16.Bölüm ( Harun bey sen çok yaşa )

830 27 4
                                    

Şebnemin Ağzından;

Selim sinirden dudaklarıma bastırıyordu ben çekilmeye başladıkça o daha da sert öpüyordu dayanamadım karşılık verdim şu geldiğimiz noktaya bak sanki hiç sorunumuz yokmuş gibi bir de burda öpüşüyoruz selim hemşireler doktorlar görmesinler diye odada ki perdeyi aşağıya indirdi daha fazla ileri gitmeden zorla da olsa kendimi çektim nefes nefese konuşmaya başladım;

"selim böyle yaparak kendini affetiremezsin değil mi?"

"hoşuna gidiyor ama"

"yoo hiçte değil"

selim sırıtarak önüme gelen saçlarımı arkaya atarak konuşmaya başladı;

"karşılık veriyorsun"

ben de gülerek dudaklarımı dişledim gözlerim kocaman açılmıştı galiba haklıydı;

"doğru bildim değil mi?"

"evet zaten ben sana karşı koyamıyorum ki"

selim kafamı göğsüne koyarak saçlarıma öpücük konduruyordu;

"şebnem bu seçimi yapmak zorundaydım biliyorsun"

"tamam affettim zaten sensiz yaşayamacağımı bir kere daha anladım"

selimde öyle bir kahkaha attı ki yani şuan romantizin içine etti sinirlenmiştim açıkcası;

"neye gülüyorsun acaba selim?"

utandı yanakları kıpkırmızı oldu başını öne eğdi ve ayaklarıyla yere daire çizerek konuşmaya başladı;

"hem belki bir daha çocuk yaparız yani biz daha çok genciz"

bende selime bakarak gülmeye başlamıştım;

"yani olabilir"

kısık olan gözleri birden faltaşı gibi açılmaya başladı;

"gerçekten mi?"

"evet ama şimdi istemiyorum"

"hadi gel benle"

"nereye?"

"çocuk yapmaya"gülüyordu alllahım ya bu çocuk beni delirticek ama o kadar güzel gülüyordu ki neyse tamam kendine gel şaka demi bu yani şaka olmalı;

"fırsatçı" diyerek kolunu sıkmaya başladım

"şaka ya şaka"

"biliyordum zaten"

eline baktığtmda eli kanıyordu;

"selim gidelimde hemşirelerden biri eline pansuman yapsın"

gidiyordum ki selim beni durdurdu;

"senin bana pansuman yapmanı istiyorum senin tenin vücuduma değince ben capcanlı oluyorum"

Selimin Ağzından;

şebnemle şuan yoğun bakımdaydık şebnem ordaki yataklardan birine oturtturdu hemşireden sürekli bir şey isteyip duruyordu;

"hemşire bana ilk yardım çantasını verir misin?"

hemşire ilk yardım çantasını getirirken bir yandan da konuşuyordu;

"şebnem hanım ayağa kalkmamanız lazımdı"

"iyiyim ben ver bakalım"

"ben yapsaydım"

"yok sevgilim istedi ben yapıcam"

"peki tamam"

şebnem ve hemşire muhabbeti bittikten sonra şebnem ilk yardım çantasını açtı ve şoka uğradı herhalde hiç birisini bilmiyordu;

"bunlarda neki?"

"bak şu sargı bezi şu da batikon burda da yara kremleri var sevgilim"

"herşeyi de bil"

Şebnem batikonu pamukla elime sürdükten sonra kremi sürmeye başladı sonra üstüne sargı bezi sardı benim sevgilim hemşire olmalıydı;

"sen bence hemşire ol sevgilim"

şebnem kulağıma fısıldadı;

"bu sadece sana özel sevgilim sadece seni iyleştirebilirim hem ben seni her gün işyerinde görmek istiyorum yani ben bir CEO kadını olmalıyım"

"tamam ver bakalım bir öpücük"

şebnem yanağıma öpücük kondurdu ondan sonra el ele hastahaneden çıktık;

"nereye gidelim şebnemim?"

"ııımm şirkete"

"saçmalama hülyanın yüzünü mü görmek istiyorsun?"

"ikimiz bir olursak onla baş etmesini biliriz"

"doğru söylüyorsun"

Şebnemin Ağzından;

diyerek arabanın kapısını açtı yaklaşık bir 10 dakika sonra şirkete vardık merdivenlere çıktık sonra hülyayı gördük ıyy pis yılan;

"oo çifti kumrular barıştınız mı?"

"biz birbirimize hiç küsmedik küsemeyizde hadi şebnem buranın havası kaçtı"

"hadi SEVGİLİM gidelim"

sevgilim kelimesini bastırarak söylemiştim şuan zevkten dört köşe oluyordum selimin odasına girdiğimizde karşımızda harun bey bizi gülerek karşılıyordu birden ellerimizi bıraktık bıraktık ve birbirimizden uzaklaştık harun bey bize doğru geliyordu selimde korkuyla;

"gelme baba gelme"

"sakin ol oğlum noluyor burda? siz el elemi tutuştunuz ben mi yanlış anladım"

"yok baba doğru anladın gel şöyle sana herşeyi anlatıcam"

selim koltuğa oturarak anlatmaya başladı hafızasının geldiğini bir bebeğimiz olduğunu ama onu kaybettiğimizi hülyanın bize neler yaptıklarını hepsini anlattı;

"vay be ben dünya turundayken neler olmuş böyle ah çok sevindim hafızanın gelmesine ama keşke bebek yaşasaydı dede olacaktım ben demek hepsi hülya yüzünden hı? ben ona yapacağımı bilirim"

diyerek hızla odadan çıktık bizde ne yapacağını merak ederek peşinden gittik galiba hülyanın odasına geliyordu;

"aaa harun bey hoşgeldiniz"

"hoşbulduk hoşbuldukta sen nasıl böyle yaparsın oğlumun sevgilisi olduğu halde nasıl oğlumu ayartırsın hem ben dede olacaktım dede nasıl o çocuğu düşürürsün bütün bunları yaptıktan sonra seni burda tutmamı düşünüyorsun?"

"harun bey ben"

"çık dışarı kovuldun bundan sonra şebnem ve oğlum bu şirketin başına geçecekler hadi şimdi ikile"

ikimizide birbirimize bakarak gülümsüyorduk harun bey bize gülümseyerek odadan çıktı ;

"aynı şeyi düşünüyoruz değil mi?"

"evet sevgilim bundan sonra şirketi beraber çalıştırıcaz benden mutlusu yok"

diyerek bana sıkıca sarıldı artık beraberiz onu kaybetmeyi düşünmüyorum artık önümüzde hiçbir engel kalmadı HARUN BEY SEN ÇOK YAŞA!!

BÖLÜMÜN SONU

UNUTTUN MU SEVGİLİM?Where stories live. Discover now