golden advice

647 55 111
                                    

zayn

"Sabah sabah pastırma yenmez."

"Kim demiş?"

"Ben diyorum amına koyayım. Kızı al kebapçıya götür bir de istersen."

"Of tamam." Elimdeki pastırmaları geri yerine koyup arbayı itekledim.

"Yalnız kebap demişken geçen sikik Damien'ın sikik partisinden çıkıp gittiğimiz yer baya iyiydi. Gece yediğimizden midir nedir mideme oturdu ama olsun."

"Bana dokunmadı da cidden iyiydi kanka. Yapalım yine bir ara."

Reyonların arasında dolanırken market arabasını ittirmeyi bırakıp telefonu kulağımla omzum arasına sıkıştırdım. Raftan süt alıp son kullanma tarihini kontrol ettikten sonra arabaya koydum.

"Akşam yemeği, sabah kahvaltısı... oh ne güzel. Hera'ya kalsa bir büyük boy sipariş edip iki gün yerdi. Neyse. Bir iki haftadır ondan kaçtığını fark etmiş mi? Bir şey dedi mi?"

"Yok, ona bir şey demedi ama çok sinirliydi. Kabus görmüş, kapıyı açtığı gibi fırçaladı beni. Anlamadım. Sonra yemek hazırlarken falan baya neşeliydi. Gece-"

"Siktir, yoksa yaptınız mı—"

"Keşke—yani hayır..Öyle bir şey söylemeyecektim amına koyayım."

Kaşlarımı çatıp telefonun diğer ucundaki tiz kahkahanın dinmesini bekledim.

"Gece onda kaldım."

"Ne? Seni küçük bok! Detayları istiyorum."

"Detayını sikeyim Louis." Tanıdık kahkaha yine başladığında yumurtaları da alıp kasaya gittim.

Mia mutfak alışverişinden nefret ettiği için Hera'yla ikimiz sürekli buradan alışveriş yaptığımızdan kasiyeri tanıyordum. Başımla selam verip arka cebimden cüzdanımı çıkardım ve ödemeyi yaptım. Aslında ben de Mia gibiyim. Bizim evin alınacaklarını da hep Harry hallediyor ama ben bariz bir şekilde Hera'yla zaman geçirmek için iki üç haftada bir bu işkenceye katlanıyorum.

Özenle liste hazırlamasını, her alınan malzemeden sonra o biçimli, kiraz kırmızısı dudakları arasına sıkıştırdığı kalemin kapağını açıp üstüne gelişigüzel çizik atmasını..reyonlar arasında dolanırken, aldığı şeyin fiyatına falan bakarkenki tatlı sohbetini içeren bir işkence işte..

Sikeyim.

Neden onu uyandırmadım ki?

Ve yine sikeyim.

Neden aptal bir aşık gibi konuşuyorum?

Ellen aldıklarımı poşetlerken Louis'nin kahkahası nihayet dindiğinde silkelenip kendime geldim ve kaldığım yerden devam ettim.

"Söyemek istediğim şu ki teşekkür ederim. Başta ikilemde kalmıştım ama dediklerini baya düşündüm, Louis. Kaçmak işleri daha da karıştıracak."

"Aynen öyle ve önemli değil dostum. Sadece ufak bir gaza ihtiyacın vardı onu da hallettik. Dinle, şimdi gitmem gerek. Lottie ile büyükbabamları ziyaret edeceğiz. İçinden nasıl geliyorsa öyle yap. Rahat ol. Hazır ayak altında kimse yokken ikinizin de ne istediğinizi iyice anla. Ve Zayn..kafan yerinde olsun. Kendinde değilken ağzını tutmayı beceremiyorsun."

Kısaca vedalaşıp telefonu kapattım. Poşetlerle marketten çıkıp evin yolunu tuttum. Fazla uzak değildi, yürüyerek yaklaşık on beş dakikalık bir mesafedeydi ama zaten motorumla gelmiştim.

Kapının önüne gelince motoru durdurdum ve deri ceketimin cebinden anahtarları çıkardım. Bu eve ilk taşındıklarında gruptan herkese anahtarlarını vermişlerdi. Hera fazla panikleyen biriydi ve içeriğini tam olarak bilmediğimiz acil durumlar için yedek anahtar taşımamız gerektiğini söylemişti. Harry de eksik kalmamak için zorla bizim evinkileri vermek istediğinde Niall da hemen atlamış ve Louis'in dalga konusu olmuştu.

Gerçi Louis'in dalga geçmediği de bir şey yoktu ki.

İçeri girip kapıyı ardımdan kapattığımda mutfaktan gelen sesleri fark ettim. Hera da kapı sesini duymuş olmalı ki yaptığı şeyi bırakıp adımı seslenerek antreye geldi. Saçlarını yukarda sıkı bir atkuyruğu yapmıştı ve kıyafetini de değiştirmişti. Gidiyor muydu? Siktir.

Sabah erken kalkıp alışveriş yapmıştım bir de. Ne kadar salağım.

"Dışarı mı çıkacaksın?" elimdeki poşetlerden birini kaldırdım. "Kahvaltı yaparız diye düşünmüştüm.

Omzunu mutfak kapısının pervazına yaslayıp genişçe gülümsedi. Tam o an kıvrılan dudaklarına bir öpücük bırakmak istesem de kendimi tuttum.

"Tahmin etmiştim," mutfağı işaret etti. "Bu yüzden ben de masayı hazırladım. Ve evet. Dışarı çıkıyoruz. Birlikte."

Kaşlarımı kaldırıp sırıttım. "Öyle mi? Haber vermen iyi oldu."

"Mızmızlık yapma! Hem doğum gününden beri görüşmedik bile. Eskisi gibi takılmıyoruz artık."

Haklıydı. Başımı sallayarak onayladım, yanından geçip mutfağa girdim. Biraz kafa dağıtmak iyi fikir.

"Nereye gidiyoruz, güzelim?"

Elimdekileri tezgaha bırakıp ona döndüğümde o da yaslandığı yerden doğrulup bana döndü. Dudaklarını yalayıp göz kırptı.

"İçmeye."

_________
sonraki bölüm ne olacak tahmin edin...

fool for youWhere stories live. Discover now