9

15 3 11
                                    

Okula gitmek için hazırlanmaya başladım. Kahvaltımı ettikten sonra da evden çıktım. Woojin de geliyordu tabii. Okula geldiğimizde Jungkook'un yokluğu beni üzdü. Neyse Chin Sun sadece 3 gün. 

İlk dersimiz Matematik'ti ve ben ilgiyle dersi dinliyordum. Matematik'i severim ama favori dersim Edebiyat. Ders sırasında hoca bana birkaç soru sordu ve ben de kolaylıkla yanıtladım. Diğer dersimiz Fizik'ti ve sınıf öğretmenimizeydi.Öğretmen yanında bir çocukla derse girdi. "Evet arkadaşlar, sınıfımıza yeni bir öğrenci geldi. Kendini tanıtıp boş bir yere geçebilirsin." dedi. Çocuk yakışıklıydı ama yani. Yeni gelen çocuk " Ben Kim Taehyung, iyi anlaşalım." dedi. Sınıfta 2 tane boş yer vardı. Woojin ve benim sıramın önü; pencere kenarı en arka sıra. Tae bizim önümüze oturmayı tercih etti. 

Ders bittiğinde Woojin'e dışarı çıkmak isteyip istemediğini sordum. İstemedi ve ben de kendim çıktım. Bir bankta oturup kitabımı okurken Tae yanıma oturdu. "Selam." dedi. Aynı şekilde karşılık verdim. "Tam olarak tanışmadık. Yani sen benim adımı biliyorsun ama ben senin adını bilmiyorum." dedi ardından. "Ben Chin Sun, memnun oldum." dedim gülümseyerek. O da gülümsedi ve "Ben de memnun oldum." dedi. Teneffüs bitene kadar Tae ile havadan sudan sohbet ettik.

Okul bittiğinde eve doğru gitmeye başladım.  Woojin'in işi varmış sonradan gelecekmiş. O sırada telefonum çaldı. Jungkook arıyordu. Hemen açtım. "Efendim Paşam." dedim "m" harfini uzatarak. Küçük bir kahkaha attı ve " Paşam mı?" dedi. Ben de gülerek " Evet beğenemedin mi?" dedim. "Hayır çok beğendim." dedi. "Neyse sen neden aradın?" dedim. "Aslında bugün buluşalım mı demek için aradım. Hem okulda neler olduğunu bana anlatırsın." dedi. "Buluşalım, nerede buluşacağız?" dedim."Ben seni saat 5 gibi alırım oradan bir kafeye geçeriz olur mu ?" dediğinde "Bana uyar." dedim. Sonra veda edip kapattık.

Eve gelip bir şeyler atıştırdım ve babam evde olmadığı için ona dışarı çıkacağıma dair bir mesaj attım. Babama ve Woojin'e Jungkook ile barıştığımızı anlatmıştım. Onlar da haliyle çok şaşırdılar ve Jungkook'a sövdükleri için pişman oldular. Açık mavi bir kot;üstüne de gökkuşağı renklerinde bir bluz giydikten sonra saçımı açtım ve Jungkook'u beklemeye başladım. Makyaj yapmayacaktım. Jungkook geldiğine dair bana mesaj attığında ayakkabılarımı giydim ve arkası dönük bir şekilde beni bekleyen Jungkook'a koşarak arkasından sarıldım. Jungkook bir an afallasa da sonra gülerek beni kendine döndürdü ve "Seni çok özlemişim." dedi. Ben  de " Ben de seni çok özlemişim. 1 günde özlüyoruz birbirimizi." dedim şirince gülümseyerek. 

Gidip bir kafeye oturduk. Ben limonata istedim Jungkook ise soğuk kahve istedi. Siparişleri beklerken Jungkook " Eee anlat bakalım bugün ne oldu okulda?" dedi. "Aslında pek bir şey olmadı. Yeni bir çocuk geldi. Adı Tae. Onunla biraz konuştum bugün." dediğimde Jungkook'un kaşları çatılmaya başladı. "Konuştun? Ne konuştunuz?" dedi. Kıskandıı. "Öyle havadan sudan." dedim. Ardından kıskanmasını biraz körüklemek ve onu sinir etmek için " Yakışıklı çocuktu. Hem de bayağı yakışıklıydı." dedim. Jungkook'un gözlerinden neredeyse ateş çıkıyordu. Korkmadım değil. " Yakışıklıydı öyle mi? Benim kadar var mıydı bari?" dedi sonra. Bu iş eğlenceli bir hal alıyordu. "Aslında sanki senden biraz daha yakışıklıydı." dediğimde artık öfkesinin boyutunu tahmin edemezdim. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "O Tae'yi bir elime geçireyim, suratını bir güzel dağıtayım da o zaman görürsün yakışıklılığı." dediğinde gülmeye başladım.

" Yaaa sen kıskandın mı ? Şaka yapıyorum sevgilim. Tabii ki senden daha yakışıklı değildi." dedim. Jungkook'un sadece bir kelimeye takılmıştı. " Sen bana sevgilim mi dedin?" dedi şaşkın bir ifadeyle. "Evet." dedim gayet rahat bir tavırla. Jungkook ise şirince gülümsedi ve "Bir daha." dedi. Haydi ama, filmlerdeki klasiğe doğru mu gidiyoruz ne ? "Sevgilim." dedim. Jungkook çok mutlu görünüyordu. Bu çocuk neden bu kadar tatlı? Siparişlerimiz geldi ve içeceklerimizi içerken biraz sohbet ettik. 

Eve geldiğimde babama seslendim ama cevap yoktu. Onun yerine Woojin cevap verdi. Evin diğer odalarına baktım ve babam yine de yoktu. Woojin'e "Babam nerede?" dedim. "Bilmiyorum. İşte olabilir mi? Mesaiye falan kalmıştır." dedi. İkimizde de hafif bir telaş vardı. Hemen telefonumu çıkardım ve babamı aradım. Açmıyordu. Mesajlara girdim. Babam en son attığım mesaja görüldü bile atmamıştı. Woojin de ben de endişelenmeye başladık.  "Nerede olabilir ki ? Bu saatte hep evde olurdu ayrıca telefonlarıma cevap da vermiyor." dedim. Woojin ise " Sakin olalım. Aklımıza kötü şeyler getirmeyelim." dedi. Sakinleşmeye çalıştım ama olmuyordu. Annemi kaybettikten sonra baba acısını da yaşama düşüncesi bütün yüreğimi ve aklımı işgal ediyordu. Ağlamaya başladım. Woojin beni teselli etmeye çalışıyordu. Ağlamam durmuyordu. Hemen Jungkook'u aradım. Yanıma gelmesini istedim ve babama ulaşamadığımı söyledim. Belki gereksiz telaş yapıyordum ama Jungkook yine de geldi. "Jungkook,babam yok ortada. Çok endişeliyim." dedim ağlamaya devam ederken. Jungkook ise "Sakin ol belki şarjı bitmiştir ve bir işi çıkmıştır." dedi. "Anlamıyorsun, daha önce hiç böyle yapmamıştı. Ayrıca babam şarj aletini hep yanında taşır." dedim. Ağlamam biraz olsun dinmişti. Woojin " O zaman iş yerine gidelim." dedi. Bu hepimize mantıklı geldiği için kabul ettik ve babamın iş yerine gitmeye başladık. Binanın önünde babamın arabası vardı. Bunu görünce "Bakın babamın arabası." dedim. İçime bir umut doğmuştu. Tabii bu umut iş yerinin kilitli olduğunu anlamamızla yok oldu. Benim yine gözlerim dolmaya başlarken Jungkook bana sarıldı ve " Tamam, kötü düşünmemeye çalışalım. Sakin ol güzelim." dedi. O anda bana bir mesaj geldi. Telefonumu çıkardım ve mesaja baktım. Gördüğüm mesaj tüylerimi diken diken etti ve ağlamamı şiddetlendirdi. Jungkook ve Woojin telefona baktıklarında onlar da şok oldular. Bu da neyin nesiydi?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 04, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

FAİR/JJKWhere stories live. Discover now