Yıldızlı Gece

PLAYLIST

Taemin - Flame Of Love

İlkbahar güneşi derimizi yeniliyormuş gibi açmış, baharın gelişiyle tomurcuklanan dallar çiçeklenmişti. Insanların yüzünde baharın gelmesiyle güller açmıştı. Bu ayın gelmesini biz de heyecanla bekleyenlerdendik. Sonunda beklediğimiz turnuvalar yapılacaktı ve uzun bekleyişimiz bir nihayete kavuşacaktı.

Uzun hazırlıklar sonunda artık Seul tren garına ulaşmıştı otobüsümüz. Bu sene Daegu'da olacak turnuvalar için trenle yolculuk yapacaktık; haliyle heyecanlıydım, ilk defa trene binecektim. Chanyeol'le biletlerimizi kestirirken kapıdan giren öğrenci topluluğunu görmemle birlikte Yixing gülümseyerek yanıma gelmişti hemencecik. Yanında hiç görmediğim yüzler vardı, üst dönem olabilirler diye geçirdim içimden. Henüz gelmeyen tek takım futbol takımıydı, trenin hareket etmesine daha yarım saat vardı. Bu sürede kahvaltı edebilirdik belki, sabah erkenden yola çıktığımız için bir şey yiyememiştim haliyle.

"Chanyeol ben atıştırmalık bir şeyler almaya gidiyorum gelecek misin?" Chanyeol çenesine indirmiş maskesini yüzünden çıkarırken gözleri beni bulmuştu cümlemin sonunda.

"Hayır sevgilim, şu bilet işini halletmem lazım." Gülümseyerek elindeki kağıtları gösterdi, başımı olumlu anlamda sallayıp kafeteryanın nerde olduğunu sordum birkaç kişiye.

"Hey Sehun, bekle!" Arkamdan seslenerek bana ulaşmaya çalışan Jisung gelene kadar olduğum yerde kaldım.

"Beraber gidebiliriz." Başımı olumlu anlamda salladım, Jisung'la birlikte kafeteryayı bulmaya koyulduk.

"Senenin başından beri bayağı uzadın." Jisung yakın arkadaşımdı, aynı takımdaydık nasıl olsa. Sadece benim alt dönemimdi, diğer birinci sınıflara göre oldukça olgundu ama. Gülümseyerek gözlerinin kaybolmasına izin verdi, ne zaman gülse gözleri çizgi halini alıyordu ve çok tatlıydı bu hali.

"Basketbol çok etkili oldu, ergenliği de düşünürsek evet senenin başından beri en az sekiz santimetre uzadım." Nerdeyse bana ulaşmıştı boyu ve okula başladığında direkt takıma girmişti basketbola olan yatkınlığı sayesinde.

Jisungla ufak bir yolculuktan sonra kafeteryayı bulmuştuk. Fazla kalabalık değildi ve gara göre daha sakindi. Sandviç ve kahve siparişlerimizi aldıktan sonra en yakındaki masaya oturuvermiştik. Kahvemi yudumlarken içeri giren çocuğa takılmıştı gözüm, Yixing'in yanındaki hafiften esmer olan öğrenciydi, yani voleybol takımındaydı. Gözümle fiziğini hafiften bir taciz ettikten sonra Jisung'un da benim gibi hayranlıkla gözlerini çocuğa diktiğini görmüştüm.

"Şu çocuk Yixing'in yanındaki değil miydi?" Jisung fısıltıyla bana döndüğünde kafamı sallamıştım sadece.

"Kim ki bu?" dedim kahvemi yudumlamaya devam ederken, Jisung da sandiviçinden aldığı lokmayla boğuşurken konuşmaya çalıştı.