otuz dört

203 23 53
                                    

(Jungkook)

"Rosé, bu kanlar ne? Senin regl günün geldi mi?"

Korkuyla gözlerimi Rosé'ye çevirdim. Ne olmuştu da kanıyordu?

Başını iki yana salladı.

"Daha günüm gelmedi."

O zaman ne olabilirdi? Düşün Jungkook düşün. Sen tıp okuyorsun düşün. Ne olabilir?

Yoksa...

Yok artık. Olamazdı değil mi?

Endişeyle Rosé'nin üzerinden kalktım.

"Canın çok yanıyor mu?"

Gözlerimi kapatarak beni onayladı. Artık yapacak bir şeyim yoktu. Bitmişti.

"Jungkook neler oluyor?"

Derin derin nefesler alıyordu. Ama benim yapabileceğim hiç bir şey yoktu. Bana sadece izlemek kalıyordu.

Rosé'yi kucağıma alarak banyoya ilerledim. Belki sıcak bir duş iyi gelebilirdi.

Banyoya girdim ve küvete ilerleyerek sıcak suyu açtım.

Küvetin kenarına oturarak Rosé'yi de kucağıma aldığımda başını boynuma yaslamıştı. Islanan boynumdan ağladığını anlayabiliyordum.

Ellerimi saçlarına götürdüm ve yavaşça okşamaya başladım.

"Ağlama Rosé. Yapabileceğim bir şey yok artık."

Şu an kendime lanet ediyordum. O kadar sert ve hızlı olduğum için kendime lanet ediyordum.

"Jungkook neler oluyor? Neden canım çok yanıyor? Neden kan akıyor? Cevap ver bana."

Yüzümü sarı saçlarına gömerek kokladım. Büyük ihtimal aklımdan geçen şey olmuştu ve Rosé'un şu an ki psikolojisi bunu kaldırmaya bilirdi.

Ne diyecektim ona? Sen hamileymişsin. Biz bunu salak gibi farketmemişiz mi? Ya da benim yüzümden artık hamile olmadığını mı? Ne diyecektim ben ona?

Sırf ona aşık olduğum için sinirlenmiştim. Sırf benim yanımda sürtük gibi davrandığı için ona aşık olmayı kabul edememiştim. Ama şu an yanlış bir karar verdiğimi anlıyordum. O sadece benim yanımda öyle davranıyordu. Normalde çok masumdu ama ben bunu farkedemeyecek kadar salaktım.

"Sen düşünme bunu şimdi."

Basına küçük bir öpücük bırakarak küvete akan suyu kapattım.

Yavaşça, Rosé kucağımdayken suya girdim. Kollarını boynuma sıkıca sarmıştı. Anladığım kadarıyla hâlâ canı acıyordu.

"Jungkook, aklımdan geçen şey oldu değil mi?"

Kapattığım gözlerimi açarak ona baktım. Aklından ne geçiyordu ki?

"Aklından ne geçiyor?"

Başını boynumdan kaldırarak gözlerime baktı.

"Sadece sen tıp okumuyorsun."

Gözlerimi kapatarak derin bir nefes verdim. Anlamıştı işte.

"Benim suçum. O kadar sert olmamalıydım."

Başını önüme eğdim. Yüzüne bakmazdım artık.

"Hayır, benim suçum. Haftalardır midem bulanıyordu ama ben olduramadığım için bırak hastaneye gitmeyi test bile yapmadım."

Artık senin suçun benim suçum kavgası yapmaya gerek yoktu. Olan olmuştu. Artık geri gelmeyecekti. Zaten bu yaşta baba olmak istermiydim bilmiyorum.

Ben şu an başka bir şey düşünüyordum. Eğer ondan haberimiz olsaydı şu an ki halimiz nasıl olurdu?

----------------------------------------

Medyayı bilmeyen birinin burada ne işi var öyle değil mi? Ama yinede belirtelim.

BLACKPINK: How You Like That

afrodit day🍀jeongminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin