♡2☆

1.3K 176 213
                                    

"Bize gelsene, futbol falan oynarız dışarıda parkta, ya da senin istediğin başka şeyler yaparız."

Baekhyun'a karşı dediğim o saçma şeyin üstünden saatler geçmişti, ben utancımdan kendi kendime yerin dibine girmeye devam etmiştim ve sonunda okul bitmişti. Ben de bitmiştim, müdür yardımcılarının fazla iş vereceği günde nöbetçi olmak benim şanssızlığımdı. Fazlasıyla yorgundum.

"Bugün fazla yoruldum ya, başka zaman yaparız." Kyungsoo'nun teklifini reddettiğimde kafasını salladı ve ileride kendisini bekleyen Jongin'i gördükten sonra bana el sallayıp onun yanına gitti. Ben de okulun bahçesine park ettiğim bisikletimin yanına doğru yürümeye başladım.

Bahçenin içindeki bisiklet parkına doğru giderken arkamdan gelen cırtlak sesle durdum. Biri benim adımı seslenmişti seslenmesine de kimdi bu cırtlak sesin sahibi?

"Chanyeol, dur!" Aynı cırtlak ses ben sol tarafa bakarken sağ taraftan gelmiş ve benim koluma dokunmuştu. Gelen en sevdiğimdi, Baekhyun'du. Şimdi utançtan yerin dibine girmeye tekrardan hazırdım.

Kafamı ona çevirdiğimde aklımda bir anlık o cırtlak sesi nasıl çıkardı sorusu canlanırken kısa sürede kendimi toparladım Baekhyun'a ilgili gözlerle bakmaya başladım. Niye yanıma gelmişti ki? "Efendim?"

"Deminden beri sana bağırıyorum, bir ara sesim üç yaşındaki kız çocuğunun bağırması gibi çıktı." Öksürdü, büyük ihtimalle çok bağırmaktan dolayı boğazı tahriş olmuştu, keşke önceki seslenmelerini duysaydım da onu bu kadar bağırtmasaydım.

"Özür dilerim, ben duymamışım." Yüzü hariç her yere bakarak söylediğimde kıkırdadığını duydum. "Özür dilenecek bir şey değil ki bu, boşver."

Keşke bu kadar güzel olmasaydı, şuraya düşüp bayılacağımı hissetmeye başlamıştım.

Dediği şeye cevap vermedim. Daha doğrusu veremedim çünkü böyle bir şeyden sonra ne denilir bilmiyordum, orada öylece durup ne söyleyeceğini bekledim. Ve o da beni çok bekletmeden konuşmaya başladı. "Diyorum ki, şimdi biraz turlasak mı?" Ellerini arkasına atıp gülümseyerek sorduğunda ona nasıl hayır diyebilirdim ki.

Gerçi suratını asıp sinirli bir şekilde sorsa bile hayır diyemezdim, orası ayrı bir konu.

"Olur." Heyecanımı belli etmemeye çalışarak söylediğimde gülümsemesi daha da büyüdü. "O zaman bisikletini burada bırak, dönüşte alırsın, olur mu?"

Ben sana nasıl olmaz diyebilirdim ki?

Kafamı hipnoz olmuş gibi salladığımda Baekhyun yürümeye başlamıştı. Peşinden de ben yürüdüm ve yan yana yürümeye başladık. Bu sefer konuşan ben oldum. "Yixing yok mu?"

Aslında aramızdaki bu güzel ortama Yixing'i sokmak tamamen benim aptallığımdı. Bir kere de iç karartıcı şeyler düşünmesen ölürsün sanki Chanyeol.

"Hayır, yok. Bir buçuk haftadır okul çıkışında eve tek gidiyorum. Her seferinde işi olduğunu söylüyor, bugün de seni gördüm birlikte biraz dolaştıktan sonra eve gideyim dedim. Tek başına yürümem fazla sıkıcı." Aslında bence tek başına yürümek kadar güzel bir şey yoktu, Baekhyun'la böyle basit bir şeyde bile farklı düşünmemiz beni üzdü.

"Anladım." dedim. Daha fazla Yixing konusu açmak istemiyordum çünkü bu yürüyüşte tek konu Baekhyun ve ben olmak istiyordum. Ama isteğim kısa sürdü çünkü önümüze sırtında çantasıyla sanki bir kabadayıymış gibi yürüyen Yixing çıktı. Nereden önümüze düşmüştü ki şimdi bu?

"Ah, Yixing önümüze çıktı." Baekhyun'un ona seslenmemesini diledim ve dileğim gerçekleşti. Baekhyun sadece Yixing'in önümüze çıktığını söyledi ve Yixing'e seslenmedi. Bu beni rahatlattı çünkü Yixing'in yüzünü tekrardan görmek istediğim son şey bile değildi.

byun baekhyun'un elma şekerleri // chanbaekWhere stories live. Discover now