2#Kazanç

35 3 2
                                    

"Ben suçlu değilim, sadece istediğim şeyleri yapıyorum!" ~Jacob Frye

|2|

Whitechapel 1868 / İNGİLTERE

Misa başı boş dolandığı sokaklarda İngiltere'nin meşur yağmurlarından birine yakalandığında gizlenmek için bir binanın köşesine geçip bekledi. Şapkası başını ıslanmaktan kurtarırken saçlarının uçları ve kıyafetleri için aynı şeyleri söyleyemeyecekti. Gözleri etrafı tararken, son bir aydır eve -antika dükkanına- uğramıyordu. Henry'nin kendisini merak ettiğinden bile şüpheliydi. Ne olmasını bekliyordu ki? Kavgayı devam ettiren kendisiydi. Çocukça davrandığının farkındaydı ama özgür ruhu kafesler içerisinde kalmaya alışkın değildi. Eve neden döneceğini bilmiyordu? Belki de bu sefer Henry ona kızgındı. Bilemiyordu!

Yağmur kesildiğinde bulunduğu yerden çıktığında tekrar aylak aylak dolaşmaya devam etmeye başladı. Uyku tutmuyordu, yorgundu ama uyuyamıyordu. Son iki gündür, garip halisinasyonlar görüyor ve takip edildiği izleniminden bir türlü kurtulamıyordu. Yavaş adımlarla insansız sokakta yürüken at arabalarının tekerlek sesleri ritmik bir şekilde kulağına dolmaya başladı. Bir anda kolundan çekilip ara sokağa girdiğinde hızla kolları arkasına doğru büküldü ve böylece gizli bıçağını kullanması engellendi. Arkasındaki adama ek olarak karşısına geçen adam hızla şapkasını ensesine indirip yüzüne bakmak için çenesini tuttuğunda Misa karşısında gördüğü adam ile birlikte gözleri şaşkınlıkla açıldı. Redford Kaylock, pis pis gülerken karnına yediği darbe ile nefesi kesilip iki büklüm olduğunda saçlarından tutup, kafasını kaldırdı.

"Ah böyle bir güzelliğin gitmesi yazık olacak!" Tekrar aynı yere aldığı darbe ile midesinden yükselen safrayı tuttu. Nefesleri sıklıkla alırken, saçının tekrar çekilmesiyle Kaylock ile göz teması kurdu. Yüzüne tüküren Misa yüzüne aldığı darbeyle başı yana düştü.

"Siz... o aptal Frye'ler işime burnunu sokmasaydı şimdi böyle olmazdı güzelim! Bu kadar vahşi olmasaydın..."

Kaylock yüzünü okşarken, Misa başını sağa sola salladı. Elinden kurtulmak için çabalarken, arkasındaki adamın tutuşu sıklaştı ve bileklerini artık hissedemiyordu.

"Sığınağıma girdiniz, adamımı polise teslim ettiniz ve sanayilere el koyup kuzu gibi olan işçilerimi kışkırttınız. İşime çomak sokuyorsunuz ve ben bunun altında kalmam!" dediğinde karnında hissettiği darbeyle nefesi kesilir gibi oldu. Bir darbe daha geldiğinde acıyı tarif edemiyordu. Karnındaki sızı ile kolları serbest bırakıldığında eli hızla karnına gitti. Akan kanın fazlalığıyla yere düştüğünde Kaylock yanına geldi.

"Bu Frye ikizleri için bir uyarı olsun!" dedikten sonra çevresinde bulunan tüm soysuzlar çetesi üyelerini toplayarak oradan ayrıldılar. Misa böyle ölmek istemiyordu, böyle ölmeyecekti. Derin bir nefes alıp ayağa kalktığında duvara tutundu. Akan kan elinin parmakları arasından nemli zemine düştüğünde aldırış etmeden ilerlemeye başladı.

Antika dükkanı bulunduğu sokaktan çok uzak bir ötedeyken ilerleyebileceğine olan inancı yoktu. Adımları onu götürürken birkaç sokak ilerledikten sonra duvara tutundu. Yalpalanarak ilerlediğinde karşı da gördüğü Jacob ile göz göze geldi. Bir aydır görmüyordu ama yüzündeki sırıtma yerindeydi. Yaptığı işlerin gururu yüzünden okunuyordu. Misa ona gülümserken bedeni artık ayakta kalmayı bıraktı ve kendisini bir anda yerde buldu. Hızla yanına gelen adım sesleri ardından kapanmak üzere olan gözlerini açmaya çalıştı.

Charming Love ~Assassin's Creed Syndicate Donde viven las historias. Descúbrelo ahora