ertesi gün
Onunla kalmam için o gece beni ikna ettiğini hatırlayarak uyandım. Bakışlarım kırmızı ve siyaha karmakarışık boyanmış duvarlarda gezinirken, onda durakladı. Sanırım uyuma alışkanlığı yüz üstü ve yastığa sarılır şekildeydi, yanağı gözüne doğru toplanmıştı bu yatışıyla. Dudakları o gibi aralık, saçları en az üzerindeki nevresim kadar dağınıktı.
Burası minicik bir odaydı, hatta bence oda demek için bin şahit gerekirdi çünkü ne camı vardı ne de ayağa kalkabileceğiniz, gezinebileceğiniz kadar genişti. Tam ortaya atılmış üst üste yorganlara, yatak; binlerce, hatta bence binden fazla manga ve çizgiromanlarla dolu buraya ise oda diyordunuz. Bence burası Japonya'daki kapsül otellere benziyordu; çok dar ve boğucuydu.
Ancak dün gece onunla, o yorgan ve manga cennetinin içinde uyumuştum. Bu yüzden gülümseyerek tişörtümü ve diğer eşyalarımı çevreden toparlayıp dışarı çıktım, çoktan gün aydığı için cama doğru kollarımı havaya açarak esnedim. Bu esnada bacaklarım çoktan soğuktan donmuştu bile, bu yüzden hemen pantolonumu giyerken tuvalete gitmek için aceleci adımlarla yürüdüm.
Ne beklediğimi bilmiyorum, köhne bir fabrikanın tuvaletinde fareler falan bekliyordum belki de, ancak gördüğüm şey bu hayatta gördüğüm en güzel tuvaletti. Duşakabini, küvet şeklinde derindi ve gri fayanslar duvar boyunca uzanıyordu, ışıklandırma sistemiyle daha da parlıyordu. Hızlıca yüzümü, gözümü yıkarken kenarındaki diş macunundan biraz ağzıma sıkıp aynanın önündeki telefondan saate baktım. Aslında bir saatten daha fazla zamanımız vardı, yani bu zaman dilimine bir duş sıkıştırabilirdim bence.
Evde alıp alamayacağım belli değildi ve temizlenmem de şarttı. Bu yüzden suyu açarken etrafa ufak bir göz daha attım. Dolabın içinde gerçekten iki tane havlu ve şampuanları bulunca onları da küvetin kenarındaki boşluklara yerleştirip hızlıca soyunmaya koyuldum. Ama tam o sırada Sarp içeri tabiri caizse daldı.
Hiçbir şey demeden tek gözü kapalı bir şekilde küvet tıkacını gidere taktı, ardından klozetin başına geçip boxerını indirirken de bana bir şey demedi. Daha afyonu patlamamıştı anlaşılan.
"Günaydın!" Dedim tişörtümü başımdan çıkartıp zemine bırakırken.
"Günaydın yavru." Sesi işeme sesine karışmıştı, hemen ardından klozetin kapağını kapatıp sifonu çekti ve musluğun başına geçip ellerini yıkarken aynadan bana baktı. "Erkencisin. Alarmın çalmasına daha iki buçuk saat var." Omuz silkip küvete dolmaya başlayan suyu izledim.
"Uykucu biri sayılmam." Elimle suyu okşarken onun hazırlanmaya başladığını gördüm. Suyun içine bir şişeden bir şeyler dökerken bunca eşyayı nasıl bulduğunu merak ettim. Bu lüks banyo cidden çok güzeldi ve sanırım kısa duşumu evde almak zorunda kalacaktım. Küvette saatlerimi harcayamazdım.
"Neyse, ben hazırlanıp çıkarım. Sana şimdiden sıhhatler olsun." Kapıya yönelmişken beni dirseğimden yakalayıp geri çekti.
Mavileri benim kahvelerimle birleşti,"Bunu bizim için hazırladım, Akın." Sesi yeni uyandığı için boğuk, yüzü ise şişikti.
"Bizim için mi?" Dedim ciddi ciddi anlamayarak.
"Beraber duş alırız diye düşünmüştüm." Ne olduğumuz aklıma geldiğinde kaşlarımı çattım.
"Sabah sabah seks yapmak mı istiyorsun amk?" Boxerına bir göz attım, gayet uyuyordu.
"Hayır gerizekalı beyinsiz, seninle banyo yapmak istiyorum." Elleri öfkeyle omuzlarıma tutundu ve beni küvete doğru zorla ilerletti.
YOU ARE READING
rolling in the deep |boyslove|
Teen Fiction[Tamamlandı.] her şeye sahip olabilirdik, ama şimdi sadece, dibe vuruyoruz... |sarp&akın| uyarı: bu hikaye animosity hikayesinin yan karakterlerinin kısa hikayesidir. bağımsız okunabilir. ancak animosity spoiler'ları içerir, ilk önce onun okunması ö...