7.BÖLÜM

3.2K 307 252
                                    

MULTİ: Zeliş

1 hafta sonra

"Anlattığın her masala öyle çok inandım ki, bazen keşke hiçbirini dinlemeseydim diyorum. Kapatsaydım kulaklarımı, sustursaydım keşke seni. Biliyorum, çok isterdim masal anlatmanı. Ama eğer bilseydim... anne ben eğer bilseydim... her gün yeni bir masal anlatman için çekiştirmezdim eteklerinden. Her gün mutluluk, sevgi ve umut dolu sözler duymazdım senin sesinden. Hayatın masallar gibi olduğunu düşünmez, bir gün, bir prensin gelip beni kurtarmasını beklemezdim. Anne ben bir prensin beni kurtaracağını ve pamuk şekerlerle dolu şatoya götüreceğinin bir avutma olduğunu sen öldükten çok sonra öğrendim. Yalanların büyük ihanetlerin üstünü kapatan bir yorgan olduğunu, insanların kendi menfaatleri uğruna ne kadar acımasızlaşabileceğini ve duyguların insanları nasıl zehirlediğini çok sonra öğrendim. Senden masalları, babamdan gerçekleri dinledim. Arkadaşlarıma ve masalların varlığına inandığım çocukluğuma sığındım. Ama bu kez de arkadaşlarımın günahları onları terk etmeme sebep oldu. Çocukluğum ikinci kez alındı ellerimden."

Nemli toprak tırnaklarımın içine tamamen dolmuş, gözyaşlarım bir kez daha yanaklarımdan süzülmüştü. Şimdi tamamen yapayalnızdım. İncinen duygularımla ruhum sancıyor, duygularımın zehirlediği bedenim sızlıyordu. Geçecek kızım diyerek beni dizlerine yatıracak bir annem, ben yanındayım diyerek saçlarımı okşayacak bir babam, her zaman yanımda olup beni gülümsetecek bir arkadaşım yoktu.

Yanağımdan süzülen yaşları silip burnumu çektim. "Ben gidiyorum anne." Gözlerimi annemin toprağından ayırıp oturduğum yerden kalktım ve bir kez daha toprağa bakıp arkamı döndüm.

Karşımda gördüğüm kişiyle birkaç saniye öylece durdum. Burada ne işi olduğunu sormak istesem de ne konuşmak, ne de sesini duymak istemediğim için yürüyerek yanından geçmeye karar verdim fakat tam yanından geçerken kolumu kavrayıp beni durdurdu.

"Züleyha, yapma böyle."

Acıyla yutkundum. Civan yüzüme bakarken ben karşımda ki mezarlara bakıyordum. "Ne kadar dağıldık görmüyor musun? Hiçbirimizle konuşmuyorsun. Bir haftadır yüzüme bile bakmadın. Yalvarırım yapma."

Bir an için Civan'ın gözlerine baktım sertçe. Kaşlarımı çatmış, dudaklarımı sinirle birbirine bastırmıştım. Yalnızca birkaç saniye onun hüzün dolu gözlerine bakıp hızla çektim kolumu ve yürümeye devam ettim. Artık hayatımda onlar olmayacaktı ve bunu kabullenmiştim. Ben çocukluğumu onların günahlarıyla çoktan yok etmiştim.

Hafta sonu bitmiş, yine okul günü gelmişti. Eskisinden çok daha fazla gitmek istemiyordum okula çünkü orada görmek istediğim tek bir yüz bile yoktu artık. Sırt çantamı alıp odadan çıktım ve kapıya doğru ilerledim.

"Nereye?"

Babamın sorduğu soruya gözlerimi devirip, "Okula" dedim bezmiş bir ifadeyle. O kendi kendine söylenirken ben ayakkabılarımı giyip evden çıktım.

Okul kapısının önüne geldiğimde Zeliş'i lüks bir arabadan inerken görmüştüm fakat arabadaki kişinin kim olduğunu görememiştim. Zeliş arabanın içindeki kişiye el sallayarak gülümseyip arkasını dönerken benimle göz göze gelmişti ama bana yalnızca birkaç saniye bakmıştı. Bu birkaç saniye sonrasında bana bakmayı bırakıp okulun içine girdiğinde arkasından giren birkaç kişinin ardından bende okula girdim. Otel odasında olanlardan sonra birbirimizle hiç konuşmamıştık. Anıl ve Alican hariç herkes ayrı oturuyordu artık. Serkan zaten başka bir sınıftaydı ve onu o günden sonra yalnızca bir kez görmüştüm.

Adını bile bir hafta önce, yanına oturduğumda yoklama alınırken öğrendiğim Dilan'ın yanına doğru ilerledim ve sırama oturdum. Dilan yalnızca kitap okuyordu ve benden çok daha fazla sert ve net biriydi. Konuşmayı sevmiyor olması ise fazlasıyla işime geliyordu. Dilan her zaman ki gibi öylece kitap okurken ben elimi çenemin altına yerleştirip diğer elimle de sırayı karalamaya başladım.

KUŞRAK MAHALLESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin