funkysoul & pinegi

453 59 101
                                    

"merhaba! bugün erkek arkadaşımla birlikte minecraft oynayacağız. tek fark; o beni avladığı zaman oyun sona erecek. neyse ki yavaş biri." ağzı garip bir açıyla açıldı ve seslice güldü. "videoyu beğenmeyi unutmayın ve bize fikirlerinizi sunmaktan çekinmeyin. ayrıca youtube bazen önceden abone olsanız bile sonrasında aboneliği geri çekebiliyor, bu yüzden ikinci kez kontrol etmekte fayda var!"

"başlayabilir miyiz?" kulaklığından boğuk bir ses geldi.

"evet, evet. hadi başlayalım!" yeniden güldü ve mouseda olan elini kıpırdattı. oyuna giriş yaparken konuşmaya devam etti. "bugün nedense oynamak için daha istekli gibisin." alay edercesine söyledi.

"öyleyim. sonunda beni creeperlarla dolu bir çukurda bırakmanın intikamını alabileceğim."

"yanlışlıkla olduğunu söylemiştim."

"geri döndüğümde karşımda bir enderman vardı."

jeongguk gözlerini devirdi ve mırıldandı. "bu benim suçum mu ki.."

sesini daha da kalınlaştırıp gerilim filmlerindeki seri katiller gibi konuştu yoongi. "evet ve ben intikam istiyorum. dehşet, vahşet, kan, çığlıklar."

"o kadar kolay olmayacak." diyerek sırıttı ve kameraya kısaca göz attı. "oyunda ne kadar yavaş olduğunu herkes biliyor." dalga geçti.

önünde yüklenen gökyüzü ve çimenlere baktı, uzun zaman öncesinden alıştığı bir görüntüydü. açık konuşmak gerekirse bazen bu manzara ruh halinin düzelmesini bile sağlıyordu.

birkaç saniye sonrasında yoongi'nin karakteri de kendi karakterinden birkaç metre ötede ortaya çıktı.

"seni yakaladığımda da bu sözlerini hatırlarsın umarım." dedi tehdit edercesine. "millet, bu akşam tavşan güveci yiyeceğiz." yoongi sinsi sinsi gülerek cümlesini bitirdiğinde güldü jeongguk.

ileride gördüğü ağaçlık alana dalıp biraz odun topladı. yoongi de, alfa oyunbozan olarak, arkasından geldi ve ona vurdu. kaşları bir kez olsun çatılmazken güzelce güldü jeongguk, sonra da yoongi'ye geri vurdu.

"daha başlamadık. ben kaçacağım önce, bekle biraz." gülmesini zar zor bastırdığı sırada söyledi. derin bir nefes aldı. "otuza kadar yavaşça say, ben de gideceğim."

"otuz çok fazla, ya bir portal bulup gidersen? veya bir mağaranın derinliklerine saklanırsan?" diye mızmızlandı yoongi.

"otuza kadar say." jeongguk'un sesi katıydı.

"tamam."

yoongi saymaya başladığı zaman karakterini öne ilerleterek ormanın içine iyice girdi jeongguk. tümseklerin oluştuğu yerde iki tane tavuk gördü ve güldü. ikisini de öldürüp yoluna devam etti.

envantere girerek çalışma masası hazırladı ve yere bıraktı. çalışma masasını açtı, topladığı odunlardan ahşap kalas yaptı. ahşap kalasları aldıktan sonra onlardan çubuk oluşturdu. aynı işlemi azıcık daha odun toplayarak tekrarladı ve daha çok çubuk elde etti. geriye kalan ahşap kalasların birazını tekne için kullandı  diğerlerini de sakladı. işi bittiğinde çalışma masasından çıktı ve koştu. kömür bulmalıydı.

orman arkasında kalıncaya dek koşmayı sürdürdüğü sırada domuz ve inek eti de kazanmıştı.

üç metre ötesindeki küçük köye girdi ve evleri dolaşmaya başladı. bulduğu sandıklardaki eşyaları kaptı, envanterine ekledi ve çalışma masasını kullanarak ilerde lazım olabilecek araçlar oluşturdu. neredeyse beş dakikası böyle geçmişti ve ilginçtir ki yoongi'nin sesini yirmi dörtten sonra duymamıştı. birdenbire susmuştu.

minecraft, but my boyfriend is hunting meDonde viven las historias. Descúbrelo ahora