0.6

144 28 26
                                    

Kısa bir bekleyiş ardından Naeun geldi, Jimin'in bahsettiği yere. Derin bir nefes alıp Seul'ün manzarasını izlerken aklına gelen hatıralarla yeniden gözleri doldu. "Kapımı boyamıştın, hatırlıyor musun?"
Naeun'ın titreyen sesini farketmesiyle kafa salladı Jimin. "Senin kadar güzel olmasını istemiştim."

Naeun iç çekti. "Madem kapımı boyama zahmetine girdin, neden bunu bütün okula anlattın peki?"

Jimin kaşlarını çattı. "Ne anlattım ki okula?"

Naeun buruk bir şekilde gülümsedi. "Hatırlamıyormuş numaraları yapma Jimin. Bütün okula, benim babaannemle birlikte sefil bir hayat içerisinde olduğumu söylemişsin. Sana bu yüzden kızgındım."

Jimin kafa salladı. "Pardon, o mesele var tabii." İç çekti. "Bana inanacak mısın Naeun? Doğruları anlatsam, gerçeğini araştırma gereği duyacak mısın?"
Naeun kafa salladı. "Dediğin her şey hâlâ inanabilirim."

Jimin kafa salladı. "Pekâlâ. Kapını boyayacağımı söylediğim gün Hwon ve yanındaki başka arkadaşı da aynı şekilde senin evinin yakınlarında bir yere saklanıp bizi dinlemişler. Ertesi sabah senin kapını boyayacağımı bildiği için aynı arkadaşıyla beraber aynı yere saklanmışlar."

Jimin iç çekti. "Ben o gün, sen çok mutlu olursun diye düşünürken Hwon'un bize oynadığı oyun sonucu ayrılmıştık. Zaten, yanındaki arkadaşını da köşeye sıkıştırmasam, itiraf edeceği yoktu."

Naeun iç çekti. "Demek bu yüzden sen okuldan atılır atılmaz, Hwon hiçbir şey olmamış gibi beni sevdiğini itiraf etmişti." Jimin, kaşlarını kaldırarak Naeun'a döndü. "Gerçekten böyle mi yaptı?"

Naeun kafa salladı. "Evet." Jimin yutkundu. "Soru sorma sırası bende Naeun. Neden ben Hwon'u itmişim gibi bir ifadede bulundun?" Naeun başını olumsuzca salladı. "Sana yalancı şahitlik etmediğimi söyledim."

Naeun gözlerini kapatıp, gözünden bir damla yaşın akmasına izin verdi. "O gün, Hwon ve senin çatıda olduğunu söyleyen liseden bir kız ile koşarak çatının merdivenlerini çıkıyordum, ağlaya ağlaya. Çatının kapısına vardığımda, Hwon'un senden yardım istediği çığlıklarını duyduğumda kapıyı açıp size baktım. Hwon'un sadece sana tutunan kolu gözüküyordu." Naeun gözlerini açıp derin bir nefes aldı. "Ardından senin bana baktığın ilk anda Hwon çatıdan düştü."

Jimin sinirle, önündeki demir korkuluklara vurdu. "Çıldıracağım gerçekten!"
Naeun kaşlarını kaldırdı. "Hadi Jimin, bana doğrusunu anlat."
Jimin iç çekip konuştu. "O gün Hwon'un çatıya gittiğini duyduğumda ona yardım etmek için gitmiştim. Yanına vardığımda, çatının kenarında psikopat gibi sırıtarak konuşurken birden atlamaya yeltendi. Hemen yetişip kokunu tutmuştum. Sonra sen geldin ve o kendini, benim ellerimden kurtarıp atladı."

Naeun buruk bir şekilde gülümsedi tekrar. "Tüm güzel lise yıllarımızı mahvetmiş." Jimin kafa salladı. "Onun derdi benimleydi. Seni, en az benim kadar sevdiği için beni senden uzak tutmaya çalıştı."

Naeun iç çekti. "Jimin, gerçekten özür dilerim."

Jimin yaklaşıp Naeun'un eliyle kendi elini kenetledi ve Naeun'ı kendine çekti. Daha fazla duramadığı için ağlamaya başlayan Naeun ardından Jimin dudaklarını birbirine bastırıp genç kadının başını kendi göğsüne yasladı.

Elleriyle siyah saçlarını okşarken konuştu. "Ağlama, Naeun." Ardından mırıldandı. "Bunları bir bir ödeteceğim."

Oh, Teacher! ⚓ naeun + jimin ✔Donde viven las historias. Descúbrelo ahora