

just friends ❧ RosèkookWhere stories live. Discover now