Bölüm:5

14.1K 633 99
                                    

ASRIN'DAN

Bu kadını kaçırırken bu denli başıma bela olacağını elbette ki bilmiyordum. Yani kim kaçırdığı insanın Hayal gibi birisi çıkmasını tahmin edebilirdi ki. Anlaşılan küçük hanım sandığımdan daha cesaretliydi. O odadan bir çık bakalım, ben sana neler yapıyorum. Hem ukala hem de cesaretli, bir de inadı yok mu insanı delirtiyor.

Dağ evinde yaptıklarıyla zaten ona karşı kurduğum tüm kalıpları yıkmayı başarmıştı, sonuçta kim kaçırıldığı evde, kendisini kaçıran insanlara silah çekmeye cesaret edebilirdi ki. Aslında hayatta her şeye alışık birisiydim. İnsanların yapacakları hamleler beni kolay kolay şaşırtmaz ama daha o gün kaçırdığım kadının arkadaşlarıma silah çekmesi beni bile şaşırtmıştı. Hayal işte, ne yapacağı belli de olmuyor, deli.

Akşam yemeğinde sinirle odasına çıkmış ve saat şuan gece yarısı olmasına rağmen hala odadan başını çıkarmamıştı. Bu benim işime gelse de öte yandan biraz tedirgin hissetmeme sebep oluyordu. O manyak her an bu evi ateşe verebilecek kapasiteye sahip birisiydi.   O tımarhaneye neden gittiğini bilmiyordum, aslında önemli de değildi. En fazla ilgi almak için gitmiştir.  O kadından daha fazlasını beklemiyorum.

Bulunduğum pencereyi açıp temiz havayı içime çektim. Bu görev sandığımdan daha uzun sürecekti, en azından benim için. Eminim burada kalacağı süre boyunca yıllara bedel bir yaşlanma yaşayacağım.

" yerinde dursana be, sen benim çarşafımsın sana ne diyorsa onu yapman gerek"

Duyduğum seslerle gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım... Şimdi de çarşaflarla kavga ediyor, az önce de duvarlara kızıyordu. Gerçekten normal bir kadın değil. Ne yazık ki tavan arasının camı ve benim odamın camı arasında pek bir mesafe yok, yani kendi kendine ne konuşursa konuşsun buradan da duyabiliyorum.

"o arsız bile daha iyi anlıyor beni, ve siz çarşaflar utanın çünkü o adamdan daha kıtsınız!!"

Sinirle tekrar çarşaflarına bağırmaya devam etti. Bazen adımı gerçekten bilmiyor mu yoksa bile isteye mi yanlış söylüyor merak ediyorum. Kendini inatçı zannediyordu ancak benim yanımda onun inadı pekte fayda sağlamıyordu. İki ihtimal vardı, ya ben onu yola getirecektim, ya da o beni yoldan çıkartacaktı ve bugün gözlerinden gördüğüm kadarıyla söylüyorum ki, ikimizin de bu savaşta pes etmeye pek niyeti yoktu.  Camı kapatıp yorucu bir günün daha sona ermesinin verdiği mutlulukla yatağa uzandım ve gözlerimi kapattım. İçim son derece rahattı, Hayal bugün ona yaptıklarımdan sonra o odadan çıkmaya cesaret edemezdi.

...

"iki deli bir araya gelmemeliydik, belki de birbirimizi deşmemeliydik!!"

Garip ama birinin yardım çığlığı attığını duyuyorum. Uykumda olmama rağmen, bu ses öyle yüksek bir çığlık ki uykumu bile bölüyor. Gözlerimi yavaşça araladığımda beynim yardım çığlıklarının içindeki mantıklı birkaç kelimeyi daha seçebiliyor hale gelmişti.

"seni çöpe atacağım, poşete yazık!!"

Çöp? Poşet?, yo yo, bu bir yardım çığlığı değil... Sanki şey gibi, şarkı. Tabi eğer şarkıya hakaret etmeye çalışıyorsa bu şahane esere şarkı diyebiliriz. Yatakta yavaşça doğrulup birkaç kez kendime gelmek için yüzümü ovuşturdum. Ciddi ciddi kimdi sabah sabah bağıran bu deli?... Deli... Tabi ya, Hayal. Hızla Komodinin üzerindeki telefonu alıp saate baktım, 06:40. Bu manyak ciddi miydi sabahın köründe ne diye yardım çığlıkları atar gibi saçma sapan şarkılar söylüyordu ki. Bakışlarımı tavana çevirip derin bir nefes aldım ve sakinleşmeye çalıştım. Bu sefer o kadını öldürmemek için büyük bir çaba sarf etmem gerekecek. Hızla yataktan kalkıp önce banyoya uğradım. Yüzüme soğuk suyu birkaç kez çarptıktan sonra aynadaki yansımama baktım...

Tut-saklaWhere stories live. Discover now