Sherlock bu kadının kim olduğunu çok merak ediyordu. Tek bildiği şey adının Müge olduğu ve zeki olduğu!
Watson: Niye dondun kaldın? Hala kadına bakıyorsun.
Sherlock: Hiç hissetmediğim kadar iyi hissediyorum ama bu acıtıyor da... Ne olduğunu tam anlayamıyorum.
Watson: Uuuuuu sen aşık olmuşsun. Dermanı olmayan bir hastalıktır bu.
Sherlock: Sen doktorsun bi sırtıma bakıp muayne etsene.
Watson: Ha ha çok komik. Ben de evliyim biliyorsun o yüzden biliyorum.
Sherlock: Güzel mi? Yani aşık olmak.
Watson: Duruma göre değişir. Gel bu kadını bulalım istersen.
Sherlock: Büyütecimi de alalım öyle gidelim.
Watson: Tamam.
A tv sütüdyosuna giderler
Müge Anlı: Rıza Bey şu hayırsızı da götürün. Ay bir günde kırk bir tane suçluyu açığa çıkardım!
Sherlock: Kırk bir kere Maşallah o zaman.
Müge Anlı: Siz kimdiniz?
Sherlock: Be-beni tanımıyor musunuz?!
Müge Anlı: Siz Sherlock Holmes musunuz?!
Sherlock: Ehe evet ben Sherlock.
Müge Anlı: Sen hangi yüzle buradasın ya! Ölmedin mi sen?! Ölmüş gibi yapıp suç mu işledin ne halt yedin?!
Watson: Ne alaka aq!
Sherlock: Yazar ikimizinde aynı zamanda yaşamamızı istedi yoksa bizi shipleyemez.
Yazar: Evet yoksa sizi shipleyemem.
Müge Anlı: Hııı... O zaman yan sütüdyoda Esra Erol var gel orada çay içelim.
Sherlock: Oluuur. Watson sen de git istersen canın sıkılmasın.
Watson: Ay Sherlock beni düşünür müymüş! Ay kıyamam. Gidiyorum ben!
Müge Anlı: Nesi var bunun ya?!
Sherlock: Amaan boş ver! Ama ben İngiliz çayı içerim he.
Müge Anlı: Bulursan içersin.
