Épisode 1:Elle m'aimait

964 102 424
                                    

Sıcak tüm vücudumu ele geçirmiş gibi olurdu sanki senin kollarının arasındayken. Her zaman mutlu etmeyi iyi bilirdin beni. Bakışlarınla, dokunuşlarınla, her şeyinle beni kendine bağlamışken gittin çok uzaklara. Canım acıyor. Senin bakışlarına muhtacım ben. Oysa sen bıraktın beni soğukta yalnız başıma, bir hastane odasında. Şimdi ne olacak sevgilim. Geri dönecek misin beyaz çarşafların arasından bana. Tutup tekrar götürecek misin evimize. Kalbimi toz hale getirdiğin caddelerden çıkamıyorum sevgilim. Ne olur kurtar beni bir başıma bıraktığın bu yağmurlu geceden...

...

"günaydın Kaminari. ne yapıyorsun, erkencisin bugün."

"günaydın yaomomo, ilk gelen bendim. bende etrafı toparlayayım dedim. birazdan öbürleri de gelir."

"anladım, bende gelince jiroyu burada bulurum sanmıştım. o da birazdan gelir herhalde. şey alınmayacaksan bir şey sorabilir miyim?"

"tabi."

"jiro ile çıkıyor musunuz? yani çok yakınsınız da." sarışın genç bunu duymasıyla utançla kafasını eğmiş ve elindeki saksıyı yanında duran masaya koymuştu. "hayır benim sevgilim var."

"gerçekten mi? hiç aklıma gelmemişti. tanıyor muyum?"

"ah... büyük ihtimalle hayır çok gün yüzüne çıkan biri değil." genç kız yavaşça maaya oturmuş ve yüzündeki gülümseme ile fısıldamıştı. "nasıl biri olduğunu sormamda bir sakınca var mı?" sarışın bunu duymasıyla yüzündeki salak gülümsemeyi bozmadan genç kızın önüne bir fincan kahve bıraktı. "her zaman yorgun. partileri yada gürültülü ortamları sevmeyen bir oyunbozan. Ama yine de çok tatlıdır. mesela kedileri çok sever. hatta dört tane kedimiz var."

"gerçekten mi?"

"evet... yani daha doğrusu, severdi..."

"duyamadım bir daha söyleyebilir misin?"

"bir gün onu da sizinle tanıştırmak istiyorum demiştim. yani... pek sevmez böyle ortamları ama olsun bir şekilde ikna ederim."

"onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum. çok yakıştığınıza eminim. seni çok sevdiğine de eminim." 

"evet. çok seviyor beni." yüzündeki gülümseme artmaya devam ederken içeri giren mor saçlı genç kız ile konuşmaları bölündü. bunu görmesiyle karşısında oturan kızın siyah gözleri hızla onunkilere kayardı yanakları hafiften pembeleşirken. ikili konuşmaya başlarken sarışın ayağı kalktı ve elindeki sulama kabıyla vitrindeki çiçekleri sulamaya başladı. ardından arka odada kendine bir fincan kahve hazırlayıp müşteriler gelene kadar tezgahlardaki çiçeklere baktı. yandaki çubuğa dolanarak büyümüş mor sümbül ile bakıştı birkaç saniye boyunca. Her gün sabah gelir kahvesini bu çiçeğe bakarak içerdi. çünkü ona sevgilisini hatırlatıyorlardı. o mor taç yaprakları gözlerini anımsatıyordu ona. her bir yaprağında ayrı bir hikaye saklıydı sanki. tıpkı onun gizemli gözleri gibi.

ama her çiçeğin solacağı bir gün vardır dimi. Senin gözlerinin bana beyaz çarşaflar içerisinden son bakışı gibi.

...

Yavaşça kapıyı araladı. Eve varmıştı. Üstü ıslanmıştı yağan yağmur ile. aklındaki milyonlarca düşünce ile ceketini çıkarmaya çalışmış, o sırada yanına koşuşan kedilerle birlikte gülümsemişti. "Ben geldim. Beni özlediniz mi." onun seslenmesiyle yan odadan koşmaya başlayan sonuncu kedi ile hafifçe gülmüştü. ani bir şekilde kucağına atlayan minik neden ile kafasını geriye atti. "Tamam boğacaksınız beni durun." Üzerinden çektikten sonra yavaşça yere koymuş, kafasını birkaç kez okşadıktan sonra yavaşça ayağı kalkmıştı. Önündeki boş koridorla bakıştı.

Kimse yoktu. Sen yoktun artık sevgilim. Biz yoktuk artık...

"Ben geldim... Hitoshi."

...

Gözlerini açtığında saat on ikiye yaklaşıyordu. Her tarafı ağrıyordu yerde kedilerin arasına kıvrılıp
uyuyakaldığı için. Yavaşça doğruldu ve karnında kıvrılmış kediyi kucağına aldı. Hava karanlıktı. Kucağındaki kediyle ayağı kalktı ve perdeyi kapattı. Ardından yan odalardan birine yöneltti adımlarını. Bomboş odadaki shrine'nin önünde durdu kucağındaki kedinin kafasını okşarken. Gülümseyerek odadaki saate baktı.

23.59...

00.00...

"Hey Hitoshi... İki yıl oldu. Beni unuttun mu. Seni hala unutamadım. kediler de öyle. Seni çok özledik. Hey Hitoshi... Seni özledim... Gülümsemeni özledim, sarılışını özledim, dudaklarını özledim. Her şeyini özledim. Ama en çokta seni özledim. Acıyor Hitoshi. Herşey acıyor. Eğer bir dilek hakkım olsaydı, her şey bir rüya bile olsa seni son birkez daha görmek isterdim."

Shinkami fazla shiplenmese bile benim BNHA daki favori shiplerimden biri. O yüzden dedim neden bununla ilgili bir kurgu yazmayayım. Eğer shiplemeseniz bile bu kitabı beğenileceğinizi düşünüyorum. Şahsen kurgusunu çok beğendim. Umarım sizde beğenirsiniz. Yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın.

i'll be gone- shinkamiWhere stories live. Discover now