n

5K 438 140
                                    


kim jennie ~

"İki haftadır, hiç mesaj atmıyor mu?" Kafamı salladım içimde beliren endişeyle. İçimdeki kaygı fütursuzca vücudumda yayılıyor ve ben bunun nedenini kabul etmek istemezcesine koltukta iyice yayılıyordum.

Kim Taehyung yine aklımdan çıkmıyordu, ama bu sefer farklı etkiler bırakıyordu.

Taktığımı belli etmemeye çalışırken, ellerimin arasına aldığım telefonu yüzüme daha da yaklaştırdım. Taehyung'un fanları uzun süredir hiç bir post atmayan Taehyung için endişelendiği için onun fotoğraflarını editleyip paylaşıyor, ve bu fotoğraflar keşfetime çıkıyordu.

Fotoğraflardaki pürüzsüz ve kusursuz yüzün sahibi, ilk defa irislerimi rahatsız etmeyecek bir büyüye kaptırıyordu beni garip bir şekilde.

"SİKTİM BELANI!" Jisoo üst kattaki odasından bağırmıştı. Yayında oyun oynuyor olmalıydı.

"Onun hakkında endişeleniyorsun, değil mü?" Yutkunuşum belli oluyordu.

Sadece küfür ettiğimde geri dönen, ne söylesem karşılığında hazır cevaplığını konuşturan ama asla fark etmediğim samimiyetimizi bozmayan Taehyung'u kaybetmekten korkuyor olduğumu kabul edemeyişimdendi.

"O..." dedim kurumuş dudaklarımı hafifçe ıslatırken. Yüzüne umut dolu gülümsemesini yerleştirmiş, bana memnun bakışlarını sergilen Chaeyoung'a baktım güvenilir bir şekilde.

"Ne hissettiğimi bilmemem normal mi?"

"Çok normal." Gülümsedi.

"OHOOO! SIÇTIK DİYORUM SİZ GÖTÜ DEVİRMİŞ YATIYORSUNUZ!" Jisoo merdivenlerde dikilmiş, öyleyece dikiliyordu. "Ne oldu yine?"

"Ne kaçırdım!" İlk önce sifon sesi duyuldu, sonra Lisa'nın sesi. Tuvaletten çıkmıştı.

"Kim Seokjin ve arkadaşları buraya geliyor, yayın yapacağız. ÇABUK ETRAFI TOPARLAYIN!" Korkuyla gözlerim büyüdü, Seokjin demek Taehyung demekti.

"JİSOO!" Diye haykırdım. "Taehyung'da gelecek şimdi!"

"E ne güzel, kaynaşırsınız."

"Delirdin mi? Biz iki haftadır konuşmuyoruz." Lisa omzunu silkti. "O zaman gelmez."

Haklı olabilirdi, iki haftadır yaşam belirtisi göstermeyen çocuğum gelecek hali yoktu sonuçta.

Ama hiç düşündüğüm gibi olmamıştı.

Taehyung'un gelip, üç kişilik küçük koltukta yanıma oturup telefonuyla oynamasını kesinlikle beklemiyordum.

Dikkatimin dağıldığımı hissediyor, gözüm ona kayıyordu. Ne zaman kısık ama etkileyici gözlerine gözlerimi çevirsem, bana baktığını görüyor ve gözlerimi kaçırıyordum.

Siktir.

Onu yıllar sonra ilk defa görüyordum, çene kemikleri kesinlikle daha belirgin görünüyordu. Dudakları daha dolgundu, yüzünün ve vücudunun olgunlaşmasının verdiği bir renk vardı onda.

Eski saçma tarzından eser yok, saçlarının rengi koyulaşmıştı. Her hafta saçlarını ucuz boyalarla farklı renklere boyayan liseli Taehyung bu değildi, bu çocuk tamamen farklıydı.

Yapılı vücudu ve uzun boyuyla, kesinlikle 22 yaşında kocaman bir adam gibi duruyordu. Ben kısa ve zayıftım, özellikle montla dışarı çıktığım zamanlar
liseli sanılıyordum. Ve bu bir kez daha çocuk gibi oluşumu destekliyordu. Onun yanında kesinlikle çocuk gibiydim.

Yaklaşık 5 dakikadır onu süzdüğümü fark ettme biraz geç olmuştu. Taehyung, elindeki telefonu bırakmış, ona odaklanıp kalan gözlerimi çözmeye çalışırcasına kafasını sağa eğmişti.

My ass was torn from laughing  Where stories live. Discover now