1.7

85 6 0
                                    


Yorumlarınızı bekliyorum❤️

Aradan ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum. Belkide saymak istemiştim. Justin sürekli ya arıyor yada mesaj atıyordu. Benden ne bekliyordu ? Öylece kollarına atılmamı mı? Eğer bunu bekliyorsa çok yanılıyordu.

İncinmiştim hemde çok fazla.

Bahçede oturduğum yerden kalkıp okulun arka tarafına doğru yürümeye başladım.

Sigara içmek için bahçenin arkasına doğru yürüdüm. Bağımlı falan değildim hatta çok nadir içerdim fakat şu son günlerde içime çektiğim dumanın üflerken vücudumda oluşturduğu o hisse ihtiyacım vardı.

Çoktan bahçenin arkasına varıp sigaramı yakmıştım. Sıkıntı ile nefesimi dışarı üfledim bu sırada ağzımdan çıkan dumanda havada yavaşça kayboluyordu.

Sigaram bittiğinde yere atıp siyah topuklu botlarımla üzerini ezdim ve sarı saçlarımı savurarak yürüdüm.

Ders tarihti yani Bay Bieber'ın dersi. Beynim geriye doğru yürümek isterken ayaklarım ileriye doğru gidiyordu.

Bu gün Rose yoktu. Sınıfın kapısını yavaşça aralayıp boş olan herhangi bir yere oturdum. Şansıma hep öndeki yerler boştu.

•••

Dersin bitmesine iki dakikadan az bir süre kalmıştı. Bu süre zarfı boyunca gözlerimi Bay Bieber'dan daima kaçırmıştım. Sanki inadına gözlerini gözlerime dikiyor gibiydi.

"Herkes çıkabilir." Bay Bieber'ın senini duymamla vücuduma basan sıcaklık dalgasını umursamadım ve hızla ayağa kalktım.

"Bayan Baldwin lütfen siz bekleyin." Olduğum yerde kaskatı bir şekilde kaldım.

Ben artık sıkılmıştım onun oyuncağı olmaktan. Sınıf hızlıca boşalmıştı. Bay Bieber kafasını kapıdan dışarı uzattı ve bakışlarını etrafta gezdirdikten kısa bir süre sonra kapıyı seri bir haraketle kapatıp kilitledi.

Arkasını dönüp gözlerini yine gözlerine sabitlemişti. Hayır bu sefer olmuyacaktı.

Bu gurur meselesi değildi. Bu çok daha aşağılayıcı bir durumdu. Kendime utancımdan onun gözlerine bakmak istemiyordum.

Ne zaman baksam aklıma yaşadıklarımız ve ne kadar aşağılık olduğum geliyordu.

O nişanlıydı ve ben bunu bile bile onunla birlikte olmuştum. Ne bekliyordum ki? Çenemde hissettiğim ellerle irkildim.

"Kendini suçlamaktan vaz geç. Biz yanlış hiçbir şey yapmadık." Justin'in sözleri ile duygu patlaması yaşamış gibi hissettim.

"Biz diye bir şey yok. Sen ve ben varız. Sen ve nişanlın var. Anlıyor musun?" Bir şey söyliyecek gibi oldu ama sözlerim onu engellemişti. "Evet yanlış bazı şeyler geçti aramızdı. Ben pişanım. Beni bu kadar aşağılamana izin verdiğim için pişmanım. Olmayacak bir hayale kendimi kaptırdığım için pişmanım." Sesim artık titremeye başlamıştı.

Justin ise dikkatli bir şekilde beni dinliyordu.

"Ne düşündüğümü bile bilmiyorum. Senin nişanlını bırakıp bana geleceğini mi düşündüm? Yada massallardaki gibi sonsuza dek mutlu yaşayacağımızı falan mı? Ben aptalın tekiyim."

Yaşlar gözlerimden sicim gibi süzülürken ne yapacağımı bilmiyordum. Tek istediğim artık bunların son bulmasıydı.

"Bak ben üzgüm tamam mı? Pişmanım keşke eskiye dönebilsem. Yalnızca senin hakkında fantazi dolu hikayeler yazan o ergen olsam diyorum. Senden bunu anlamanı beklemiyorum. Biliyorum ben senin gözünde bir kaç seferlik kaçamak için kullanılacak bir kızım."

TeacherWhere stories live. Discover now