Harf İnkılabının gerçek yüzü

93 16 27
                                    

.
.
.
Şu kitabı üç kesim insan okuyacaktır.
Şuurlu insan, hatırlamak için gelir okur.
Bilmeyen kişi öğrenmek için gelir okur.
Cahil insan eleştirmek için gelir okur.
Evet ben inanıyorum ki uyuyan bir nesil var.
Bizler yıllarca tarih kitaplarının yalanlarıyla ders geçirdik.
Bugün ulaşabildiğim kadar insana ulaşmaya çalışacağım.
Bunu beraber başaracağız.







Dil bir toplumun her şeyidir. Bir toplumun varoluş ve yıkılış nedenidir. Dili yozlaştırmak o dili
tahrib eder. Bir dili kaldırmak ise koca bir toplumu öldürmektir. Toplumun tarihini unutturmaktır.
Bir toplumun dili yok edildiğinde o toplumu kendi sanatından, kendi geleneklerinden, kendi
tarihinden, kendi müziğinden, kendi dininden uzaklaştırmak demektir.
Böylelikle kendini ifade edemeyen bir toplum doğar.
İngilizler; Hindistan, Pakistan, Mısır, Nijerya gibi ülkeleri sömürmek istediklerinde çağdaşlık adı
altında dillerine dadandılar.
İspanyollar; Meksikada, Portekizler; Brezilya’da, İtalyanlar; Libya’da, Fransızlar; Cezayir, Tunus,
Fas gibi ülkelerin dillerini sömürdüler.
Dikkat edersiniz ki, sömürülen taraf bugün sefalet içerisinde olan beldelerdirler.
Hep bir ülke bir ülkeyi sömürdü, bunu yaparken de dili tahribden başladılar.
Peki bizim ecdadımızın dili olan Osmanlıcayı kim yok etti?
Osmanlıcayı, günümüzde bir kesim insanların kahraman olarak gördüğü zatlar yok etti. Kendi
ecdadına bu kadar düşman, kendi tarihine karşı bu dende cahil bir toplum ile başbaşayız.
Sorsan bu cahillere bilim dili, bilim alfabesi cevabını alırsın.
Japonlar ve Çinliler bu bilim dilini ve bilim alfabesini kullanmaksızın dünyanın teknoloji devleri
oldular.
Bu konuyla ilgili Aliya İzzetbegoviç İslam Denklerasyonu kitabının 25. Sahifesinde şöyle cümleler
kurmuştur büyük lider: " Yazı meselesinde Japon ve Türk reformistlerin gösterdikleri tavırdaki
anlayış farklı, başka konulara nazaran belki en açık biçimde ortaya çıkmaktadır. Basitliği ve sadece
28 harfli olan Arap yazısı, (Osmanlıca) bu özellikleri sebebiyle dünyanın en mükemmel ve yaygın
yazısıdır, Japonya kendi latinlerin (Romalılar) teklifini reddeder. O bütün reformlardan sonra ancak
46 işaret yanında 880 Çin ideogram (anlamı belirten işaret) olarak tespit edilen ve komplike olan
kendi yazısını korur. Bugün Japonya'da okuma yazması olmayan bulunmamaktadır, Türkiye'de ise
-harf inklabından sonra- nüfusun yarısından fazlası ümmidir. Bu durum bir sonuçtur ve bu konuda
âmâ olanlar dahi görmeye başlamalıdır."
Bugün ülkemizde halen daha 21. yy da toplumun azımsanamayacak bir kısmı okuma yazma
bilmiyor ve okuma yazma seferberlikleri düzenleniyor.
Ne kadar acı!
Dünyayı yöneten ilim ve bilim sahibi bir ecdada sahip bir toplum okuma yazma bilmiyor.
Bugün ülkemizde İngilizce bilenler göklere çıkarılıyor.
Bu bir hastalıktır!
Tarih dilini bilmeyen bir nesil, ellerinden gelse bizleri tek hamlede yok etmek isteyen düşman
dillerine hayranlar.
Halen daha İngilizcenin bilim dili olduğu yalanını papağan gibi tekrarlayanlar var.
İngilizce eğitim ve bilim dili olsaydı bugün cahil bir insanın bile İngilizce konuştuğu Mısır,
Pakistan, Hindistan, Nijerya, Bangladeş gibi ülkeler ilimde ve bilimde dünyanın önde gelen ülke
isimlerinden olmaları gerekmektedir. Ama onlar öyle değil, Dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer
alıyorlar.
Evet, zannedilmesin ki dil öğrenmeye karşıyız!
Dil öğrenilir elbette ama gerekli zamanda ama gerekli mekanda ama gereken konumda.
Ana sınıfından başlayarak koca bir neslin beynini bulandırmaya kimsenin hakkı yoktur.
Bugün kendini Atatürkçü olarak tanıtan birisi Atatürk'ün nutuk eserini bile okuyamıyorlar.
Nerde kalmış Fatih'i, Yavuz'u, Fuzuliyi, Nefiyi, Nedimi, Bâkiyi, Akifi okumak. Şuan içinde
bulunduğumuz durumun aynısı hiçbir ülkede yoktur. Ülkeler dedelerinin dillerini okuyabiliyorlar.
Edebiyatlarının eserlerini anlıyorlar. Bizler utanç içindeki halimizle övünen zavallı bir toplum konumundayız.

Bu ülkede 1995'lere kadar bile Maşallah, İnşallah gibi kelimeleri kullanmak yasaktı. Bu çağdaşlık
değil, İslam düşmanlığıdır. Buradaki amaç dinden koparmaktır.
Bu ülkede inkılap adı altında birçok tahribat oldu ama en büyük tahribatımız hatta yıkılışımız dil
inkılabıyla oldu.
"Dil bozulursa kültür bozulur, kültür bozulursa ahlâk ve aile bozulur, ahlâk ve aile bozulursa, hukuk
ve siyaset bozulur, hukuk ve siyaset bozulursa devlet çöker ve yıkılır."
Bugün milli eğitim bakanı hâlâ dışardan müdahale ile adım atmaktadır. Bugün hâlâ tahrib oluyor ve
yıkılıyoruz. Din kitaplarına Cihat kelimesini eklediklerinde bile büyük bir saldırı alıyorlar.
Çünkü düşmanın içimize sindirdiği ajanlar kabul etmiyorlar.
Bir uyanıştan korkuyorlar.
Ayrıca İslam alfabesi olan Arap harflerini Milliyetçiliğe aykırı gören birtakım insanlar
zannediyorlar ki Latin alfabe onların babalarının harfleri.
Bu cahilliktir.
Bu Latin harfler gündeme geldiğinde Namık kemal "Latince harfler dilimizi karşılayacak sayıda
değildir." Demiştir.
Duygularını eşsiz ve birçok kelimelerle ifade eden bir milletin bu güzel özelliğini Latin harflerle kıt
hale getirdiler.
Biraz getirilen alfabeye bakalım;
Namık kemal dediğimizde 2. Harf olan A'yı neden uzatıyoruz?
Latince de uzatma A'sı yok.
Uzatmadan okumayı deneyelim. Namık Kemal :)
Komik ve acı verici bir olayla karşılaşıyoruz.
Mesela neden Yakup dediğimizde tekrar ikinci A'yı uzatıyoruz?
Uzatma burda da yok. Latin harflerin eksiklikleri ortada.
Bizim kültürümüze uygun harfler değildirler.
Bir misal daha verelim: عدم) adem)=Muvaffakiyet demektir. آدم) adem) ise adam demektir. Dikkat
ederseniz Latin harflerle ikisinin yazılışı da aynı. Nasıl ayırt edilecektir?
Sorun bir tek harf eksikliği değil, kullanılan kelimeler de artık anlamsızlaştı.
Mesela: 'Boşver' deniliyor günümüzde.
Neyi boş verelim?
Karşı tarafa boş olarak neyi verelim?
Oysaki "Beis yok" denilmeli.
İnsanlar tutturmuşlar "kuşak" diyorlar. Kuşak bele bağlanan bir bezdir.
Bunu nesil kelimesine eşdeğer tutamayız.
Daha bunun gibi birçok hata...
Bu hatalara dalıp giden bir nesil.
Bu koca koca hatalar bu büyük çöküntü sadece bir saatte yapıldı.
Bir saat içerisinde 1353 sayılı Türk Alfabelerinin Kabul ve Tabiki hakkındaki kanun "Türk Devrim
Mevzuatı" nda alır.
Sonra ne mi olur?
Bir saatte en büyük alimlerimiz en büyük cahiller olurlar. Kütüphanemiz boş bir tuğla yığınına
dönüşür. Yüzyıllar boyunca ilim insanı yetiştiren bir imparatorluğun emekleri çöp olur. Dedesinin
yazdığı anlamayan torunlar yetişir. Şairler, şiirler, eserler, koca bir edebiyat ve tarih anlaşılmaz hale
gelir.
Peki bir saatte yapılan bu tarih katliamından sonra insanlar bir saatte okuma yazma öğrendiler mi?
Peki ya 10 yılda?
20 yıl?
Günümüzde bile okuma yazma bilmeyen yığınla insan var. Bir saatte yapılan bu büyük hata yüzyıllar geçse de etkisini hissedeceğimiz bir hatadır.

Peki nasıl döneceğiz bu hatadan?
Diye soranlar vardır.
Bu tıpkı bacakları kesilmiş bir insanın, peki nasıl eskisi gibi koşacağım demesine benziyor.
Eskisi gibi koşamayacağımızı bilelim ama en azından yürüyebiliriz, olmadı sürünerek bile olsa bu
hatadan dönülebilir.
Bilinçli bir nesil yetişsin, ordan burdan edindiği ve tarih kitaplarındaki birçok yalan yanlış bilgiler
ekseninde harf inkılabını gururla anlatan bir nesil olmasın.
Gerçekler artık idrak edilsin ve gün yüzüne çıksın.
Bir saatte verilmiş olan yüzlerce yıllık tahribatı ancak şuurlu bir nesil düzeltebilir.

Meral Elçi

Buraya kadar sabırla okumuşsanız bir şeyler anladığınıza inanıyorum.
Veyahut hatırladığınıza.
Çok kişiye ulaşmamız lazım. Bu yüzden sizlerin desteklerinizi beklemekteyim. Bu konu hakkında görüşlerinizi yorumlayabilirsiniz.
Vote de atarsanız çok sevinirim. Ayrıca bu hakikatleri bilmesini istediğiniz arkadaşlarınızı da etiketleyebilirniz.
Merak ettiğiniz konular varsa bana özelden bu konuları yazabilirsiniz.
Selam ve dua ile. 💐✨

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 24, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MAATEESSÜFWhere stories live. Discover now