18

4.3K 340 131
                                    

***Atalarımızında dediği gibi.. Okuyanın nesi var, yorum yapanın sesi var... Yorum yapalımm..

Otobüsten indiklerinde şehrin güzide semtlerinden birindelerdi. Hatta Cem aklından burada oturan da neden otobüs kullanır ki diye düşünmesine neden oldu. Her yerde yüksek binaların bulunduğu siteler vardı, sitelerin içi kocaman havuzlarla ve oyun parklarıyla falan doluydu. Semtin pahalı olduğunu anlamak için etraftaki arabalara bakmanız bile yeterliydi.

Erdem otobüsten indikten sonra çok fazla yürümedi ve bir siteye girdi. "Off ya içeriye de giremeyiz." Evet giremezlerdi çünkü böyle sitelerde mutlaka bir güvenlik bulunur bu güvenlikte size kime geldiğinizi falan sorar, doğrulardı.

Arda az önce içeriye giremediği için yakınan Cem'e döndü. Yüzünü ekşiterek baktı ve "Girsek napıcaz lan.  Camını mı dikizlicez." Cem asabi çocuğa gözlerini devirdi. "Muhtemelen hayır çünkü dürbünümüz yok. Şu binalara bak birinci kat bile dördüncü katta."  Arda yine şu sen sabır ver hareketini yaptı. Otobüse bindiğinden beri sinir kat sayısı düzensiz bir şekilde artıyordu.

"Eee her neyse. Buraya kadar geldik ben eve gideyim o zaman." Türkü en sonunda konuşup çocukların sohbetini böldüğünde ikisi de kıza döndü. Arda, "Yakın mı evin buraya?" dedi. Türkü yavaşça kafasını aşağı yukarı salladı. "Bu site." Cem birden ellerini birbirine vurdu. "Ee süper. Hadi girip bakalım."

Cem'in garip heyecanını Arda omzuna bir fiske atarak böldü. "Dur lan durduğun yerde." Canı acıyan çocuk omzunu ovalarken "Yavaş be hödük." dedi.

Arda Cem'e bir kaç kısa döverim seni bakışını attıktan sonra tekrar Türkü'ye yöneldi. "Yani sen aslında çocukla hep aynı otobüse mi biniyordun." Türkü sanki karşısındaki aşırı saçma bir şey söylüyor gibi ofladı, ellerini önünde birleştirdi. "Hayır tabii. Ben hep geç çıkıyorum o ise erken nereden bileyim? Müneccim miyim?" Arda sıkıntıyla yüzünü sıvazladı. "Ya kızım aynı otobüse binincede mi farketmedin?" Türkü tam ağzını açıp cevap verecekken yandan bir ses duyuldu.

"Yalnız aynı otobüs bir sürü durağa uğruyor." Arda yeniden Cem'in omzuna vuruverdi. "Bak valla döverim seni çocuk." Daha az öncekinin acısı dinmeden yeni bir darbe alan çocuk acıyla inledi. Altta kalmadan o da Arda'ya bir tane vurdu.

"Durun! Sizi de buraya kadar boşuna yordum.. Kusura bakmazsınız değil mi?" Türkü'nün sorusuyla iki gençte kafasını sağa sola salladı. Vedalaşrıktan sonra iki oğlan durağa, Türkü de evine doğru yol aldı.

Genç kız site kapısından geçerken güvenliğe baş selamı verdi. Siteye girince sağda kalan ilk apartmana giriş yaptı ve merdivenlerden alt kata doğru inmeye başladı. Bodrum katına gelince anahtarlarıyla kapıyı açtı.

"Hoşgeldin kızım." diyen babaannesine cevap olarak "Annem nerede nine?" diye seslendi. Türkü odasında üstünü değiştirirken yaşlı kadın zorla çıkan titrek sesiyle yan odadan ona bağırıyordu. "Temizliğe çıktı. Türkü de gelsin dedi sonra." Genç kız derin bir of çekti. Şu temizlik işini hiç sevmiyordu ama çok yorulan annesine yardım etmezse de geceleri uyuyamazdı. Tamam, temizlik işine kalmamak için çoğunlukla geç saate kalıyordu ama konu bu değildi.

Türkü'nün aklında şuan sadece Erdem macerasının sonunda olduğu vardı. Adını Feriha Koydum falan çekmiyorlardı ve zengin çocuğun kapıcısına aşık olması sadece dizilerde olurdu.

Türkü kendi halinde acı çekerken iki çocuk hala otobüs bekliyordu. Otobüsün geç kalmasından şikayetçi değillerdi çünkü sohbete o kadar dalmışlardı ki faketmemişlerdi. Arda, Fenerbahçe'nin ne kadar yüce olduğundan bahsediyor. Cem ise Fernerlilerin başına gelen en acı verici şeyin fenerli olmak olduğunu savunuyordu. Dalga geçe geçe döndürdükleri futbol muhabbetindem ikisi de hoşnuttu ancak o sırada Cem'in gözü önlerinden yavaşça geçen bir arabaya takıldı.

Araba o kadar yavaş geçmişti ki duraktaki birine baktığı son derece belliydi. Cem de kafasını yavaşça eğip camdan içeri baktığında şaşkınlıkla irkildi. Babasını buradan geçerken görmeyi ve babasının yanındaki çocuğa bu denli dikkatle bakmasını beklemiyordu. Kim bilir babası kafasında hangi senaryoları uyduruyordu şuan.

"Cem n'oldu? Arabadaki adam mı rahatsız etti?"  Cem, Arda'nın bazen bu kadar zeki olmasına şaşırıyordu. Normalde çok sergilediği bir özellik değildi. "Yok, yok canım. Daldım öyle işte." Daha sonra dediği canım ile kendine küfretti. Göz ucuyla Arda'yı kontrol etti ama o da salağa yatıyordu. Saçma sapan bir kriz yaşanmadan otobüs geldiğinde bindiler.

Sessiz geçen yolculuğun ardından Cem kendi evine yakın olan duraktan Arda ile vedalaştı ve indi. Adımlarını aheste aheste atıyordu çünkü eve varmak gibi bir isteği yoktu. Eve varınca babasının uydurduğu seneryoları dinlemek istemiyordu.

Ne yazık ki eve girdi. Uzun holü geçtiğinde tam karşıda kalan salonu es geçti ve sağdaki odasına yöneldi ama içeriden babasının sesi yükseldi. Cem kavgaya sebebiyet vermemek için ayaklarını sürüye sürüye salona girdi.

"Sevgilin miydi o çocuk?" Cem kulaklarına inanamadı babası bugün ileri derecede açık sözlüydü. Keşke kendisi de böyle olabilseydi o zaman rahatlıkla tüm nefretini kusardı. "Arkadaşım." Babası Cem'e bakmıyordu, gözleri televizyondaydı ama Cem onun göz bebeklerine bakmayı kesmedi.

"İyi." Cem gitmek istedi ama konuşma çok yarımdı. Bir şeyler bekliyordu babasından. Belki canını acıtacak ama bir şekilde Cem'in içindeki yarımı dolduracak bir şeyler.

Babası, Cem'e istediğini verdi. "İyi çünkü asla sevgilin olamaz. Eşcinselsin, maalesef evet ama bu eve asla bir erkeğin elini tutarak giremezsin." Sözler bittiğinde Cem'in içinde yarım kalan bir şey yoktu.

Kapıyı ardından usulca kapatıp kendini yatağına atarken genç oğlanın içi bomboştu.

Kontrol edemedim yanlışım varsa affola.. Sevgileer

Çirkin ve Güzel //bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin