•}[01]{•

450 53 66
                                    


19052020 ~ 1446

~~~

"Nasıl görünüyor?"

Yeonjun fırçasını meleklerin etrafını çevrelemiş çiçekli sarmaşıkların yapraklarında gezindirdi ve yanındaki bedene fikrini sordu.

"Bence yaprakları bir ton daha açmamız gerek."

Boyanın tonları konusunda hep kararsız kalırdı.
Bugün okullarından gelen bir grup daha onlara yardım ediyordu.
Onlar ceza almadan gelen gönüllü öğrencilerdi.

Aslında işin acelesi yoktu fakat son anda bir düğün işi çıkmıştı.
Çiftin düğününe kadar kilisenin duvarlarını bitirmeleri gerekiyordu.

Yeonjun Beomgyu'nun cümlesiyle isyan edercesine yere çökmüştü.
Tonların ortasını hiçbir zaman bulamıyordu.

Sarı saç tutamları gencin her hareketinde onunla birlikte sallanıp duruyordu.
Beomgyu gülerek yere çöken gencin elindeki fırçayı alarak yapraklar için uygun bir ton aramaya koyulmuştu.

Hyunjin uykulu haliyle ortama dahil olduğunda gelen yeni tiplerden henüz haberi olmuştu.
Dağınık saçları ve çıkarma gereği duymadığı pijamalarıyla ayaklarını sürüye sürüye kilise  sıralarından birine oturmuştu.

Kilisenin biraz ilerisinde bulunan konaklama yerinde kalıyorlardı.
Hyunjin daha önce hiç kilise yakınlarında konaklamadığından saat başı çalan çan sesleri rahatça bir uyku çekmesine engel olmuştu.

Bu durumdan rahatsız değildi sadece alışması gerekecekti.

"Gözlerim burada fazladan yakışıklı insan görüyor. Ne oldu? Yoksa şu melekler mi canlandı?"

Hyunjin'in kurduğu cümleye sessiz gülüşlerle karşılık veren bedenlerden biri olan Felix, gülerek boya kutularının yanındaki önlüğü arkadaşının kafasına fırlatmıştı.

Hyunjin gay ve yavşak olan kişiliğini belli etmekten hiçbir zaman geri durmazdı.

"Önlüğünü tak ve yardım et hadi."

"Daha kahvaltı bile yapmadık ama..."

Jeno bitkince Hyunjin'in isyanvari cümlesini onaylayıcı bir mırıltı çıkarmıştı.
Geldiklerinden beri kaplumbağa gibi çalışan tembel arkadaşlarının ve sevgilisi Jaemin'in henüz bitiremediği çizimlerine yardım ediyorlardı.

"Ben çok acıktım."

"Ve bende öyle."

Bu uykulu haliyle duvardaki ince sanatsal eserlere elini sürmek istemediğinden kafasına fırlatılan önlüğü çekerek ayaklanmıştı.

"Sizde ki bu görev aşkını ayakta alkışlamak isterim doğrusu. Bizim kel görse bu halimizi duygulanırdı yeminle."

Gülüp gönüllü gelen arkadaşları sözünü kesmeden ufak bir ekleme de yapmıştı cümlesine.

"Sözüm sorumluluk sahibi canım kel hocamın canım sınıfına değil sakın yanlış anlamayın. Gidip yiyecek bir şeyler alıp gelirim ben takılın siz."

~~~

"Uyanamıyorum öleceğim uykusuzluktan."

Uykusuzluktan açmaya bile zorlayamadığı gözlerini ovuştururken söyleniyordu.
Köşedeki duraktan bir otobüse atlayıp kiliseye gelirken gözünün kaldığı pizzacıdan babasının parasını sömürme mutluluğu eşliğinde otuz atmış kutu pizza alabilirdi.

Güzel düşüncelerine aniden çalan çan sesiyle kısa süreliğine arar verdiğinde irkilerek bir kaç adım gerilemiş ve dengesini zar zor koruyabilmişti.
Hala alışmaya çalışıyordu.

Sadece kendisi değil, çıktığı merdivenden düşen Changbin'in küfür etmemek için kendisini kasarken sessiz bağırışı da onun bu duruma alışmaya çalıştığının habercisiydi.

Hyunjin hayırsız bir arkadaş olduğundan gidip bir şey oldu mu diye bakma gereksiniminde bulunmadan yürümeye devam etmişti fakat birde ne görsündü?

Kilisenin çanları hala çalıyorken kulaklıkla müzik dinleyen tip, ne de saygısız ve bir o kadar da güzeldi.

Tanrı akıl fikir versindi. Hyunjin bir günahkara bu kadar kısa sürede nasıl vurulabilirdi?

Hayırdırdı ve ne oluyordu LAKSŞSKDŞSLDŞSLDLÖSŞSÖSLWÖSŞWÖSŞWLS

~~~

19052020 ~ 1640
Syglr
Svglr
ÇARPILIP GİDİCEM

kilise çanları çalarken müzik dinleyen bir ite vuruldum / hyunsung Where stories live. Discover now