Episode 12

412 27 4
                                    

Lunayı bıraktım ve hemen öne atıldım. Elimi uzattığımda tırpanım oluşmuştu bize gelen yaratığın görüntüsü yaklaştıkça belirginleşiyordu uzun pençeleri, şekilsiz bir bedeni ve korkunç mor gözleri vardı. Bize yaklaştığında üzerine atıldım ve tırpanım ile onu ikiye ayırdım. Bedeni duman olup yok oldu. Canlı bile değildi sadece şekil verilmiş bir karanlıktı o.

"Şimdi niye burayı sevmediğini anlıyorum"

"Günde bunlardan yüzlercesini öldürüyoruz"

"Nedir bunlar?"

"Eskiden Harpieslerdi ama şimdi değiştiler"

"Nasıl?"

"Mania, bunlar onun yüzünden oldu"

Korkunç çığlık ve haykırış sesleri ile ikimizde sur'un altına doğru baktık. O yaratıklar şimdi de kalenin ön cephesine saldırıyorlardı.

"Biraz eğlenelim, ne dersin Nimpia?"

"Elbette."

Luna surlardan aşağı atladı ve taşlara basarak aşağı inmeye başladı. Ben sur'dan aşağı atladım ve yaratıkların üzerine doğru süzülmeye başladım. Yere inerken tırpanım ile yere bir darbe vurdum. Yarattığı etki ile pek çok yaratık ölmüştü ama hayatta kalanlar ölenleri geri getiriyorlardı. Hepimiz onları öldürmeye çalışıyorduk ama çok fazlalardı.

"Nimpia!"

Sesin geldiği yöne baktığımda Luna'nım hançeri arkamdaki yaratığa saplandı.

"Sesine ihtiyacımız var!"

Luna bana bakıp yaratıkları işaret etti. Ona "tamam" işareti yaptım ve gözlerimi kapattım.

"Herkes geriye çekilsin."

"Tanrıça orda kaldı onu almalıyız!"

"Merak etmeyin ve sakin olun."

Gözlerimi kapattım ve gücümün akmasına izin verdim. Bu sefer bilincim yerindeydi ve herşeyi hissediyordum. Bir su gibi içimde gezen enerji bütün bedenimde parlıyordu bedenim havaya süzülürken etrafımda kelebekler oluşuyordu. İçimde oluşan enerjinin ciğerlerime dolduğunu hissediyordum. Gözlerimi tekrar açtığımda herkes donmuştu. İçimden gelen melodi boğazımdan çıkan narin bir ses ile etrafa yayılıyordu ses dalgalarını görebiliyordum. Kalenin ve surların çiçekler ve sarmaşıklar ile kaplanışını, kan ve ceset kokan toprağın çimlenmesini, hepsini görüyor ve hissediyordum.

Kelebeklerim yaratıklara konuyorlardı dokundukları her yaratık yok oluyordu ama bu sefer kimse onları geri getirmiyordu. Sesim canavarları etkisiz kılmıştı. Bedenim onların ortalarına doğru süzüldü ellerimi havaya kaldırdığımda yerden beyaz kelebekler çıkmaya başladılar. Onları etrafımda topladıktan sonra tekrar canavarların üzerlerine gönderdim. Kelebekler havada birleşip tek bir kelebeğe dönüştüler ve canavarların üzerlerine yağdılar.

Yere indiğimde hafif bir sis vardı ama şimdi burası daha hoş gözüküyordu. Etrafa baktığımda bazı askerler yerdeki çimlere dokunuyor bazıları ise çiçekleri kokluyordu. Luna yanıma gelip elini omzuma koydu.

"Hepimiz teşekkür ederiz."

"Önemli değil Luna biliyorsun bu hepimizin görevi."

"Evet bu doğru ve sen görevini mükemmel bir şekilde yapıyorsun işte benim kızım!"

"Bence insan filmlerini izlemeyi bırakmalısın."

"Ama çok havalı konuşuyorlar."

Ayak seslerini duyduğumuzda sesin geldiği yöne baktık. Askerler önümde diz çökmüşlerdi.

Nimpia  (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin