Feu

18 4 11
                                    

Rüya sık sık görmem. Gördüğümde de annemle babamı görüyorum. Başka hiç bir şey görmüyorum. Bir gün Apollo'yu görmek isterdim.

Sürekli düşünüyorum. Apollo benim en yakınım. Benim arkadaşım. Fakat kalbim onu düşününce hızlı atmaya ve aklımı karıştırmaya başlıyo. İçim ısınıyor. Erkekle erkek sevgili olamaz mıydı? Karşımda gördüğüm iki kız el ele tutuşuyordu. Kan bağları olmadığı kesin. Başka bi yönden de bir erkek diğer erkeğin omzuna kolunu atmış gülüşüyorlardı. Sanırım böyle gizliyorlar. Ama hayır! Apollo'ya ihanet edemem. O benim sadece arkadaşım. Beni gerçeklikten alıkoyan ve yaralarımın iyileşmesinde büyük katkı sağlayan kişi. Hem oda bana "kardeş" gözüyle baktığına eminim. Yanağından öpmem ondan hoşlandığım anlamına gelmeyeceğine göre hayatına devam edebilirdi. Fakat Apollo'yu gerçekten görmek istiyorum. Umarım proje ödevini güzelce teslim edebilir.

Oturduğum bankta Feu ile insanları izliyorduk. Oldukça geniş bir meydandaydık. İlk başta ne yapmam gerekli? Okul? Serseri? İş? Okulda olmak eğlenceli fakat sıkıcıydı. Aptalların arasında dolanmak ve özellikle Apollo'yu görmeden günlerimi geçireceğim. Dayanabilirim sanırım. Fakat ilk ev kiralamam mı gerek? Bence almalıyım.

Sokakları gün ışığında gezmeye devam ettim. Okul zamanı olduğu için etrafta bu saatlerde gençler çok olmaz. Normal olarak. Acaba okula gidip kayıt mı yaptırsam? Yatakhanesi olan bir lise.

Aramaya devam ettim. Karşıma çıkan insanlara okul sordum. Kimisi cevap vermedi kimisi de bilmiyorum diyerek beni geçiştirdi. Karşımda yavaş yavaş yürüyen bir yaşlı hanımefendi vardı. Zorlandığına eminim. Yardım etmek için yanına gittim.

+Teyzeciğim yardım ister misin?

Kısık ve buruşuk olan gözleriyle bana baktı.

-Ah genç evlatlar kaldı mı böyle?

+Yani ne demek istiyorsunuz.

Boyu kısa olduğu için eğilmiştim ve koluna girmiştim. Elindeki bir kaç poşeti almıştım. Yavaş adımlarla ilerliyorduk.

-Ah evladım.

Yaşlılıktan titreyen sesiyle konuşmaya devam ediyordu.

-Böyle gençler burada bulunmaz. Sen neredensin böyle?

+Küçük ve fakir bir kasabadan geliyorum teyze.

-Ah ah kuzum.

+Sanırım haberlere de çıktı. Kocaman bir yangının olduğu yer. Bir sürü masum insan yanarak can verdiği yer.

Sinirlenmeme rağmen dışarıya hiçbir şey belli etmedim fakat teyze durdu.

-Genç evlat otur bakalım.

Pastel pembesi olan evin dış duvarının önünde oturmak için bir yer vardı. İlk teyzeyi oturttum. Daha sonra yanına ben geçtim.

-Annenle baban yaşıyorlar mı?

Yalan söylemem gerekli. Henüz tanımıyorum bile.

+Evet evet. İş için yurtdışına çıktılar. Bende buralara geldim.

Teyze durdu. Üzgün gözleriyle yüzüme bakıyordu. Anladı mı acaba?

-Evladım böyle şeylerin yalanı olmaz. Oradan sağ kurtulan yok maalesef.

+Pardon teyze.

-Bana Sussana teyze diyebilirsin evladım. Kalacak yerin var mı?

+Ah tamda o konuya gelecektim. Yatakhanesi olan bir lise biliyor musun? Gidip başvuru yapacağım.

-Evet yakınlarda lise var fakat yatakhanesi yok. Sokakta yatmana göz yumamam. Gel benim boş bir odam var. Orada yat. Olur mu?

+Sussana teyze sana yük olmak istemem. Benim gibi talihsiz biri ancak başına bela açar. Tanrı beni sevseydi başıma kötü bir şey gelmezdi.

ApolloDonde viven las historias. Descúbrelo ahora