İlk Samimiyet

1.4K 32 7
                                    

Gözyaşlarıma daha fazla hakim olamadım. Sokağa döner dönmez köşeye oturup ağlamaya başladım. Kimse umrumda değildi. Bu kız neden ağlıyor diye bakıp geçenler umrumda değildi. Sonra bir ses duydum.

"İyi misin?"

Bu sesi tanıyordum. Kafamı kaldırdığımda yanılmadığımı anladım. Arda. Ah yine mi sen ? Ben burda senin yüzünden ağlarken senin burda olmanı istemiyorum lütfen git. Tabi bunların hiçbirini ona söyleyemedim. Söyleyemezdim. O iğrenç egosunu daha fazla tatmin edemezdim. Sabah menemen yiyip sonra da onun egosuna kusmak istiyordum. Ondan nefret ediyordum. Tam anlamıyla nefret.

"Değilim gördüğün gibi." İçimden geçen onca şeye rağmen ağzımdan çıkan tek şey buydu. İstediğim tek şey onun yanımdan gitmesiydi. Yalnız kalmak istiyordum. 

Ama öyle olmadı. Önümde diz çöktü bacaklarımı kendi bacaklarının arasına aldı ve suratımı avuçlarının arasına alarak kafamı kaldırdı. Bi dakika!!!!! O az önce benim önümde diz mi çöktü. Tarihi bir an bu. Kayıtlara geçsin. Ona baktığımda içimde bir şeyler oldu. Bir anda nefretimin azaldığını hissettim. Neler oluyordu ? Yüz hatları... Ah tanrım bu kadar seksi olmak zorunda mıydı ? Daha sonrasında duyduklarıma inanamadım. Ağzından çıkan o sözlere tapabilirdim. 

"Hadi ama prenses sence de bu gözler ağlamak için fazla güzel değil mi ?"

Şoka uğramıştım. Hemen gözyaşlarımı silmek üzere elimi kaldırmıştım ama o benden hızlı davrandı. Sıcacık elleriyle yanağımdaki ıslaklıkları silerken gevşemiştim. O da bunu farketmiş olmalı ki gülümsedi. Kendine gel Tayra bu zengin züppenin yaptıklarını yanına bırakamazsın hemen intikam planlarına başlamalısın. Çükünü o son model arabasının motoruna bağlayıp tüm gücümle gaza basmak mükemmel olabilirdi. Aklımdan bir sürü fikir geçerken onun sesiyle kendime geldim.

"Hadi prenses seni evine bırakalım."

Ne ev mi ? Yok artık. Sonra da kahve içme bahanesiyle eve çıkar bu. Yok yok hayatta olmaz.

"Gerek yok ben kendim gidebilirim."

"İtiraz yok prenses" 

Elimden tuttuğu gibi beni kaldırdı ve arabaya bindirdi.

"Hadi bakalım şu şatoyu tarif et de prensesimizi daha fazla yormayalım."

Yol boyunca hiç konuşmamıştık. Eve yaklaşmışken "bana neden sürekli prenses diyorsun ?" diye sordum.

"E çünkü adını bilmiyorum"dedi çok tatlı bi gülümsemeyle. 

"Tayra ben"

"Hmm demek Tayra. Prenses daha güzelmiş." 

Bu ne cüret ! Nasıl benim adımı beğenmezdi. Pis küstah.

"Zengin züppe"

"Ovv prensesimiz kızmış anlaşılan"

Tabi ki kızdım bok çuvalı. Seni öldürmek istiyorum. Atomlarına ayırmak. Her parçanla periyodik tabloyu oluşturmak. Aptal yaratık. Aptal aptal aptaaal. Hiçbir şey söylemedim zaten eve de gelmiştik. 

"Geldik, burası evim"

"Prensesimizin şatosu da kendisi kadar güzelmiş." 

Ah o gülücük. Onu söyledikten sonraki gülümsemesi... Sanırım sarhoş oluyorum. Bunu ona belli edemezdim. Piç gülüşü atıp arabadan indim. Ben apartmana yaklaşırken o da arkamdan bakıyordu. Dayanamayıp geri gittim. Arabanın kapısını açıp "teşekkür ederim bay ukala" deyip koşarak apartmana girdim. Anahtarı çevirirken arkamdan baktığına emindim. Ah çok kötüyüm. Ama bu yönümü çok seviyorum.

Kapımdaki AşkWhere stories live. Discover now