5.Bölüm

296 17 5
                                    

    Yüzünün yarısı siyah kumaş parçasıyla örtülü adam yerde topuklarından sesler çıkararak yürüyordu. Kibum sessizliğini bozmadan yanına yaklaşmakta olan esmer adama baktı. Elleri bağlı olduğu için hareket ettiremiyordu ve uyuşmasına sebep oluyordu ellerindeki ip. Ayaklarıda elleriyle aynı kaderi paylaşıyordu. Çığlık atmayı denedi ama sesi camın kenarında vızıldayan sinek kadar çıkabilmişti. Yanına yaklaşmakta olan adama tekrar baktığında sağ elinde ip vardı. İpin yarısını yerde sürüyerek geliyordu. Birkaç sinir bozucu adım sesinden sonra ensesinde titremesine sebep olcak bir ürperti hissetti. Yavaş yavaş ayak bileğini saran ipe engel olamıyordu. Belkide engel olmak istemiyordu. İp bileğinde gevşek bir şekilde dururken esmer adam kendi sağ el bileğine çizik attı ve yere damlamakta olan kandan bırazını alıp Kibum'un yüzünde anlamsız şeyler çizmeye başladı.

     Ensesinde soğukluk hissetti. Sıcak vücuduna temas eden metal parçası Kibum'un titremesine sebep olmuştu. Korktuğundan değildi. Zerre kadar korkmuyordu. Vücudunda hissetiği soğukluğa karşı sadece verdiği tepkiydi.

    Esmer adam yavaşca Kibum'un beyaz tenine dayadı kılıca benzeyen bıçağı. Yavaş yavaş beyaz ve pürüsüz dokuyu aşıyordu bıçak. Kibum arkasında duran adamın göremeyeceğini bilmesine rağmen gülümsedi. İçten ve masum bir gülümsemeydi. Kibum boynundan damlayan kan damlalarının pürüzsüz teninde çizdiği çizgiyi hissedebiliyordu. Kan damlaları yere damladığı sırada birkaç kez 'şıp' sesi duydu.

     Kibum gözlerini açtığında karşısında kocaman gözlerle ona bakan genci gördü. Elini boynuna götürdü ve hiçbirşey şey yoktu. Hiçbirşey. Tek bir çizik bile. Elinde boş su bardağı vardı Taemin'in. Yüzündeki ıslaklığı açıklıyordu bu.

"Hyung, iyi misin?"

"E-evet iyiyim. Sen nası geldin buraya?"

"Beraber geldik ya" Taemin'in yüzü şaşkın bir o kadarda sevimli bir ifadeyle Kibum'a tıpkı süte bakan kedi gibi bakıyordu.

"Taemin, ben duş alsam iyi olacak." Taemin başını sallayarak onayladı.

     Kibum rüyanın etkisinden çıkamamıştı. Ilık su damlacıklarının bir nebze rahatlatacağını düşündü ama yanılmıştı. Nefesi kesiliyordu adeta. Çok gerçekçiydi rüyası. Düşünmekten kendini alamıyordu.

    Jelibon kokulu duş jeline uzanırken yerde suyla karışmış kan birikintisini gördü. Gözünü tekrar açıp kapattığında yok olmuştu. Neden hepsi benim başıma geliyor diye bi soru sormuştu Kibum'a iç sesi sanki. Bu sorunun cevabını ne Kibum ne de sevgili iç ses biliyordu. Sessizce kendi kendine söylendikten sonra beyaz tenindeki köpükleri durulayıp bornozunu giydi. Rutin bakımlarınıda yaptıktan sonra üstüne yırtık kot şortunu ve anime karekterlerinin olduğu beyaz v yaka tişörtünü giydi.

   

     Taemin'e seslenmeden önce onun nası evine geldiğini düşünmeye başladı. Gerçekçi kabusu, duşta bir anlık gördüğü kan ve cinayetler düşünmesine izin vermeden Kibum'un zihnine müdahale etti.

      Okuldan eve dönerken Taemin'le beraber orman yolundan gitmeye karar verdi. Yolun yarısından fazlasına uzanmış olan meşe ağacının en üst dalında asılı duran biri vardı. Herşey aynı. Yarı çıplak vücut, yüzündeki çizgiler, sağ bileğindeki ip, yarısı gövdeden ayrılmış kafa.. Polisler ne işe yarıyordu. Aslında polislerden çok Kibum önemsiyordu. Hatta herkesten çok. O kadar şeye herkes gibi seyirci kalmayacaktı tabiki. Birinin birşeyler yapması gerekiyordu. O kişi kendisiydi.

-BLACK EYES-Where stories live. Discover now