-Ruh Eşleri Asla Ölmez, Final-

91 5 4
                                    


"Pekala, nereden çıktı bu konu?"

Genç yazar kendisine yöneltilen bu soruyla başını hızla kaldırdı ve elleriyle oynamayı bıraktı. Defalarca okumuştu bunu internetten, dergilerden: İş görüşmelerinde bir insanın elleriyle oynaması onun özgüvensiz olduğuna dair en büyük işaretti. Daha ilk beş dakikada o da oynamıştı elleriyle işte, bakalım şimdi hangi yayınevinin kapısında yatacaktı?

"Şey, anlamadım." dedi çekingenlikle.

"Kitap işte canım." dedi kadın gülerek, "Kitabın konusu nereden çıktı?"

"Eski bir anımdan."

Sonra ekledi:

"Aslında bir sergiden."

Kadın, burnunda bıraktığı kırmızı gözlüklerini gözlerine doğru ittirdi ve masada duran taslak kitabı şöyle bir karıştırdı. Daha sonra genç yazara baktı:

"Farklı ilham kaynakları, okuyucunun ilgisini çeker. Anlayacağın o ki, hikayenin arkasında ne denli ilginç bir öykü varsa kitabın da o denli satılır."

Kadının elinde sanki basit bir katalogmuş gibi karıştırdığı taslağa baktı. Editörlerin ellerinde dolaşan, dudak bükülen, buruşturulan o taslak genç yazarın son beş senesini çalmıştı halbuki. Yine de yeterince özel değildi ki ilginç bir hikayeye ihtiyaç duyuyordu. Bir şeylerin özel olması için ne gerekiyordu?

"Fazla özel bir hikayesi yok aslında. Gittiğim bir sergide gördüğüm bir fotoğraf üzerine yazdım bu kitabı. Bir fotoğraf sergisiydi."

Genç yazar küçük çantasından bir dosya çıkardı ve dosyanın içerisine koyduğu bahsi geçen fotoğrafı editöre uzattı.

"İşte bu fotoğraf."

Editör, alnına dökülen kızıl saçlarını ittirdi ve resme dikkatli bir şekilde baktı. Bir mezarlık fotoğrafıydı bu. Kadraja alınan mezar ise, diğer tüm mezarlardan farklı olarak sapsarı çiçeklerle bezeliydi. Diğer tüm mezarların aksine, ölümü kabullenememişti bu mezarlık. Yaşattığı sarı çiçeklerle tüm bu karamsarlık ve kasvete meydan okuyor gibi görünüyordu.

"Elka... Elka Yıldız." diye okudu editör, mezar taşındaki ismi. "Demek başkarakterin adı buradan geliyor." dedi kendi kendine. genç yazar başıyla onayladı.

"Fakat okuduğum kadarıyla Ruh diye belirttiğin karakterin bir ismi yok."

Genç yazar masada duran kitabının taslağına baktı. "Hayır, henüz ona bir isim bulamadım."

"Anladım." diye mırıldandı editör. Daha sonra son bir kez masada duran taslağı karıştırdı ve genç yazara baktı.

"Güzel bir çalışma olmuş öncelikle. Konu ilginç. Birkaç eksiklikler var elbet fakat halledilir. Fakat kitabın büyük bir sorunu var."

Genç yazar endişeli bir şekilde editöre baktı.

"Nedir o?"

"Kitabın mutlu bir sonu yok."

"Ne demek istediniz?"

Editör koltuğunda gerindi. Hayatını garantiye almış insanlara özgü rahatlığı her hareketinden belli oluyordu. Tasasız yüzü, umursamaz bakışları, maşalı saçları ile çok da yaşlı olmamasına rağmen hayatla ilişkisini kesmiş gibiydi. Daha alacağı vereceği yoktu. Bu odada, bu deri koltuğunda sonsuza kadar yaşayabilirdi sanki.

"Şunu demek istedim. Kitabının sonu hüzünlü. Bizim okuyucularımız, bu gibi romantik öykülerde..."

"Bu romantik bir öykü değil ki." diye atıldı genç yazar.

Ruh Eşleri Ölmez (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now