11 ; hands

557 71 155
                                    

gece gece bölüm atalım bakalım tekrardan

kitabın final harici tek anlatımlı bölümüneeee hoşgeldiniz hadi bakalım

iyi okumalaar 💛

×
×

charles:
EEİK
ERİK
ERİK

erik:
ne oldu charles

charles:
ELİM ŞKESTİM
ÇOK KÖTĞ

erik:
ne
nasıl

charles:
bilmiyırum ben bile anlamadim ama çok kötğ kanıyor şu an aşırı korkuyorum
ve acıyoe oofoff

erik:
bir bezle baskı yap
kanamasın daha fazla
ben geliyorum hemen
tek misin evde

charles:
evet tekşm zatne annemler işte

erik:
tamam
geliyorum

×
×

erik sokakları rüzgar gibi koşarak geçerken charles'ın kandan çok fazla korkmamasını umuyordu, şimdiye dek tanıdığı kadarıyla charles oldukça hassas biriydi ve bugün yaşadığı bu deneyimin ona pek de iyi gelmeyeceğini anlamıştı.

tek katlı bahçeli evin kapısına geldiğinde bahçe kapısını hızlıca açarak içeri girdi, çelik kapıyı olabildiğince hızlı tıklatırken içeriden gelen sızlanma ve tıkırtı sesleriyle birlikte kapı yavaşça açıldı. erik karşısında, elindeki bezi avucuna bastıran ve gözleri kızarmış, dolu dolu olan charles'ı gördüğünde içinde bir şeylerin koptuğunu hissetti. "tanrım, charles." dedi hızlıca içeri girerken. "ne yaptın böyle?"

"ben de bilmiyorum, birden oldu." diye söylenen charles'ın sesi ağlamaklı geliyordu. "kandan nefret ediyorum, çok korkutucu gözüküyor."

"bırak da bakayım." dedi erik, charles'ın elini nazikçe avuçları içine alırken, "ne kadar kesildiğini görmem gerekiyor."

erik bezi yavaşça kaldırıp kesiği incelerken charles sürekli mızmızlanıp duruyordu, onun bu tatlı haline karşı erik tepki vermemek için kendini zor tuttu. bir şekilde banyoya geçmeyi başarırlarken charles'ın eli hala erik'in avuçları arasındaydı. zoraki de olsa bulmayı başarabildiği ilk yardım kutusundan pansuman aletlerini çıkarırken charles gözlerini büyütüp "acıtmayacak değil mi?" diye sorunca erik gülümsedi, "sadece yarayı saracağım."

kutudan çıkardığı batikonu charles'ın eline yaklaştırınca charles korkuyla geri çekti, "yakar mı bu?"

"belki birazcık, ama mikrop kapmaması için, hadi uzat elini." dedi erik, minik bir çocuğa anlatır gibi. charles korksa da elini uzatınca yaranın üstüne batikondan birkaç damla damlattı, bu sırada charles gözlerini sıkıca kapatmıştı.

"tamam, bak acıtmadı işte." dedi erik, charles'ın gözleri kapalı, kaşları çatılı ve dudakları büzülü bir şekilde beklediğini gördüğünde istemsizce gülümsedi, "gözlerini açabilirsin."

charles gözlerini yavaşça açarken yaralar için olan kremi bir bez parçasına yavaşça sürüp kesiğin üstüne yerleştirdi erik, gazlı bezi elinde dolandırmaya başladığında charles artık onun yaptığı işe değil, yüzüne bakıyordu. yaptığı şeye oldukça odaklanmış bir yüz ifadesi vardı, bu charles'ın hoşuna giderken yavaşça gülümseyip bakışlarını tekrardan eline indirdi. neredeyse bitmek üzere gibi görünüyordu, charles elindeki ağrıyı tekrar hissedince yüzünü buruşturdu, "sızlıyor."

"o kadar derin kesmişsin ki bu gerçekten normal." dedi erik, son kez bezin kenarına bantı da yapıştırırken. "bak işte, bitti, bu kadardı."

charles avuç içi boydan boya sarılı olan eline bakarken başını iki yana salladı, "ben de nasıl kestiğimi tam olarak anlayamadım, sanırım yerde cam kırığı vardı."

birlikte banyodan çıkıp mutfağa geçtiklerinde charles halının üstünü gösterdi, "sadece şurada oturuyordum, elimi öylesine halıda gezdirirken bir anda aşırı keskin bir acı hissettim, baktığımda elim tamamen kan olmuştu bile ve elimi yıkamak için suyu açtığımda da musluk tamamen kandı. gerçekten çok korktum."

erik halının üstüne eğilip biraz baktıktan sonra yerdeki cam parçasını aldı, "işte, katil buymuş. arkadaş biraz küçük olduğu için görmemen normal."

"pis cam kırığı." dedi charles yaralı elini cam kırığına doğrultup onunla konuşurken. "bana ne yaptığını gördün mü? canım çok yandı."

erik charles'ı ısırmamak için kendini zor tuttuğunu, onu gülümseyerek izlediğini anladığında fark etti. gözlerini charles'tan çekip cam kırığına döndü ve "bu pis cam kırığı çöpe gitmeyi hak ediyor." dedi, aynı charles'ın ses tonuyla. "senin canını acıttı."

aslında bu pis cam kırığına minnettar olmalıydı, bu sayede charles'ın evine tekrar gelebilmiş ve bugün bir kez daha olsun charles'ı görebilmişti.

cam kırığını çöpe attıktan sonra charles mahcup bir sesle "seni de apar topar çağırdım, kusura bakma." dedi. "o an gerçekten çok korktum ve ne yapacağımı bilemedim, yazmanın aklıma geldiği tek kişi sendin."

"sorun değil, çabucak geldim ve hallettik işte." diyerek gülümsedi erik, charles'ın bu denli sevimli ve bu kadar kibar olması onu bitiriyordu. onun karşısındayken, onunla konuşurken istemsizce o da yumuşuyordu, aynı logan ve raven'ın da dediği gibi; resmen bir pamuk şeker gibi eriyordu.

biraz daha oturup sohbet ettiklerinde erik gitmek zorunda kalmıştı, anne ve babasının eve gelme saati yaklaştıkça charles daha da tedirgin oluyordu. her ne kadar anne ve babası onları sevgili olarak biliyorduysa da charles erik'i evden kovmuştu. onlara karşı birlikte gözükmekten utanıyordu ve erik'in bu yalanları ailesine söylediği gün bile utancından ölecekmiş gibi hissetmişti.

yine bir gün daha, birbirlerine karşı garip bir şeyler hissettiklerini fark etmiş ama görmezden gelmeyi başarmış ve düşündükleri şey olmadığına inandırmaya ikna etmişlerdi kendilerini.

×
×

alın buyurun kesip header yaparsınız, bakın paylaşıyorum böyle şeylerimi, değerimi bilin ksdjslcleşflepfwldjwodos

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

alın buyurun kesip header yaparsınız, bakın paylaşıyorum böyle şeylerimi, değerimi bilin ksdjslcleşflepfwldjwodos

bu aralar kendime çok itici geliyorum of öyle değilimdir umarım 👉👈

eğer öyleysem 😔🔫

neeyse iyi geceleer 🤭💓

super pyscho love | cherik ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin