"Alevlerin Kalbi"

131 22 89
                                    

Elisa

Bir cadının el kitabından öğrendiğim büyüleri önümdeki bitki üzerinde deniyordum. Kız kardeşlerim partideyken bunu yapmanın en doğru zamanıydı ayrıca, evde beni rahatsız edecek neredeyse kimse yoktu ve işimi, aklımı kimse doldurmadan yapabilecektim. Ancak zaman ilerledikçe kardeşlerimi gözetlemesi, ters bir durum olduğunda bana geri dönmesi için gönderdiğim Anka kuşum küllerinden doğarak yatağımın ucunda beliriverdi.

"Yolunda gitmeyen bir şey var, değil mi?" Soruma karşılık bir süre gözlerime baktıktan sonra beni onaylayan bir mırıltı çıkardı. Vakit kaybetmeden diğer kız kardeşlerime haber vermek için odadan çıktığım an kalan dört kız kardeşimi de odamın kapısının önünde bulmam bir oldu.

Saçlarımı topladığım dağınık örgüden suratıma düşen kısa saç tutamını kulağımın ardına iterken "Neden kapımın önünde bekliyorsunuz kızlar," diye saçma bir soru yönelttim. Kız kardeşlerimizin partide bir sorun yaşadığını bildiklerinin o an farkına varmıştım fakat onların neden odama girip bana haber vermek yerine burada beklediklerini anlayamamıştım.

"Kapıyı büyülemişsin. Hiçbirimiz kapını açamadık," dedi Miriam ve dudaklarına sürdüğü kan kırmızısı rujun üzerinde dilini aylak aylak gezdirdi.

"Ah... Demek işe yaradı," diye mırıldandım. Kaşlarım şaşkınlıkla yukarı doğru meyillenmiş ve yüzüme hafif bir tatmin iadesi yerleşmişti. "Üzgünüm, yeni bir büyü deniyordum. Bu kadar etkili olacağını tahmin etmemiştim."

Beatrice elini havada sallayarak "Her neyse, bunları daha sonra konuşuruz. Bir an önce partiye gitmeliyiz. Kızların bize ihtiyacı var," dediğinde onu başımla onayladım. Daha azla vakit kaybetmeden evden çıkıp Kate'in aracında yerimizi aldık. Hemen yanımda, Miriam'la ortamızda oturan Talia dirseğini koluma hafifçe vurarak beni dürttü.

"Ne büyüsü yapıyordun içeride söylesene," diye zihnime bir mesaj gönderdi.

Onu fazla merakta bırakmayarak anında bende onun zihnine bir mesaj gönderdim. "Kalkan büyüsü."

Talia elini yavaşça aralık kalan dudaklarının üzerine kapattı ve kaşlarını çatarak zihnime bir mesaj daha gönderdi: "Bunu nasıl öğrendin?"

"Kâbuslar Alemi'ndeyken-" Talia'ya yanıt vermek üzereyken Beatrice ön koltukta hareketlenerek bize doğru döndü. İki renge sahip gözleri Talia ve benim üzerimde kızgın bir ifadeyle dolanıyordu. Çok nadir bir hastalıktı bu ama ne kadar ürkütücü göründüğünün farkında mıydı? "Şu şeyi yapmayı kesin," dedi tekdüze bir sesle Beatrice.

"Ne? Ne yapmışız?" diye sordum kastettiği şeyi anladığım halde anlamamazlıktan gelerek. Beatrice mümkünmüş gibi kaşlarını biraz daha çatıp bana kötü bir bakış yolladığında ağzıma görünmez fermuar çekmiş, başımı cama doğru çevirmiştim. Elbette aramızda hiçbir güç problemi yoktu ancak savaşçı kardeşlerimizi kızdırmaya gelmezdi. Onların sağı solu pek belli olmazdı, kızdıklarında sonuçları genellikle kimse için iyi bitmezdi.

Dakikalar sonra partinin yapıldığı evin önünde Kate aracı durdurdu. Araçtan sırayla inip sakince eve girdik. Müzik son ses, bangır bangır yayılırken insanlar birbirlerine sürtünerek dans ediyordu ve açıkçası bu biraz mide bulandırıcıydı. Dikkat çekmemek için insanların arasına dağıldığımızda kız kardeşlerimizin varlığından henüz bir iz bulamamıştım. Gürültüden nefret ederdim. Gürültü, düşüncelerimin önüne bir bariyer gibi konar; düşünmemi zorlaştırırdı. Çatık kaşlarla önümdeki hoparlör kolonuyla bakışırken aklım durmuş gibiydi. Etrafa yayılan ritmin titreşimlerini beynimde hissedebiliyordum.

Ters 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin