"O bir erkek."

57 11 14
                                    

İyi okumalar diliyorum!



♦Birinci Bölüm:"O bir erkek."

Oturduğum masada dönen gereksiz olduğu tek bakışta saptanabilecek sohbete kulak kabartırken pek de hoşuma gitmemesine karşın, sırf karnım aç olduğu için yemeğimi yemeye devam ediyordum. Cidden gelecek ay yemekhaneye para yatırmayacaktım boş yere, en son geldiğimiz için yemekleri buz gibi yiyorduk. En son gelmemiz ne kadar bizim hatamız olsa da... her neyse bu çok uzun hikayeydi.

"Ben gelecek ay yemeyeceğim," dedim konuşmalarından koptuğum o süre zarfında. Alakası olmayan bir konuya geçtiğim için bir iki saniye süren sessizlik Jungkook'un "Neden?" diye sormasıyla son bulmuştu. "Ne bileyim, şu soğuk yemek size zevk veriyor mu?"

Hepsi omuz silkmişti, sadece omuz silkmişlerdi bu duruma! Bir tek beni mi rahatsız etmişti yemeği bu şekilde yememiz? Ben kara kara düşünürken gereksiz sohbetlerine kaldırları yerden devam etmişlerdi. Masadan dikkatlerini çekmeden kalktım ve tabldottaki artmış yemekleri çatalımla çöpe dökerken bunun ne denli israf olduğunu düşünmeye başladım ister istemez. Normalde bunu yapmazdım, ama cidden bitirebilecek istek yoktu şu an bende.

Geri dönerken bizimkilere gittiğime dair bir selam yolladım ve yemekhaneden çıkıp hemen yan tarafta bulunana lavaboya girdim. Ellerimi yıkarken tuvaletlerden birinden gelen öğürme sesleri dikkatimi çekmişti, birkaç saniye aynaya bakarak arkayı koloçan ettim. Kabinlerden çıkan zayıf beden gözlerime ilişirken ellerimle ilgileniyormuş gibi yapmaya devam ettim. Kahverengi kafalı çocuk gözlerini iki saniye de olsa gözlerime çıkardığında sormaya gereği hissetmiştim tedirgin olarak. "İyi misiniz?" Bu belki kulağa fazla resmi geliyordu ama benden büyük olduğu da oldukça belliydi, ama benden kısa boyluydu orası ayrı.

Ufak bir baş sallamayla beni onaylayıp yan tarafıma geçti ve ellerini sabunlayıp köpürtmeye başladı, birkaç saniye daha ona baktıktan sonra minik bir baş selamıyla lavabodan ayrıldım. Baş selamı? Ne alakaydı bilmiyordum ama o an kendimi tuhaf hissetmiştim. Ne yaptığım hakkında fikrim bile yoktu ve muhtemelen karşımdaki çocuk bunu dalgaya alıp geçmişti. Aynı şu an bunu anlattığım salak arkadaşlarımın yaptığı gibi yani.

"Beni pişman etmeyi nasıl başarıyorsunuz anlamıyorum, ayrıca sizden nefret ediyorum."

"Çok da umrumuzdaydı ya." adlı bakışları elimi alnıma götürüp ovuşturma isteği oluştururken Hoseok hyung işin ciddiyetine son anda varıp "İyi miydi bari?" diye sormuştu. Başımı belli belirsiz sallasam da içimde bir kuşku yer edinmeyi unutmamıştı. "İyi olduğunu söylemişti ama yüzü fazla solgun gibiydi." dedim.

"Sen de buna karşın baş selamı verip lavabodan çıktın ha?" Konu dönüp dolaşıp yine benim rezilliğim olduğunda bunun cidden benim rezilliğim olduğunu kabullendim ve onlarla birlikte gülmeye başladım. Asla iflah olmayan bir arkadaş çevrem vardı ve bu durum çoğu zaman utanmama bile neden olsa da bir süre sonra bu kadar utanmamın da anlamsız olduğuna kanaat getirdim ve onlara katılma kararı aldım. Ortaokuldan beri arkadaşlarımdı sonuçta; ailem gibi hissettirmeleri de cabasıydı tabii.

"Her neyse, onu bunu geçelim de size söylemem gereken önemli bir şey var ve beni asla reddedemezsiniz çünkü buna hakkınız yok."

"Boş yapma da sadede gel o halde." diyen Hoseok hyung'la Jungkook gözlerini devirdi ve direkt konuya girdi. "Bir kızla tanıştım," Telefonunu heyecanından dolayı sert bir şekilde sırayla buluşturduğunda sessiz bir küfür savurdu.

"Yani, devam et."

"Yanisi, bir kitap kulübüne üye ve benimle birlikte o kulübe sizin de katılmanız gerekiyor. Ne yapıp etmeli ve o kızla tanışmalıyım."

"Biz neden katılıyormuşuz pardon?" Benim yerime Hoseok hyung konuştuğunda bizi yeni bir maceraya(!) sürükleyecek olması Jungkook'u dövme isteğimin sınır çizgisine ulaşması için yeterdi. En son böyle bir saçmalığa kalkıştığımızda, ki Jungkook'un kız merakı yüzündendi bu da, Jungkook 5 gün, Hoseok hyung ve ben de 3 gün uzaklaştırma cezası almıştık ve bunu ailelerimize açıklamak epey de zor olmuştu. Ne olduğunu ne siz sorun ne ben söyleyeyim lütfen...

"Hadi ama yaşlı bunaklar olduğunuzda bile tek başınıza saçma sapan bir hayat yaşamak taraftarı mısınız?"

"Bu seni haklı kılmıyor Jungkook. Her hafta başka bir kıza sarıyorsun ve öyle bir sarıyorsun ki yakışıklı olman işi çözümlemiyor bile." dediğimde dudak büzmüştü. "Siktiğimin yakışıklısı." dedim sessizce. Beni yine oyuna getirebilirdi ama Hoseok hyung bu sefer bu şerefsize kolay kanacak gibi durmuyordu; hadi bakalım...

"Senin yüzünden 3 gün okuldan uzaklaştırıldım ben göt herif, gelmiş bana reddedemezsiniz diyor bir de. Jungkook, ben yokum bu işte; bulaştıramazsın da. Senin kızların peşinde avanak avanak dolaşman hep bizim başımıza patlıyor."

"Hyunnngggg." Al işte başladık aeygolara!

"Hayır Jungkook."

"Jungkook bu kızda diğerlerinden farklı ne buldun merak ettim açıkcası." dediğimde gözleri tekrardan bana döndü, gözlerinin nasıl parladığını görmeliydiniz. "Yalan söyledim." dedi bir anda.

"Ne?" Hoseok'la aynı anda sormamız normalde kahkahalara boğulmamıza sebep olabilecekken şu an bunu hiç umursamamıştık bile.

Dudaklarını yalayıp ısıran Jungkook'un ağzında bir bakla vardı ve biz onu oradan çıkacaktık. Çünkü bilirsiniz, arkadaşlar birbirlerinin sırlarını -ister istemez- merak ederler.

"Jungkook yalan söyledim ne? Bir kızdan başka ne düşünüyor olabilirsin?"

Dudaklarını öne doğru büzüp bir süre etrafına baktı ve kalabalık olduğunu fark edince elleriyle telefonunu kavrayıp bir şeyler yazmaya başladı. İkimize de gelen mesaj sesiyle telefonumuzu alıp mesaja baktık.

"Çünkü o bir kız değil, bir erkek." yazısını görmem, gözlerim yuvalarından çıkacak kadar şaşırmama neden olurken hızlıca Jungkook'a baktım; kafasını sıraya gömmüştü.

"Heyy," dedim sakince. "Ben seninle gelirim." Dudaklarımı kemirdim.

Hoseok hyung ikinci bir şaşkınlıkla kocaman olmuş gözlerini bana çevirirken omuz silktim ve kafasını sıradan heyecanla kaldıran Jungkook'a kare bir gülümseme verdim. "Ben hala bunun tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Üzgünüm çocuklar, sıradan ve sıkıcı hayatımı yaşamaya devam etmek istiyorum." diyen Hoseok ikimize de mahçupça bir bakış atmıştı.

"Önemli değil hyung, sen de haklısın." diyen elbette Jungkook'tu. "Yine de beni desteklemeniz bile yeter; Taehyung hyung..." gözlerimi ona çevirdim ne diyeceğini merak ederek. Şu anki hallerimiz çok tuhaftı çünkü çevremde hiç böyle bir olayla karşılaşmamıştım ve bunu yaşayan kişinin Jungkook olması Hoseok hyungda da bende de sessiz kalma hakkımızı kullanmak istememize neden olmuştu ve yine gereksiz bir şekilde Jungkook'a yardım etme isteği belirmişti içimde.

"Sen de gelmeyebilirsin aslında hyung, zorlamak istemiyorum-"

"Geleceğim dedim ya!" dedim saçma bir sitem eşliğinde. "Hem kim bilir, belki ben de kendime güzel bir kız bulurum, anlaşabileceğim birini." dedim şakaya vurarak.

Jungkook'un samimice gülümsemesine karşılık verdim ve omzuna destek olurcasına vurdum; Hoseok hyung da ikimize bakıp ellerini sıraya vurdu sertçe. "Sizden nefret ediyorum veletler!" diye isyan etmeye başladı. Bu saçma tutumuna karşılık üçümüz de her zaman olduğu gibi gülmeye ve birbirimize vurmaya başladık. Birbirimize neden vurduğumuz hakkında inanın hiçbir fikrim yoktu.

"Biz de seni seviyoruz hyung!" diyen Jungkook'a katıldım ve Hosoek hyungun gözlüğünü gözünden çıkarıp kafamın arkasına taktım.




İlk bölüm hakkındaki düşüncelerinizi almak istiyorum çünkü bir anda yazmaya başladım ve pek içime sindi diyemeyeceğim >"<

Sadece artık aylak aylak buralarda gezmek yerine bir kitap yazsam da edebiyatım gelişse diye düşündüm dşfşvdfçv ama gelişeceğinden şüpheliyim, gerileyebilir.

Lütfen eğlenin! Sizleri çok seviyorum 'w'

Books To ReadWo Geschichten leben. Entdecke jetzt