Giriş

1.5K 98 59
                                    

Son nebi yürüyordu gezegenler arasında, hepsi bir toprak parçasıymışçasına. Gezdi, durdu, anlattı Yüce Yaratıcının kelamını yorulmak yokmuşçasına. Sonra bir vakit durdu Magorna Düzlükleri'nde. Uykuya daldı ve gördü.

Yeşilin kana bulandığını, aydınlığın karanlığa döndüğünü... Yıldızların söndüğünü, parlaklığın son bulduğunu... Zamanın karıştığını, gerçekliğin dalgalandığını... Korkuyla uyandı nebi ve bulunduğu yere çöktü.

Dualarıyla yakarmaya başladı yaratıcıya, kurtuluş umudu uğruna. Aktı gözyaşları kurak topraklara. Birikti gözyaşları. Kurak toprak dönüştü gölete. Nebinin dinmedi yaşları.

Kabul olan her duada bir dağ var oldu etrafında. Yer sarsıldı, sarsıntı ulaştı her bir toprak parçasına. Kımıldamadı nebi yerinden. Çöktüğü yerde kaldı akarken zaman etrafında.

Yakarışı içine döndü, gözyaşları usulca aktı ama duyan duydu onun sessizliğini. Az yürüdüler, uz yürüdüler, kurak düzleri geçip dağlara ulaştılar. Yok gibiydi, dağlara aşıp geçecek bir yol ama sessizliği dinlediler, aştılar dağları.

Sonra son nebiyi gördüler. Göletin orada yanına çöktüler. Onunla ilk önce sessizliği sonra gördüğü rüyayı ve en son dualarını paylaştılar. Huşu dolu bir sessizlikle...

Son nebi göçüp gittiğinde nöbeti devraldılar. Gözyaşı göleti yol göstericileri oldu, orada yaşamaya başladılar. Sessizliğin içinde bir hayat kurdular.

Sessizliği duyup gelenlerle nebinin rüyasını, sessizliklerini, dualarını paylaştılar.

Ve

Göçüp gitmeden önce nebinin yok gibi çıkan yorgun sesiyle mırıldandığı son kelamını nesiller boyunca aktardılar.

"Dağıt kendini dağa, taşa, toprağa... Mucizeni yarat baştan aşağıya.

Korkma, yaratıcı seninle birlikte... Yeniden varoluş senin ellerinde..."

Çok çok çok uzun zaman sonra son nebinin gördüğü rüya gerçekleşmeye başladığında sessiz büyücüler sessizlikleriyle kaldılar bir süre ama sonra iki kişi sessiz bir yakarışı duydular içlerinde.

Küçük bir kız çocuğunun yakarışıydı bu. Babası görev için uzakta, annesi zulme kurban giden oğlu için yasa boğulup ortadan kayboluşta... Kızıl saçlı bir büyücü kızının sessiz yakarışıydı duydukları. Onun geride kalmışlığının içinde yarattığı yakarışları duyansa birer Sessiz Büyücü olan büyükannesi ile büyükbabasıydı.

Nebi Dağları'nda ilk defa bir çocuğun sessizliği duyuluyordu. Sessiz bir yakarışı vardı. Bu doğruydu ama onu almak için dağlardan çıkmak büyük bir riskti. Sadece Bilge Sessizler düzlüğe çıkabiliyordu. Onların dışında daha önce bu hiç denenmemişti. Çıktıklarında geri gelemeyebilirlerdi, sessizliklerini kaybedebilirlerdi, Nebi Dağları onlara yolu açmayabilirdi ama tüm sessizler o küçük kızın alınması gerektiği kanaatindeydi. Tek bir şartları vardı; üç gün beklenmeliydi.

Bir gün beklediler, dinmedi yakarış. İki gün beklediler, devam etti yakarış. Üç gün beklediler, şiddetlendi yakarış ve çıktılar yola.

Yıllar önce daha küçük olan kızlarını o zamanlar daha delikanlılığa geçmemiş oğullarına emanet edip Sessiz Büyücülere katılmışlardı ve şimdi de yalnız kalan, sessizce içten bir şekilde yakaran torunlarını yanlarına katarak kendilerine bir emanet almışlardı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 16, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Galaxy of Torn: OMEGAWhere stories live. Discover now