12.bölüm-Kırgınlıklar

38.7K 1.3K 160
                                    


İyi okumalaaaar!

.

.

.


12.bölüm

Mezar taşlarına öpücük kondurup oturduğum yerden kalktım. Annem ve babama sessizce veda edip mezarlıktan çıktım. Başımdaki siyah baş örtüyü çekip, omuzlarıma bir şalmışçasına serbest bıraktım.

Dalgın dalgın yürüyüp caddeye vardığımda şansıma hemen bir taksi gelmişti. Adresi verip arkama yaslandım ve akıp giden yolu seyretmeye başladım.

*

"Hoş geldin güzelim."

"Hoş bulduk abla."

Ayakkabılarımı çıkarıp terliklerimi ayağıma geçirip eve girdim. "Teşekkür ederim abla. Çocuklarla ilgilendin."

Ebru abla dün gelmişti.

Ailevi bir sorunları olduğu için bana haber veremeden apar topar gitmek zorunda kalmış.

Bende bu gün annem ve babama gidince çocuklarla o ilgilenmişti.

"Lafı mı olur canım benim."

"Uyuyorlar mı?"

Başını salladı. "Evet, sen gittikten sonra 'anne' diye o kadar ağladılar ki zor sakinleştirdim."

Yüzümü huzurlu bir gülümseme kaplarken bir şey söylemeden banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Oyalanmadan hızlıca üst kata çıkıp çocuk odasına girdim. İkisi de mışıl mışıl uyuyorlardı.

Ses çıkartmadan odadaki büyük koltuğa uzandım ve gözlerimi kapattım. Dinlenmeye ihtiyacım vardı.

*

İnsanlar neden durduk yere kırılmış hissederdi ki?

Durduk yere neye kırılırdı?

Neden bilmediği bir nedenden kırılırdı?

Bu kırgınlığımız neyeydi, kimeydi?

Geçmişe miydi? Geçmişte kalanlara mıydı?

Bizi bırakıp ahirete göç edenlere miydi bu kırgınlık?

Kimeydi?

Düşünceler başımı ağrıtmaya başladığında kıvrıldığım yerden kalktım ve oturur pozisyona gelip dağıldığını hissettiğim saçlarımı tekrardan topladım.

Ayağa kalkıp üzerimi düzelttim.

En son uyurken bıraktığım çocuklar yataklarında yoktu. Hava çoktan kararmıştı. Bu kadar uyumuş muydum?

Oyalanmadan merdivenlere varıp aşağıya indiğimde Ebru ablayla karşılaştım. "Uyandın mı güzelim? Sofrayı kuruyorum, çocuklar salonda. Onur Bey gelince sen uyuyordun. Çocukları alıp aşağıya indi."

Başımı salladım. "Tamam abla."

Yavaş adımlarla salona girip çocukların yanına gittim. Babalarıyla oynuyorlardı. "İyi akşamlar."

"Ya da günaydın." Deyip hafifçe gülen Onur Bey'e tebessüm etmekle yetindim.

Gülen suratı bir anda asıldı ve kaşlarını çatıp bir süre bana baktı. Ancak ben umursamadan çocukların yanına oturdum.

Ben çocuklarla ilgilenirken Onur Bey, kenara çekilmiş , sessizce bizi seyrediyordu.

Çocuklar bir süre sonra kalkıp koşarak salondan çıktıklarında yerdeki birkaç oyuncağı sepete koymaya başladım.

Anne -dadı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin