6💎

219 16 18
                                    

Taeyong üzerini son kez kontrol etti ve odasından ayrıldı. Mutfağa geldiğinde abisinin ona sinirle baktığını gördü. İplemek istemiyorsa yapmazdı,bu yüzden annesine selam verip anahtarlarla birlikte evden çıktı.

_____

Çok geçmeden Doyoung'un evindeydi. Zili çaldı ve açılmasını beklerken saksıları inceledi. Ekilmiş çiçeklerin çeşit çeşit yaprakları salonun camından sallanıyordu esen anlık esintiyle. Bu aylara özgü olan harika bir havaydı. Çok geçmeden kapı sessizce açıldı.

"Selam~" Ellerini salladı karşısındaki baygın bakan yüze. Acaba uyumuş muydu? Ya da neden yorgundu?

Omuz silkti ve kendisi içeri geçerken Doyoung'u da götürdü yanında.

"Odan nerede?"

"Mutfağın yanındaki kapı,ne yapacaksın?"  Önden ilerledi tekrar. Kapıya vardığında demir kulpu çevirdi ve odaya girdi. Işıklar kapalıydı ama masanın çevresi led ampullerle aydınlatılmıştı.

"Vay be,senin dağnık bir canavar olduğunu sanmıştım!"

"Herkes sen mi ki aptal aptal şeylerle uğraşsın? Bir de sevgilim olacaktın-"

"Ne?" Doyoung tekrar etmek istemedi ve ortamı dağıtmak için bir şeyler düşündü. Gözü raftaki kutu oyunlarına takıldı. Bulmuştu işte.

"Oyun oynayalım mı?"

"Olur,ama önce bir şey sormalıyım. Balkonun nerede?"

"Salondan çıkıyorsun da neden?"

"Hiç,hava almak istedim." Doyoung şüphelendi nedensizce. Ya da şüphesi onu göndermemek için bir bahaneydi. Başını salladı.

"Ben de geleyim."

"Gel tabii." Taeyong yarım ağız sırıttı,bunu neden yaptığını bilmiyordu.
Galiba kendine güvendiği tek yer onun yanıydı.
______

Taeyong bardaktaki sıcak çikolatayı yudumlarken gözleri karşıdaki manzaradan yanında oturan Doyoung'a kayıyordu istemsizce.

Ve bu soruyu sormak için zamanın geldiğini hissettiğinde başını Doyoung'un omzuna yasladı. Elleri dizlerinin üstünde bir gezintiye çıktığında yavaş yavaş,dibindeki muazzam kokuyu soluya soluya söyledi;

"Doyoung, hislerimi yok saymaya daha ne kadar devam edeceksin? Beni kendinden soğutmaya çalışıyorsan bilesin ki yanılıyorsun tavşanım..." Birden ciddileşerek şaşırmış bedenin kulağına eğildi,sesi fısıldamaya çalışır gibiydi daha çok,
"...çünkü sen vazgeçebileceğim son şey bile değilken bu çok zor,hatta imkansız."

   Başı Doyoung'un dudaklarına       yöneldi, ama yönünü son anda   saptırarak yanaklarından birine değdi kendi dudakları.

Doyoung

O esnada hissettiğim hiçbir duyguyu kelimelere vuramadım.

Hâlbuki bu kadar yakınken beni öpmesini istemem bilinçaltıma doğru gelmemişti.

Tanrı aşkına,ben daha onun hislerini kabul edememişken...tam anlamıyla tepetaklak hissetmeme sebebiyet veriyordu Taeyong. İçimdeki mantık bundan hiç hoşlanmasa da kalbimin hızlıca atmasını durduramıyordum.

İkimiz de birbirimize bakıyorduk. Benim gözlerim hiçbir şey anlamadan onun gözlerine bakıyordu,ama onunkilerin duygu barındırdığı her halinden belliydi.

O an gerçekten canını yaktığımı anladığım ilk dakikayı doldurmuştum galiba.

Pişman bakışlarım yüzünu çevrelerken üstümdeki hırkanın müsaadesi kadar ona sarıldım,bunu ne olarak anlardı gerçekten bilmiyordum ama sadece onu bu çağresiz halimle daha fazla üzmemeyi diledim.

O oturduğu sandalyeden kalkıp koşar adımlarla evden ayrılırken kapıya kadar onunla koşturdum.

____

"Hasta mı oldun Taeyong?"

Annesi koltukta öylece oturan oğlunun ateşine baktığında bir anormallik sezmemişti. Davranışları garipti.

"Neyin var,kim ne yaptı, Taeyong konuş kaygılanıyorum!"

Taeyong annesinin sözlerine karşı sırıttı ve başını 'sorun yok' der gibi salladı.  "Bir şeyim yok anne,biraz kırgınım." Annesi başını onay verir gibi salladığında yanından çekilişini izledi.

Planları arasında bu gece oturup onunla yaşadığı her şeyi tekrar aklından geçirmek vardı.

Bir kez daha ona beslediği hayranlığa gitti zihni; Doyoung'un kaygılarını elleriyle dindirdiği güne.
___

"Bu okulun en çirkin olanı,öğh miğdem kalktı yine."

Çocukların gülüp dalga geçmesini gözündeki yaşlarla izledi Doyoung. Onlar yanından çekilince bahçeye koşar adımlar atarak çıktı,yine aynı bölgedeydi.
"En iyisi teneffüs bitene kadar bu çalıdan çıkmamak zaten varlığım bile yokluğumla bir."

Ama gördükleri ağlamasına sebep oldu. Orası boş değildi ve şimdi bu sulugöz halini oradakiler de biliyordu.

İçlerinden biri kolunu tutarak mırıldandı, şefkatli ses tonu gözlerindeki yaşları dindirdi.

"İyi misin?"

"b-ben iyiyim.." Doyoung aklına gelen İlk şeyi söylemek için hazırlanıyordu ki kucağına çekti o zamanki yabancı onu.
Saçlarının sık tutamlarında hissettiği kemikli parmakların baskısı mıydı onu ağlamaktan kurtaran?

"Üzülme,ne zaman istersen benim yanıma gelebilirsin."

Taeyong ona bir arkadaş gibi yaklaştığı güne lanetler ediyordu, keşke şu kadar uyduruk bir hayatı olmasaydı da ona olan hislerini o gün o dakika yüzüne karşı söyleyebilseydi.


___

Uzun süredir yoktum slnmnlykm😂

Ot23,bb😐❤️

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 07, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

heart×dotae Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin