7 / Final

1.8K 165 139
                                    

Harry sabahtan beri yüzünden silinmeyen sırıtmasıyla kızlar yatakhanesine çıkan merdivenlerin önünde durdu.

Ellerinde tuttuğu sıcak kahve bardakları parmak uçlarını yakıyordu.

"Hey, Lavender!" aşağı inmekte olan kızın önüne geçti masumca gülümseyerek. "Nasılsın?"

"İyiyim?" dedi genç kız kaşları şüpheyle çatılırken, Potter'ın onunla konuşmasına pek alışık değildi "Ron'u arıyordum."

"Büyük salonda." dedi hızlıca "Gitmeden-" tekrar kızın önüne geçti "Beni Hermione'nin odasına götürür müsün? Yarınki sınav için beni çalıştıracağına söz vermişti."

"Hermione? Sana ders çalıştıracak?" alaylı bir ifadeyle gülerken göz devirdi "En son sana bir şeyler anlatmaya çalışırken sinir krizi geçirdiğini hatırlıyorum da."

"Sadece-" derken dişlerini sıktığı için gülümseyerek nazik olmaya çalıştı "Odaya çıkmam için.. Yani şey biliyorsun-

" Evet, yasak. "

" Hadi ama Lavender, onunla konuşmam gerek. "

"Her neyse," genç kız saçlarını toplarken bir yandan da basamakları tırmanmaya başladı "Gel hadi" dedi dişlerinin arasında tuttuğu toka yüzünden güçlükle.

Harry, kızı takip ederken sol elindeki bardak sarsıldığı için kahve tenini yakmıştı. İçinden sessizce söverken Lavender bir kapının önünde durdu.

Saçlarını toplamayı bitirip sonunda ellerini cübbesinin içine soktu. "Kimseye görünmezsen iyi olur, zaten oda arkadaşları dışarıda."

"Teşekkür ederim."

Lavender yanından geçmek üzereyken onu tekrar durdurdu "Ee şey, kapıyı tıklatır mısın?" dolu ellerini işaret etti.

Kız derin bir nefes alırken tekrar kapının önüne geldi ve bıkkın bir ifadeyle kapıyı tıklattı. "Hermione? İçerde misin?"

"Evet." dedi içerden gelen kısık bir ses.

Lavender kapıyı hafifçe araladığında, Harry hızla içeri dalmış ve çoktan birkaç adım ilerlemişti.

Parlak yeşil gözleri arkası dönük halde çalışma masasında oturan kızı bulduğunda gülümsedi.

Hermione, kabarık saçlarındaki topuzuna asasını sıkıştırmıştı. Birkaç bukle yüzüne dökülürken başını kitabından hiç kaldırmadı.

Derslere girmediği için üzerinde hala pijamaları vardı. Beyaz bol bir tişört ve koyu mavi kısa bir şort. Ayaklarında biraz uzun, renkli çorapları ve kucağında oturan tüylü kedisi Crookshanks.

"Hermione? Potter seninle ders çalışacakmış." dedi Lavender kapıyı yavaşça kapatırken "Şimdiden, Merlin Ruhunu huzura erdirsin."

Genç kız, Harry'nin ismini duymasıyla başını o kadar hızla yana çevirmişti ki boynu acımıştı.

Harry'le göz göze geldiklerinde, oğlanın yüzündeki aptal gülümseme kızı çileden çıkarmıştı. Sinirle kaşlarını çattı.

Lavender'in çoktan kapıyı kapatıp gittiğini ve tek kaldıklarını fark edince tüm vücudu titremeye başlamıştı.

Hermione, tekrar masaya döndü ve bakışlarını kitabına eğdi. "Buraya giremezsin Harry. Dışarı çık."

Potter kızın bu haline gülerken biraz daha yaklaşıp kahve bardaklarını masaya bıraktığında, Hermione sert bakışlarını kitaptan çekip oğlana çevirdi.

"Harry burad-

"Beni engellemeseydin, kahve içmeye geldiğimi zaten bilirdin." Harry gülümseyerek yan taraftan bir sandalye çekti ve kızın hemen yanına oturdu.

"Defol." Hermione kitaba bakmayı sürdürüyordu. Çünkü eğer yanakları pembeleştiyse bunun gözükmesi hiç iyi olmazdı.

Harry dirseğini masaya yaslayıp elini çenesinin altına yerleştirdi. "Beni burada istemiyor musun yoksa?" dedi içindeki tüm piçliği yansıtan bir tonda

"Hayır."

Kızın önüne düşen bukleyi parmağına doladığında Hermione eline vurdu. "Neden ama? Ne istiyorsun diye sorduğumda 'seni' demiştin diye hatırlıyorum."

Hermione önündeki kitabı hızla kapatıp, sertçe Harry'nin kafasına geçirdi. "Senden nefret ediyorum James!"

Harry darbe alan başını kaşırken yüzünü ekşitti. "Sahi mi?"

"Defol git dedim! Bana bakıp durma, sinirimi bozuyorsun!"

"Ah, o mesajları atan kız beni asla kovmazdı. Elinden gelenin en iyisi bu mu?" başına geçirilen kitabı işaret etti.

Hermione bu kez sinirle masadan kalktığında zavallı kedi kucağından düşmüştü.

Oğlanı gömleğinin kolundan çekiştirerek ayağa kaldırdı ve itelemeye başladı."Git dedim."

Harry birkaç saniye için kızın istediğini yapmasına izin verse de sonunda dayanamayıp beline sıkıca sarıldı ve onu kendine çekti.

Hermione hala debelenmeyi bırakmamış olsa da yüzleri çok yakın olduğu için aşağı bakıyordu.

"Bırak beni seni aptal."

"Yoksa?"

"Yoksa, küçük bir lanetle bırakmanı sağlarım."

Harry çapkınca gülerken kızın yüzüne doğru eğilip dudaklarına baktı. "Yapamazsın."

"Yaparım!"

Burnunu kızın burnuna hafifçe sürttüğünde, Hermione'nin kalbi yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı.

"Yapamazsın Mione." diye fısıldadı.

Kız bu kez cevap veremedi. Kulaklarının uğultusu ve kalbinin atışı dengesini bozuyordu.

"Harry-

"Seni seviyorum." alnını kızın yüzüne yasladı.

Hermione, bir şeyler söylemek için dudaklarını şaşkınca aralasa da konuşamadı.

Harry kızın kulağına eğilip devam etti. "Seni seviyorum ve artık benden köşe bucak kaçmandan yoruldum."

Ellerini Hermione'nin yanaklarına yerleştirip gözlerine bakmayı kesmeden dudaklarını yaklaştırdı.

Kısacık ve yumuşak bir öpücüğün ardından tekrar gülümsedi.

"Artık beni kovmaktan vazgeçtiysen, şu kahveleri içebilir miyiz?"


****

Son.

KUZGUN // HARMİONE TEXTİNG Where stories live. Discover now