3rd

245 40 16
                                    

Devamı pek beklediğim gibi olmadı. Hislerim gittikçe artmaya başladı ve artık bana fakülteden beğendiğin bir kızı anlatmana katlanamamaya başladım. Sana belli etmemeye çalıştım fakat içimde pek de masum şeyler düşünmüyordum açıkçası. Hatta o kız ile bir kez yemeğe çıkmıştınız. Emma mıydı adı? Pekala, güzel kızdı tabii ama senden uzaktayken. Buna daha ne kadar katlananileceğimi bilmiyordum, gerçekten. Şimdi düşününce bile sinirleniyorum.

Sana da çok kızgındım, o kızdan cidden hoşlanıyor gibi görünüyordun ve bana ondan bahsediyordun. Tuhaf hallerim Raven'ın da dikkatini çekmişti, bir keresinde kolumdan tutup kenara çekti ve "Ne oluyor, Charles?" Dedi. "İyi misin?" Birincisi, Hank salonumuzdaydı ve çocuğu yalnız bırakması hoş değildi. İkincisi ise zaten anlatmak istemiyordum. Bu yüzden işle ilgili olduğunu söyleyerek geçiştirdim. Onun Hank ile salonda sarmaş dolaş film izlemesini sağlarken ben odama gittim. O zaman sadece Raven biliyordu birtakım sorunlarım olduğunu. Zaten hiçbir zaman tam anlamıyla çocuk olamadım, erkenden büyüttüm kendimi. Çocukluğumda kuzenimden, komşularımızın büyük çocuklarından ve ortaokuldaki öğretmenimden olmak üzere üç kez tacize uğradım. Bunu kimseye anlatmadım çünkü gerek yoktu, zamanla o kadar bastırmışım ki çok derinlere gömülmüştü ve onu tekrar ortaya çıkarma düşüncesi beni korkuturdu. İnsanın en büyük düşmanının kendisi olması nasıl bir his, bilir misin? Küçükken Raven'ın başkalarıyla arkadaş olup beni unutacağını düşünür, kendi kendimi üzerdim. Hatta bu, bir-iki yıl öncesine kadar onun başkalarıyla romantik anlamda görüşmesine engel olmaya çalışmam şeklinde devam etti. Çok kolay panikliyordum ama zor atlatıyordum. Bunu psikoloğuma bile anlatmadım, düşün.

Nitekim bu kaygı beni, benden sonsuza kadar uzak kalacağın düşüncesine götürdü ve psikoloğum ile tekrar görüşmek zorunda kaldım. Kulağa çok absürt geliyor, biliyorum ama istemsizce oluyordu ve benden uzaklaşmana katlanamazdım. İlaç kullanmıyordum, yalnızca terapi yeterli oluyordu. Ah Tanrım, ne aptalım ama.

Kasımın sonlarına yaklaşmıştık, sana haddinden fazla bağlanmıştım. Sana ilk görüşte aşık olmadım, Erik. Sana aşık olmak bir seçimdi, tamamen kendi irademle yaptığım, hayatımın en iyi ve en kötü seçimiydi. Senden uzaklaşma düşüncesi bana anksiyete verse de belki de görüşmelerimizi azaltmamız iyi olur diye düşündüm. Telefonlarına cevap vermediğimin farkında bile değildim. Yeryüzünde bana en iyi, en eşsiz hissettiren kişiydin ama aynı zamanda bana kötü geliyordun işte. Ne kadar karmaşık, değil mi? Şu an bile aynı sorunla uğraşıyorum. Yine aynı şeyleri yaşamak için nelerimi vermeye hazırdım, bilseydin keşke. Ah, neden uzun uzadıya yazdım ki buraya? Bunları zaten biliyorsun. Biliyordun.

Ne var ki ben kendi odamda, kendi zihnimde kaybolmaya hazırken odamın kapısı pat diye açıldı. Raven'dı gelen ve yüzü gülüyordu. Zaten bu kızı hiç anlamam, mutlu olmayı o kadar güzel başarıyor ki bazen imrenmediğimi söylesem yalan olur. "Charles, Erik geldi seni görmek istediğini söyledi." Zaten yalnızca birkaç saniye geçmişti, ben yerimden bile kalkamadan sen daldın içeriye. Öfkeliydin ama bana mı yoksa kendine mi, emin olamadım. Raven kapıyı çekip gittiğinde yatağımın üzerine rastgele bırakıtığım telefonu alıp gözümün önünde sallayışın hatırımdadır hâlâ. "Bu telefon," demiştin, "İletişim kurmak için kullanılır genelde, neden hiçbir aramama ve mesajıma dönmedin?" 

Gözlerine bakma düşüncesi bile korkuttu beni. Rüyalarıma dahi girmeyi başarmış gözlerine bakarsam kaybolacağımı biliyordum. Kendimi alamazdım. Doğru değildi işte. Ben saklayamam ki, hemen gözlerimden belli olur neler hissettiğim.

Muhtemelen sen de farkındaydın, kız kardeşimin doğum gününde geyik muhabbeti yaptığım birinden ilerisi olmamalıydın.

my beautiful trauma • cherik [√]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora