16.bölüm

23.7K 797 130
                                    


Ne diyeceğini merak etsem de içim de bir yerde yine üzüleceğimi söylüyordu. Mutlu olabileceğim bir şey dir diye umut etmek dışında bir şey söyleyemiyorum ya orası ayrı. Ama konunun yine abimi bulacağını hissediyorum.

"Tamam konuşalım."

Masa da ki odak noktası ben olmuştum dolayısıyla. Yerim de rahatsızca kımıldadım.

"Dışarı da konuşsak daha iyi olacak sanki."

Hayda. Noluyok bea?

Anlamasam da kafamla onaylayıp telefonumu aldıktan sonra dışarıya çıktım.

Ayakkabımı giyip Uraz ı beklerken o da çıkıp ayakkabısını giydi. Birlikte yürümeye başladığımız da  mahalleden çıkacağımızı anlamıştım.

"Nereye gidiyoruz?"

Sıkıntıyla ensesini kaşıdı. Hareketlerinde de bir tuhaflık vardı.

"Sahil de daha rahat konuşuruz diye düşünmüştüm."

"Peki."

Konuşacak bir şey bulamayınca sustum. Geceyi sadece nefes alıp verişlerimiz doldurdu. Ne kadar da güzeldi. Sadece ikimizin olduğunu hissetmek. Şu anın bozulmaması için Allahıma dua ettim.

Sahile gelince kayalıklara oturduk. İzmir in bu özelliğine öyle aşıktım ki. Gecenin yıldızlarıyla doldurduğu ve çevre de ki dükkanların ışıkları denizde parıl parıl parlıyordu.

"Benimle onun hakkın da konuşmak istiyorsun değil mi?"

Sıkıntıyla  nefes alıp verdi. Başlıyoruz demek.

Pekâlâ.

"Güzelim, senin onu aradığından beri her saat başı  beni arıyor. En kısa süre de geleceğini söyledi. Senin hazır hissetmeni beklemek istemediğini artık  seni özlediğini söyledi. Bak benim anlattıklarımı tarafsız dinlemeye çalış."

Lafını hızla kestim.

"Peki sen Derin gitme deseydi gider miydin ?"

Tamam Izmir de okumadı ama aynı ülkede olduğunu hissetmek insana güç veriyor. Başka ülke, başka insanlar ,bambaşka hayat.

"Asla. Derin istemeseydi İstanbul a dahi gitmezdim."

Tahmin ettiğim cevabı vermişti.

"Peki şimdi buraya gelmiş onu affetme mi mi istiyorsun? O gelince boynuna mı  atlamamı mı  istiyorsun?  Yapamam!"

Tüm İzmir in oksijenini içime çekmek istercesine nefes aldım.

"O benim kanım ,benim canım ,herkesi geçtim nasıl bir ilişkimiz ,nasıl bir bağımız olduğunu sen biliyorsun. Sonsuza kadar ona küs kalamam kalbim kaldırmaz. Illa ki affederim . Ama onu görünce her şeyi de unutamam. Ben böyle bir insan değilim. Beni anla olur mu? Bu konuştuklarımız aramız da kalsın. Sana güvenim sonsuz."

Son sözlerimle yüzünde hayran gülümseme oluştu. Sevdiğin insanların özellikle de sevdiğin adamın yüzünü güldürebilmek o kadar özel, iyi  hissettiriyor ki.

Kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Başım kalbini  üzerine geliyor. Kulağımı kalbine yaslayıp o hayatım olan adamın melodisini dinledim.

Şu an bu nokta da  yıllarca kalabiliyor muyuz?

"Seni anlıyorum. Senin yaşadıklarını yaşamamış olsam da anlıyorum seni. Sürünürken mi istiyorsun? Süründür o şerefsizi. En yakın arkadaşım olsa da sen onun için göz yaşı döktün ya süründür. Söylememi istemiyorsan söylemem ona. Senin bana karşı güvenin var ya o güvenin aynısı ben de de var."

Bana güvendiğini bilmek kalbimi huzurla doldurdu.

Elleri saçlarım da dans etmeye başladı. Burnunu saçlarıma daldırıp kokladı. Onun bu haraketi kabimi yerinden çıkacakmış gibi atmasına neden oldu.

"Melis bana ne yapıyorsun anlamıyorum. Ben ben değilim sanki . Senin yanın da bambaşka bir insan gibi hissediyorum. Tüm dünyanın huzuru bana aitmiş gibi ."

Gömün beni buraya. Gömün gömün. 

Benim ona karşı olan duygularımı  bilse bana umut verici sözler söyler miydi acaba?

Duymak istediğim, o kadar ihtiyacım olan iki kelime vardı.

Yanım da oturan, başımı kalbine dayadığım ,ellerinin saçlarım da dolaştığı adamın ağzından  bana karşı çıkmasını istediğim iki kelime var.

Sana aşığım.

Çünkü ben Uraz Polat a deliler gibi aşıktım.

Benim bile hayal edemeyeceğim bir bölüm oldu.

Woww.

Sizce nasıldı?

Ha bu arada LGS sınavına gireceklere gönülden şans diliyorum. Ama olmaz ise kendinizo kesinlikle üzmeyin. Ben de istediğim liseye gidemedim ve lgs nin ilk mağdurlarındanım. Hakkınızda  hayırlısı olsun seviliyorsunuz 💙😘

Payidar ~Mahalle KlasiğiWhere stories live. Discover now