28. Bölüm

762 42 19
                                    

Enrique iglesias : El Perdedor

Bölüm geç mi geldi bilmiyorum, ama inanın vakit yok. Hele şu ara, bunu bile zor yazıyorum. Bölüm kısa gelebilir ama bundan daha kısa bölümlerde okudunuz, lütfen sorun etmeyin. Sizi seviyorum, iyi okumalar.

Kendime not : Eğer bir yeri sevmediysen, orada kalmaya devam et. Çünkü gideceğin yer, geldiğin yerden daha kötü olabilir. Yeni okulumu kesinlikle sevmemiştim. Birde dayım " Yalnız kalmamam için ! " Cansu'yu yollamıştı. Okulun insanlarını sevmediğim yetmiyormuş gibi birde onun yanımda olmasına katlanıyordum. Ah, tabiki şanssızlık peşimi sınıftada bırakmamış ve boş olan iki kişilik sıraya Cansu ile oturmak zorunda kalmıştım. Sonuç olarak halimden hiç memnun değildim. 

" Sen yeni kız değil misin ? " 

Gözlerimi devirdim. Bu yanıma gelen kaçıncı kızdı bilmiyordum. Her tenefüste bir kız yanıma gelmiş ve aynı soruyu sormuştu. Evet, yeni kızdım ama ne vardı bunda ? Dişlerimi yanlı birşey söylememek için birbirine bastırdım. 

" Evet, " dedim yüzüme yapmacık bir gülümseme kondurarak. Kız benim aksime buna bile zahmet etmeyerek suratıma baktı. Kaşlarımı merakla yukarı kaldırdım. 

Eliyle ön sıralardan esmer bir çocuğu göstererek " O çocuktan uzak dur. O benim. Sadece bir kez uyarırım. Bir dahakine ellerim konuşur. " dediğinde kaşlarımı çattım. Okula yeni gelmiş olabilirdim ama kesinlikle kendimi ezdirmezdim. Bunun kanıtı yanıma oturuyordu ne de olsa ! Bütün o yeni okulda iyi kız olma duygularım gitti ve yavaşça arkama yaslandım. 

" Beni kendinle karıştırma, " dedim bütün kelimelerin üstüne basa basa. " Ben kendimi okulda gördüğüm ilk erkeğe yakıştırmam. " 

Kızın ağzı şaşkınlıkla bir o görünümünü alırken alaycı bakışlarım kızın üzerindeydi. Sırama daha çok eğildiğinde yerimde kalmaya devam ettim. Göktuğ gibi bir erkeğe diklenmiştim ben, bu kız neydi ki ? 

" Neyine güveniyorsun bu kadar ? " 

" Bir düşüneyim ? Sanırım kendime. " dedim kendimden emin bir tavırla. Kolumu yakaladığı anda bakışlarımı koluma çevirdim. 

" Elini çek. " 

" Çekmezsem ne yaparsın ? Babanı mı ararsın ? " 

Güldüm. Çünkü ben hiçbir zaman babamdan yardım istememiştim. Hoş, yardım istesemde pek yardım edeceğini sanmıyordum ya. Neyse. 

" Sen öyle mi yapıyorsun ? Başın sıkışınca babanı mı arıyorsun ? Küçük bir çocuk gibi. " 

Öğretmen içeri girdiğinde arkasına dönüp baktı. Kolumdaki elini sanki bir böcekmiş gibi itiklediğimde dikkatini tekrar bana verdi. 

" Seninle okuldan sonra görüşeceğiz. " 

" Tabiki. " 

Öğretmen sıkıcı geometri dersini anlatmaya başladığında dikkatimi derse vermeye çalıştım. 

(...)

Adımlarımı hızlandırarak çıkışa yöneldim. Hemen yanımdan yürüyen Cansudan kurtulmak için daha hızlı yürüyordum ama o da bana ayak uyduruyordu. Okuldan dışarı adımımı attığım anda küçük bir kız topluluğu önümü kesti. Ah, pardon önümüzü. 

" Sana çıkışta görüşeceğimizi söylemiştim. " 

Nefesimi dışarı verdim. Neden her yerde belaları üstüme çekiyordum ? Muhtemelen şu her ortamda susmasını bilen kızlardan olmadığımdan kaynaklıydı. 

KIR ZİNCİRLERİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin