1.5K 114 93
                                    

Okuduktan sonra Oy vermeyi unutmayın lütfen ~

***
Yüzüme çarpan ılık rüzgar ve güneş ışıklarının sıcaklığı ile araladım gözlerimi...

Küçük odamdaki tek camdan içeri süzülen ışıkları izledim. Güzel bir güne uyanmışım gibi hissediyordum.

Tembel bir şekilde doğruldum yatakta. Çıplak üst vücuduma çarpan ılık rüzgarla irkildim.
Bugün diğer günlerin aksine acele etmeme gerek yoktu. Çünkü pazar günüydü ve benim geçirebildiğim tek boş gündü. Hafta içi okul çıkışları ve cumartesi günüde dahil olarak bayan Jeon'un kafesinde çalışıyordum.
Arkadaşım Kook'un sayesinde bulmuştum bu işi. İyi ki ailesinin sahip olduğu bir kafe vardı. Yoksa okumak için ailemin gönderdiği para asla yeterli olmazdı.

Hafif terli saçlarıma parmaklarımı geçirip zaten yeterince dağılmamış gibi daha çok dağıttım.
Telefonumun titrediğini fark edip elime aldım.

[Minikcivciv🐥 kişisinden 15 mesaj 5 cevapsız arama]

Ekranda yazanları görünce her şeyi çok çabuk unutan beynime küfürler ettim. Bugün Jimin'in aşırı ısrarı ile piknik yapmaya gidicektik. Bunları düşünürken aniden elimde titreyen telefon yüzünden sıçrayıp telefonu elimden düşürdüm.

[minikcivciv🐥 arıyor..]

Korkarak da olsa telefonu açtığımda beklediğim şey olmuştu. Jimin'in cırlayan sesiyle telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

'Hyung sana inanamıyorum herkes bir araya toplandı. Patates gibi uyuyan Tae bile geldi yha..

- Heyy sensin patates! ne zaman bir yere geç kaldım ki ben he!!

Cidden öyle ciddi söylüyorsun ki şimdi inanıcam Tae!'

Alışık olduğum ikilinin kavgasını gözlerim baygın bir şekilde dinliyordum. Eğer araya girmezsem uzun süre devam edicekmiş gibi duruyordu.

' Tamam tamam birazdan hazır olurum yakınsınız zaten hemen geliyorum. '

' İnanamıyorum daha hazırlanmamış bile! Tamam çabuk ol hyung. Bu patatesin daha fazla konuşmasını dinleyemem.

- Bak hâla patates diyor yha!'

İkilinin tekrar kavgaya tutulacağını anlayıp telefonu hızlıca kapatıp tek hamlede yataktan kalktım. Biraz daha geç kalırsam Jimin'in söylenmesini tüm gün boyunca dinleyebilirdim. Bu düşünce tüylerimi diken diken yapıyordu.

Hızlı bir duşun ardından saçlarımı kurutup açık renk dizleri yırtık kotumu ve üstünde küçük papatyalar olan beyaz tişörtümü giydim. Bu tişörtü doğum günümde Kook almıştı.
En sevdiğim çiçeğin papatya olduğunu bir tek ona söylediğim için Tae ve Jimin ikilisinden yediğim tripler dışında çok mutlu olmuştum.

Siyah konverslerimi de giyip, tek odalı ve fazlasıyla küçük olan odamın kapısını kapatıp çıktım.
Tahmin ettiğim gibi oldukça güneşli ve çok güzel bir hava vardı dışarıda.

Seri adımlarla iki mahalle ilerideki Jimin'in ve Tae'nin kaldığı yurdun önüne gelmiştim. Jimin ellerini beline koymuş sinirle ayağını yere vuruyor ve Tae'ye öldürücü bakışlar atıyordu. Taehyung'un ise bu pek umurundaymış gibi gözükmüyor ve elindeki telefonla birşeylere bakıyordu. Jungkook yerde duran piknik sepetlerini kontrol ediyor ve içindeki yemek kutularının kapaklarını açıp içindekileri kontrol ediyordu ta ki Jimin eline hızlıca vurup cırlayana kadar. Bu şapşal hallerine gülümseyerek yanlarına gittim.

'Hyung sonunda gelebildin. Bir de birazdan orada olurum diyordun.'

'Özür dilerim civcivim geç kaldım.
Söz bir daha olmaz.'

Sarı saçlarını karıştırıp yumuşak yanağını sıkıp, kocaman gülümsedim.

'Şu gülümsemen ile her şeyi yaptırabilecek bir gücün var biliyorsun dimi Hoşik.. '

Tekrar gülümsedim. Ve yola koyulduk. Sıkış sıkış geçirdiğimiz bir otobüs yolculuğundan sonra piknik alanına varmıştık. Cidden hava o kadar güzeldi ki başta herkesin karşı çıktığı bu piknik fikri şimdi herkesin hoşuna gidiyor gibiydi.
Taehyung'un tabiri ile bulduğu muhteşem alana sergimizi serdik.
Pazar günü olmasından dolayı biraz kalabalık olsada uzun süre bir aktivite yapmadığımız için bu pek umurumuzda değildi.
Jungkook sepetlerin arasından topu çıkartıp;

'Hadi kalkın voleybol oynayacağız.
Sakın itiraz etmeyin boş boş oturmaya gelmediniz her halde. Tae ile ben ve Jimin ile sen takım olursun hyung.'

Jimin kaşlarını hafifçe çatarak;

'Neden Tae ile sen aynı takımda oluyormuşsun. Yine boyum kısa olduğu için beni almıyorsun takıma değil mi!'

'Alakası bile yok hyung. Yani ne alakası var ki bunu şimdi. Altı üstü seninle takım olduğum tüm maçları sen servisleri karşılayamıyorsun diye kayıp ettim o kadar.'

Taehyung seslice gülmeye başlayınca ben de dayanamayıp kahkaha attım.
Jimin ise sinirli bir şekilde ikimize bakıyordu.
Uzayıp giden setlerden sonra yemek yemek için sergimize oturduk. Bol kahkahalı bir pikniğin ardından çocukları izlemeye başladım. Öyle güzel vakit geçiriyorlardı ki onları dışarıdan izlemek ayrı bir keyif veriyordu. Yüzüme çarpan batmaya başlayan gün ışıkları ile yürümek için yanlarından uzaklaştım.

Tek başıma yürümek ve geçmişimi düşünmek sık sık yapabildiğim birşey değildi. Çok yoğun oluyordum ve kendime bile vakit ayıramıyordum.
Ne kadar şanslı olduğumu düşündüm bir kez daha. Böyle bir aile kurmuş olmanın mutluluğu paha biçilemezdi.
Koruyucu ailemde vermişti bu hissi bana tabiki ama bu çocuklar bir başkaydı.

7 yaşında annem beni yetimhaneye bıraktıktan 2 yıl sonra evlat edinmişlerdi beni. Aile sıcaklığını ellerinden geldiği kadar hissettirmişlerdi. Ama özlüyordu ve merak ediyordu insan gerçek bir ailenin olması neler hissettirdi ki...

Yine düşüncelerime dalmış yürürken bacağıma değen tüylerle irkildim. Golden cinsi bir köpek ağzında kırmızı bir topla bana bakıyor ve kuyruğunu heyecanla sallıyordu.
Ağzındaki topu alıp kafasını okşadım. Kuyruğunu daha fazla sallayarak yüzümü yaladıktan sonra ağaçların arasına doğru hızlıca koşmaya başladı. Elimde kalan topla birlikte peşinden gittim. O topu ona geri vermeliydim. İlerledikçe ağaçlar daha çok sıklaşıyor ve ilerlemek daha da zor oluyordu. Sonunda altın sarısı tüyleri tekrar gördüğümde muhteşem manzara karşısında ağzım açık kaldı.

~
Bu ilk kez hikaye yazışım ve herşey çok hızlı gelişti. Birden karar verme gibi bir huyum var ve hiç birşeyi planlamadan başladım.

Sope'a aşık bir insanım. Ve bunu güzel bir hikaye ile anlatma ihtiyacı duydum. Umarım beğenirsiniz ve desteklersiniz 🙏 İlk bölüm ile ilgili fikirlerinizi bekliyorum lütfen yazın olur mu?
Şimdiden teşekkür ederim ♡

Sope ile kalın ve gülümseyin :)

~Sen en sevdiğim fotoğraf olabilirsin 🌼

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

~Sen en sevdiğim fotoğraf olabilirsin 🌼

SUKHA - Sope [Tamamlandı] Where stories live. Discover now