"sadece sarhoşken yatağa çağıran bir adam"

461 86 14
                                    

►  I Hate Everything About You - Three Days Grace

Ups! Gambar ini tidak mengikuti Pedoman Konten kami. Untuk melanjutkan publikasi, hapuslah gambar ini atau unggah gambar lain.

►  I Hate Everything About You - Three Days Grace

"Vay canına." diyor Jungkook. Öğlen arasında, dışarıda oturuyoruz. Bugün hava biraz daha sıcak. "Gerçekten sende şeytan tüyü var."

"Doğrudur." diyorum gülerek. Ardından da cebimden bir sigara çıkarıp yakıyorum. Bugünki ilk sigaram. Bir nefes çekip dumanı yavaşça dışarı üflüyorum. "Kim Taehyung seni geri istiyor."

"Hayır sadece kendine yediremiyor. Hiç terk edilen olmamış, terk eden olmuş."

"Onu bu kadar sevmene rağmen nasıl böyle davranıyorsun, aklım almıyor."

"Sevgi her şey değil." diyorum. Doğru, sevgilimdi ancak bana sevildiğimi hissetmiyordu. "Son bir aydır yokmuşum gibi davranıyor."

Elimi destek almak için çime yaslıyorum. Önümüzden öğrenciler geçip gidiyorlar. Bileğim hala ağrıyor. Belli etmemeye çalışıyorum ancak canım yanıyor. Sigaram bitmek üzereyken Taehyung'u görüyorum. Yanımıza doğru geliyor. Göz deviriyorum ve Jungkook'a çeviriyorum bakışlarımı. Telefonuyla ilgileniyor. Birkaç adım sonra Taehyung yanımıza varıyor. Bir şey demesine izin vermeden lafı devralıyorum. "Seni görmek istemediğimi sö-" Lafımı bölerek elindeki şeyi avcuma bırakıyor. "Sahada unutmuşsun." Sonra da çekip gidiyor. Şaşırıyorum, gerçekten benimle konuşmuyor. Pes etmiş, uğraşmak istemiyor benimle. Yeni birisini bulacak kendine, beni gerçekten sevmiyor.

"Ne iş?" diyor Jungkook. Büyük gözlerini sanki daha da mümkün gibi açmıyor ve elime bakıyor. "Sahada unutmuş olmalıyım ." diye mırıldanıyorum. Benimle konuşmaya çalışmadan uzaklaşması canımı sıkıyor. Peki neden?

Saatime bakıyorum, dersim başlamak üzere. Sigaramı söndürüyorum ve ayağa kalkıyorum. Jungkook benimle ilgilenmiyor. Muhtemelen numarasını aldığı bir kızla yazışıyor. "Gidiyorum."

"Görüşürüz." diyor, bana bakmıyor. Binaya yürürken bilekliğimi koluma geri takıyorum. Yokluğunu hissetmemişim geçen zamanda. Garip, o bileklik olmadan eksiğim çünkü.

Üst kata çıkıyorum, insanlar etrafta gezinip duruyorlar. Dersim amfide, oraya ilerliyorum. Kapıyı açarak içeri giriyorum, kalabalık değil. Henüz herkes gelmemiş. Arka taraflarda bir yer seçip oturuyorum. Bilgisayarımı açıyorum. Yorgunum. İçerisi kalabalıklaşmaya başlıyor. Kim Taehyung ile göz göze geliyorum. O da bu dersi alıyor. Biraz ileride, birkaç sıra altımda oturuyor. Bakışlarını benden çekmiyor. İkimiz de ayrılığın suçunu birbirimize yıkıyoruz, ikimiz de birbirimizin konuşmasına izin vermiyoruz. Beni geri istiyor. Onu geri istiyorum. Ama bu şekilde değil. Bu durumda değil.

Ders başlıyor, Taehyung önüne dönüyor. Sırtına bakıyorum. Üzgünüm, çok. Bu ayrılık bana ağır geliyor. Üstelik hiç sevilmemiş bir adamken.

-


"Hyung ondan ayrılan benim." diyorum. "Ama gerçekten çok kötü hissediyorum."

"Doğru olanı yaptın Jimin." diyor Yoongi hyung. Onu oyalıyorum muhtemelen. Odasına daldığımda gitar çalıyordu ama ben onu dertlerimle boğmak üzereyim. "Taehyung'u tanıyorum. Soğuktur, içine kapanıktır. Seni sevip sevmediğine gelince... Bence seni seviyor, Jimin. Sevmese, sana böyle bakmazdı."

"Emin olamıyorum."

"O zaman neden hala onu düşünüp duruyorsun? Daha geçen hafta sinirinden onun adını bile duymak istemiyordun."

"Hala sinirliyim, hyung. Ama sanırım gerçekle yüz yüze geldim. Bir ilişkiyi yürütmek için elimden geleni yaptım. Tanrı aşkına, iki ay boyunca aramızdan su sızmazken bir anda nasıl bu hale geldik aklım almıyor."

Gitarını elinden bırakıyor. Parmaklarının uçlarını ovuşturuyor. Teller acıtmış olmalı."Seni sevse bile, sana sevildiğini hissettiren biriyle olmalısın Jimin. Seni sadece sarhoşken yatağa çağıran bir adamla değil."

"Tek isteyen o değildi, hyung. İstemesem yanına gitmezdim. Beni sevmese yanına da çağırmazdı. Sürekli... Sevişmiyorduk. Bazen çok sakin geçiyordu gecelerimiz ama içiyor, hyung. İçiyor ve yaşananları hatırlamamasından korkuyorum."

"Birkaç gün önce öyle demiyordun ve tüm suçu ona atıyordun... Ayrılıkların evreleri olduğu doğru demek. Şimdi kendini suçlama evresindesin."

"Sinirden gözüm kararınca kimsenin gözünün yaşına bakmıyorum, biliyorsun. Bundan da nefret ediyorum."

Yoongi hyunga sarılıyorum. Bunu çok sık yapmam. Karşılık veriyor, kollarını etrafıma sarıyor. Omzuna yaslıyorum kafamı, eli saçlarımı okşuyor. Liseden beri arkadaşız, beni anlıyor. Kötü bir arkadaş değil, acı çekmemden zevk almıyor. Sadece benim için en iyisini istiyor. Kaşındaki piercinge dokunuyorum. Bundan hoşlanmaz. "Acıtıyor mu?" diye soruyorum. Başını iki yana sallıyor. Bu kadar duygusallık ona fazla, kollarımı ondan çekiyorum. İşinden alıkoymak istemiyorum, odasından çıkıyorum.

Ceketimi alıyorum, hava soğuk. Yoongi hyunga haber veriyorum, benimle gelmiyor. Dışarı çıkıyorum ve marketten birkaç kutu bira alıyorum. Uzak olsa da yürüyerek kayalıklara varıyorum. Bir tanesinin üstüne çıkıp oturuyorum. Taehyung buraya sıkça gelir. İçimde bir yerlerde burada olmasını istiyorum. Hayır, burada değil. Sikeyim, birbirimizi hiç anlayamıyoruz.

burn now Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang