Psikolojik işkence

25 3 4
                                    

Uzun süre baygın kalması canımı sıkmaya başladı. Onu sandalyeye bağlamamdan bu yana 2 saat geçti. Ve bu kas yığını hala baygın. Ahhh! Artık sabrım tükendi. Odadan çıktım ve elimde bir kova soğuk suyla  geri geldim. Kovayı hafifçe kaldırdım ve içindeki suyu Raymond'un yüzüne savurdum. Suyun etkisiyle anında uyandı. Beni karşısında görünce yüzü şok-nefret karışımı bir ifade aldı. Elimdeki kovayı bir kenara bıraktım ve köşeden bir sandalye alıp aramızda 50 cm kalacak şekilde önüne oturdum ve sırıtarak " merhaba Raymond" dedim. Yüzü anında sana nasıl güvendim ifadesiyle buruştu ve " burası neresi" dedi tükürürcesine. Dirseklerimi dizlerime yasladım ve öne doğru eğilerek " burda soru sorma hakkına sahip olduğunu düşünmüyorum" dedim. Yüzü asıldı. Bir süre sessiz kaldı ve içindeki hiddeti kusarak " bana ne yapmayı planlıyorsan yapamayacaksın. FBI buna izin vermez. Beni bulacaklar ve seni asla gün yüzü göremeyeceğin bir hapishaneye atacaklar" diye bağırdı. Ahh ne yazık. Sandalyeden kalktım ve ellerimi göğsümde birleştirerek ağırlığımı bir ayağımdan diğerine verdim. Ciddi bir yüz ifadesi takınarak " bu kadarcık mı? Yani seni bulacaklar ve benide hapishaneye atacaklar öyle mi?"dedim ve kendimi tutamayarak bir kahkaha attım. " seni canlı bulabileceklerini nerden çıkardın" diye ekledim. Acınası bir ifadeyle yüzüme baktı. Tam gözlerimin içine. Yavaşça yutkundu. Sanki gözleri dolmak üzereydi. Aaaa ne kadar hüzünlü bir sahne. Öleceğini öğrenmek. Ama ona acımıyorum. İçimde özel günlere sakladığım hiddetimi ona sunacağım. Uzun bir süre sesiz kaldık.  O yere bakıyor. Belkide gözyaşlarını şaklamak için. Ama atlayacağını düşünmüyorum. Zaten planların yerini bana söyledikten sonra onu sadece öldürmek isteyen ben olmayacağım. FBI onu gizli bilgiyi yaymaktan dolayı zaten öldürmek için buraya gelir. Birde bizi temizlemek için.  Hiç John Wick'i duydunuz mu? Raymond'la aynı soyadı taşısalardı John Wick r hayalet. Kimse onu yenemez. O yenilmez. Mükemmel bir katil. Küçücük bir kalemle 3 kişi öldürmüş bir insan. Bizim Raymond Wick ise ölümden bile korkan bir şerefsiz. Tekrar bakışlarını yerden bana çevirdiğinde gülümseyerek " sana bir hikaye anlatmamı ister misin Raymond" dedim. Hiçbir şey söylemedi. Etrafında dolanarak anlatmaya başladım. "Araştırdığım en garip deneydi. Rus uyku deneyi. Ruslar 2. Dünya Savaşı'nda 5 deneği 30 gün boyunca uykusuz bırakma üzerine bir deney yaptılar. Uykuya engel olmak için deneklere gaz verdiler. İlk 5 gün sorunsuz geçti, sonrasında işler karıştı: önce hepsinde paranoya belirtileri başladı ve araştırmacıları kendi üslerini ve asker arkadaşlarını elevererek deneyden çıkarmalarına ikna etmeye çalıştılar. 9. günde çığlıklar atmaya başladılar ve 1 tanesi bağırırken ses tellerini fiziksel olarak yırttı ve işlevsiz hale getirdi. Nihayetinde sesler tamamen kesilip 15. günde araştırmacılar deney odasını açınca hepsinin kendi etlerini kendi elleriyle parçaladıklarını, deneklerden birinin öldüğünü ve sonrasında yapılan analizlerde hepsinin acıya ve et parçalamaya bağımlı hale geldiğini gördüler. Ama tabi bu deneyin gerçek olmadığını öğrenince biraz hayal kırıklığı yaşamadım desem yalan olur. Ama yinede hoşuma gidiyor işte" dedim. Ürkmüş bir ifadeyle gözlerime baktı. Bu tür hikayeleri bilen neden aynısını yapmasın ki diye düşünmüş olmalı. Yada neden yapmayayım. Bu bilgiler boşa olmamalı sonuçta......

HAYAT OKULU : KATİLLİK MESLEĞİWhere stories live. Discover now