TK/ Mezar Taşları

6.3K 159 74
                                    

🍒 Selam 🍒

Malikanin içine geçtik, odama girmeden önce Savaş beni durdurup konuştu; "Bugün seni bir yere götüreceğim."

Bu cümleyi kurarken, aklında doğru mu yapıyor yoksa yanlış mı yapıyor hesap etmemişti ama ardından konuştum ve kuşkulandı;
"Şehire inecek miyiz?"

Gözlerime sanki bir gerçeklik arar gibi bakmıştı, gözlerini kırpmadan kurdu cümlesini; "Konuşacağız Arya, şimdi odana gir. Birazdan geleceğim."

SAVAŞ 'ın Ağzından;

Odasına girene kadar bekledim, girdiğinde ise odama bende geçtim. Kadir'i aradım ve hemen açmıştı;

"Istediğimi yaptın mı?"

"Evet abi, hazır."

"Güzel, bir saate oradayız. Sende oradan kaybol ve klübe geç."

"Nasıl istersen abi."

Telefonu kapattığımda odadan çıkıp Arya'nın odasına ilerledim, kapıyı çalmadan girdim koltukta oturuyordu.
Kapıyı kapatıp yanına yaklaştığımda ayağa kalkıp ellerini önünde bağladı, sinirli ses tonuyla konuştu;

"Bak burası benim tek yalnız kalabildiğim yer, şuan ben müsait olmaya bilirdim. Yani her kafana estiği zaman çat kapı odama giremezsin."

Ona yaklaştığımda gözlerini bir kaç kere kırpıp ellerimi indirdi, cevapladım; "Burası senin değil, bu oda benim. Ve istediğim zaman istediğim saatte bu odaya girerim, kimse bana engel olamaz."

Gözlerime korkuyla baktığında konuyu fazla uzatmadan kapattım.

"Şimdi şehire ineceğiz, ama kaçmayı hayal edip boş işlerle uğraşmamanı isteyeceğim. Anlaşıldı mı?"

Yutkundu;
"Nereye götüreceksin beni?"

Elimi saçını omzundan arkaya itmek için kaldırdım ama yüzünü sol tarafına dönmüştü, elimi tekrar indirip; "Bu sorular yasaklı sorular Arya, ve cevap vermeyeceğim. Şimdi hazırlan, çıkalım."

Arkamı döndüğümde konuştu;  "Bekle."

Ona döndüm ve konuşmasını bekledim; "Beni bu evde ömür boyu hapsetmişsen, artık benim istediklerimi de yerine getirmekle yükümlüsün."

Tek kaşımı kaldırdım; "Öyle mi?"

Nefes verdi; "Bak, bu nasıl söylenir bilmiyorum... Ben benimle ilgilenin bir adam değil, bir kadın olmasını istiyorum. Onunla rahat bir şekilde konuşabileceğim, sohbet edebileceğim biri. Her tarafta adamlar var, bu beni rahatsız ediyor. Bugünü örnek verebilirim..."

"Benimle de herşeyi konuşabilirsin, illa bir kadın olması gerekmiyor."

"Lütfen, senden rica ediyorum."

Sesinde ki kuşkusuz istek ve gözlerinin yalan söylemediğini anladığımda bende bıkkın bir nefes verip konuştum;
"Düşüneceğim, ama bu kararımı sen değiştireceksin Arya."

"Ne istiyorsun?" Sesi titremişti.

Gözlerine kesin bir şekilde bakıp kararlı sesimle cevap verdim; "Buraya alışmanı ve ayak uydurmanı istiyorum. Ve bunu yapacaksın, bu yüzden sormuyorum."

Sinirlenmişti, her zamanki gibi...
"Beni tanımıyorsun."

Basit bir cevap verdim; "Hayatımda tanıdığım her kadın ve kızlar gibi bir karaktere sahipsin, yani tanıyorum."

Yumruklarını sıktı; "Ben her kadın ya da kız gibi değilim, öyle bir karakterede sahip değilim! Bana-"

Gür sesimle onu susturdum; "Yeter! Boş konuşmayı bırakıp siyah renkli birşeyler giyin hadi!"

Dilini yutmuş sadece bakarken odadan çıktım. Merdivenlerden aşağı inip elime telefonu aldım ve koltuğa oturdum.

ARYA 'nın Ağzından;

Bir de küstah gibi siyah renkte giyinmemi istiyor! Pislik...
Gardırop odasına geçip siyah renkli bir kombin yapmaya başladım. Kıyafetleri tamamlayıp üstümü değiştirmem çok zaman almadan giyinmiştim.

(Kıyafet/kombin medyada)

Az önce dışarıdan geldiğimiz için fazla özen göstermeden odadan çıkıp aşağı indim. Savaş beni görünce elinde oynadığı telefonu kapatıp cebine koydu ve ayağa kalktı.

"Gidelim."

Malikaneden çıkıp tekrar arabaya bindik, Savaş arabayı çalıştırdı ve ilerlemeye başladık.

~

Bir süre sonra şehire girmiştik o an anlamıştım ki, ben kimsenin görüp bulamayacağı bir yerdeymişim...
Etrafta ki insanlara, şehirin o güzel sesini duymayalı çok zaman olmuştu, ve bu güzellikleri artık görüp duyamayacağım için üzülüyordum. Yoldan geçerken bir evin büyük bahçesinde parti yapıldığını gördüm, parmaklarım camı açmak ve daha net görebilmek için düğmeye uzanmıştı, ama basmadım. Yüzümü Savaş'a dönüp izin almak ister gibi baktım, bana bir saniye bakıp ardından konuştu; "Aç."

Hemen camı açıp partide ki insanların nasıl eğlendiğini izledim, giyinişleri ve yoğun sohbet kargaşasına kulak vermeye çalıştım, eski hayatımı ne kadar özlediğimi daha net anlamıştım. Partinin olduğu yerden çok uzun sürmeden geçmiştik, başımı arkaya yaslayıp gözlerimi kapattım. Havada ki çiçek kokuları burnuma dolmuştu, gülümsedim, saçlarım rüzgardan havalanmıştı.

O sırada araba yavaşladı ve durdu, gözlerimi açıp etrafımıza baktım sonra Savaş'a; "Geldik." Aşağı indiğinde bende indim, biraz ilerlediğimizde geldiğimiz yerin kabristan olduğunu anlamıştım.

"Neden geldik buraya?"

Savaş kabristanın kapısını açtığında tiz bir ses çıkmıştı kapıdan.

"Soru sorma, yürü Arya."

Ikide bir emir vermesine boyun büküp durduğum için kendime kızıyordum. İlerlediğinde sinirle soluyup arkasından gittim, iki beyaz mezar taşının önünde durduk, taşların üstünde yazıyı görmemizi engelleyen iki tane örtü vardı. Savaş mezarların arkasına geçip bana baktı; "Benden ne istediğini hatırlıyor musun?"

Gözlerim dolmuştu, başımı onaylı salladım. Ellerini örtülerin üzerine koyup yavaşça çekti, mezar taşlarının üzerinde kazınmış yazılara baktım.

Aykut Soral EŞI

     DEMET SORAL

D.04.10.1984 - Ö.30.05.2020

-

AYKUT SORAL

D.09.05.1980 - Ö.30.05.2020

Bölüm Sonu

Sınır:   20 Yorum

𝐓𝐔𝐓𝐒𝐀𝐊 𝐊𝐈𝐙 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin