Bölüm 18

1.6K 151 34
                                    


Band of Horses-
No one's gonna love you

Güneş ışığı Yibo'yu uyandırdı. Zhan yanında huzurla uyuyordu. Onun güzel yüzü Yibo'yu hayrete düşürdü. Tamamlanmış hissetti. Bu şimdi ve sonra hissettiği en mutlu andı. Denedi ancak bundan daha mutlu bir anı hatırlayamadı. Dün gece Zhan onun olmuştu, gerçekten ve tamamen. Yibo onu o kadar çok seviyordu ki göğsü sıkışıyordu ya da belki kalbi patlamaya hazırdı.

Ama zaman geçiyor ve onun gelecek hakkında düşünmesi gerekiyordu. Zhan Çine döndükten sonra o ne yapacaktı? Henüz dönmeyi istemiyordu. Bu babasına karşı yenilgiyi kabul etmek gibiydi. Ama Zhan ondan isterse onunla dönerdi. Onu sevdiği sürece önemli değildi. Her şey onun içindi.

Zhan uyanmaya başladı. Gözlerini açtı ve ona sevgi dolu gözlerle bakan Yibo'yu gördü. Onları çok net görebiliyordu, izlemek neredeyse acı vericiydi. Yibo'nun yanında kalmasını her şeyden çok istiyordu. Ancak kendi isteklerinin onu nasıl etkileyeceğinden çok korkuyordu. O an için bu düşünceleri zihninin gerisine itti ve onun varlığının tadını çıkardı. Dün geceki aktivitelerinden sonra vücudundaki acıyı hissedebiliyordu. Yataktan kalkmaya çalıştı ama Yibo ona geri yatmasını ve onu beklemesini söyledi. Banyoya gidip tıpkı Zhan'ın ona önceden yaptığı gibi sıcak bir banyo hazırlayıp geri döndü.

Zhan tatlıca gülümsedi. Yibo'nun ona karşı olan davranışları onu çok etkilemişti. Zhan en sonunda banyo yapabildi ve vücudu rahatlamış hissetti. Yibo günün geri kalanında onu narin bir bebek gibi şımarttı. Hatta onu besledi bile!

O gece Yibo yine Zhan'ın yanına gitti. Bu sefer önceki gece Zhan'ın ona yaptığı gibi onu sürmek istedi. O hafta onlar farketmeden çok çabuk geçip gitti. Tutku dolu geceler ve tembel sabahlar zamanı onlara unutturmuştu.

Zhan en sonunda Seungjoo'nun ona verdiği kartı hatırlamıştı. Eline aldığında parmaklarını yakıyormuş gibi hissetti. Telefonu aldı ve numarayı tuşladı. Ertesi gün buluşmak konusunda anlaştılar, ikisi de bunu Yibo'dan saklama konusunda anlaştıkları için Seungjoo ona araba gönderecekti.

Zhan'ın endişelendiği bir diğer konu iş görüşmelerinin neredeyse bitmesiydi. Her şey kolayca ilerlemiş böylece işleri planlanandan erken bitmişti. Yubin ona Çin'e dönmesi için ısrar ediyordu. Yani Yibo ile geri dönmek için hızlı hareket etmesi gerekiyordu.

Görüşme günü sonunda geldi, Zhan Yibo'ya yeni iş olanaklarını keşfetmek için yeni insanlarla görüşmeye gittiğini söyledi, böylece Yibo olanlardan habersiz bir şekilde evde kaldı. Seungjoo'nun gönderdiği sürücü planlandığı gibi vaktinde geldi.

Zhan kalbinde endişeyle  Seungjoo'nun ofisine vardı. Yibo'nun arkadaşının onlar için bela çıkarmasından korkuyordu. Seungjoo'nun aklımda ne olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.

Gençliğine rağmen kendini aşan bir iş adamıydı. Onu kibarca selamladı, ona bir koltuk ve içecek teklif etti. Zhan ağzının kuruduğunu hissetmesine rağmen reddetti. Birbirlerine endişeyle baktılar ve birbirlerini dikkatle tarttılar. Sonunda Seungjoo sessizliği bozdu.

"Mr. Xiao, aradığınız ve buraya geldiğiniz için teşekkürler." diye başladı. " Eminim hakkında konuşmak zorunda olduğumuz şeyi merak ediyorsunuzdur."

"Yibo." diye cevapladı Zhan.

"Kesinlikle."

"Yibo'ya ne olmuş?" sordu Zhan.

"Ona ne oldu, Mr. Xiao?"diye sorguladı Seungjoo, merakla.

" Neyden bahsettiğinizi bilm... " Zhan cevaplamayı denedi, ama aniden Seungjoo onu böldü.

Rᥱᥒt | YιzhᥲᥒDonde viven las historias. Descúbrelo ahora