Bir Katile Övgüler

477 27 2
                                    


"Bu hiç adil değil!" diye söylendi Damien. Gryffindor masasında diğer Gryffindor'larla oturmuş kahvaltı yapıyordu; ama bugün her zamankinin dışındaki ruh hali, tüm keyfini kaçırıyordu.

"Biliyorum, berbat bir durum, dostum, ama ne yapabilirsin ki?" diye sordu Ron, tabağındaki yarım düzine krebi ballı şeker pekmezine batırıp gömmeden önce.

"Kaçıracağıma inanamıyorum!" diye devam etti Damien. "Haftalardır Quidditch Dünya Kupası'nı bekliyorum. Babam gelip beni alacağına söz vermişti, şimdi ise ortalıkta görünmemeye karar veriyor! Yani, ortada iptal etmek zorunda kaldığını anlatan bir baykuş bile yok."

"Hâlâ bunun için mi sızlanıyorsun, Damien? Aslına bakarsan, bu sadece bir oyun. Babanın halletmesi gereken çok daha önemli işleri var, biliyorsun," dedi Hermione; Ginny ile birlikte Ron ve Damien'ın yanına oturmuşlardı.

"Sadece bir oyun mu?" diye sordu Damien. "Anlaşılan, Quidditch'ten zerre anladığın yok, Hermione. Gerçi şaşırmamak lazım; bu öyle kitaplardan bakıp öğreneceğin bir şey değil."

Beşinci sınıf Sınıf Başkanı, genç arkadaşının son sözlerini duymazdan geldi. Onun yerine, kendine bir kızarmış ekmek almakla yetindi.

"Mr Potter'ın önemli bir işi çıktığına eminim," diye teselli etti Ginny, Damien'ı. "Her şey bir yana, böyle büyük bir maçı o da kaçırmak istemezdi."

'Kesinlikle haklı,' diye düşündü Damien.

Babası neden maçı kaçırsındı ki? O her zaman en büyük Quidditch fanlarından biri olmuştu; ayrıca, okul yıllarında Gryffindor takımının en iyi Kovalayıcısı olarak nam salmıştı.

Damien babasını Seherbazlık işlerinden döndüğünden beri yalnızca bir kez görebilmişti. Çok yorgun ve bitik görünüyordu; ama yine de Damien, babasının tüm bunlardan şikâyetçi olmadığını biliyordu. Seherbaz olmayı seviyordu. Damien, zavallı babasının, Dünya Kupası'nı tamamen unutmuş halde uyuyakalmış olabileceğinden şüphelendi.

"Önemli bir işi çıksaydı, baykuşla haber gönderirdi," diye mırıldandı Damien. "En azından, onu beklememem gerektiğini bilirdim."

Ron tabağının üzerinden baktı ve arkadaşının kasvetli ifadesini gördü. Damien ondan üç yaş küçüktü, ama çocukluklarından beri arkadaşlardı. Ron ile Damien'ın aileleri, üyesi oldukları Yoldaşlık sayesinde düzenli olarak görüşüyorlardı. Molly ile Lily sık sık birbirlerinin evinde buluşur, çocuklarını da arkadaş olmaları konusunda cesaretlendirirlerdi. Sonuç itibariyle, Ron ile Damien da iyi birer arkadaş olmuşlardı; Ron, genç oğlanla ve onun arkadaşlarıyla vakit geçirmekten gocunmuyordu.

"Neşelen, dostum!" dedi Ron. "Mr Potter'ın gönlünü alacağından eminim. Hem daha görülecek tonla maç var."

Damien içini çekerek başıyla onayladı. Kahvaltısına geri dönüp tabağındaki kreplerle oynamaya başladı.

"Bugün ne yapıyoruz?" diye sordu Ron, asık suratlı bir şekilde.

"Önce Hagrid'i görmeye gidip ardından da Quidditch antrenmanı yapalım mı?" diye önerdi.

"Evet, olur," diye cevapladı Damien, yüzünde küçük bir gülümsemeyle. "Madem maçı izleyemiyorum, bari oynayayım."

"Sen ne dersin, Ginny, oynamak ister misin?" diye sordu Ron, kardeşine.

Ginny, Hermione'yle fısıldaşmasını bölüp ona baktı.

"Ne? Aa, şey... hayır... hayır, sağ ol. Kütüphaneye gitmem gerek," diye cevapladı; yanakları al al olduğu için yüzü hafif pembeye dönmüştü.

İkiz Potter (İçimdeki Karanlık)Where stories live. Discover now